Esra Kılıç – 13 Eylül 2024
Mahkeme: İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2020/559
27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi ve basın açıklaması düzenleyerek gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700’üncü hafta buluşmasına polisin müdahale etmesi nedeniyle açılan davanın onuncu duruşması, 13 Eylül 2024’te İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşması Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştı. Polisin biber gazı ve kalkanlarla sert müdahale ettiği eylemde çok sayıda kayıp yakını gözaltına alınmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “İzin vermedik çünkü artık bu istismarın ve kandırmacanın son bulmasını istedik. Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” diyerek polis müdahalesini savunmuştu.
Polisin müdahalesinden sonra Galatasaray Meydanı demir bariyerler ve zırhlı araçlarla çevrilerek kayıp yakınlarına yasaklandı. Ardından kayıp yakınları bir süre İnsan Hakları Derneği önünde polis kordonu içinde basın açıklaması yapabildiyse de bu basın açıklamaları da yasaklandı.
Kayıp yakını ve insan hakları savunucusu 46 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede 699 hafta boyunca gerçekleştirilen eylemin “izinsiz” olduğu iddia edildi.
İddianamede, kayıp yakınları ve hak savunucularının Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununu ihlal ettikleri iddiasıyla altı aydan üç yıla dek hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.
Duruşma Öncesi
Bu duruşma öncesinde öncekilerde olduğu gibi herhangi bir basın açıklaması yapılmadı. Duruşmaya katılım ilk duruşmalara oranla daha düşüktü. Duruşma buna rağmen 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin salonunda değil, 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait adliyenin en büyük salonunda yapıldı.
Duruşma öncesinde sanık durumuna getirilen kayıp yakınlarının avukatları davanın aşamasına dair bilgi verdiler. Henüz savunması alınmayan üç kişi bulunduğunu, bunlardan birinin duruşmaya katılıp savunma yapacağını, diğer ikisine ise ulaşamadıklarını ve iki kişi bakımından dosyanın ayrılmasını talep ederek karar verilmesini talep edeceklerini ilettiler.
10 dakika gecikme ile 10.10 geçe mübaşir tarafları duruşma salonu çağırdı. Salonun bulunduğu koridorun girişinde turnike vardı ve başında özel güvenlik görevlileri oturuyordu. Duruşmaya gelen herkes turnikeden alındı ve koridora girebildi. Duruşma salonuna girişte de herhangi bir engel ile karşılaşılmadı.
Duruşmaya Dair
Daha önce ifadesi alınan sanıkların bir kısmı da duruşmaya gelmişti fakat bu duruşmada sanık Ataman Doğa Kıroğlu’nun ilk kez ifadesi alınacaktı. Sanıklar ve müdafiilerinin isimleri duruşma tutanağına kaydedildi. Koridorda bekleyen kimse kalmaması için mübaşir ısrarla duruşmanın başladığını duyurdu. Hakim, mübaşire bekleyen olursa hemen içeri almasını talimat verdi. Daha sonra gelenler de içeri alındı ve duruşma tutanağına isimleri yazıldı.
Duruşma salonunda izleyici kısmında arka sırada 3 sivil giyimli polis ve bir özel güvenlik görevlisi bulunuyordu. Güvenlik amiri olduğunu düşündüğüm bir kişi de yanında başka güvenlik görevlileri ile arada salona girip kontrol ediyordu.
Sanık müdafiilerinden Av. Jiyan Kaya, Av. Tahir Demirci, Av. Ümmühan Kaya, Av. Ceren Menteş, Av. Turan Ece, Av. Jiyan Kaya, Av. Çiğdem Akbulut, Av. Eylem Arzu Kayaoğlu, Av. Ömer Kavili ve İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi adına Av. Elife Doğru hazırdı.
İzleyici sıralarında Hafıza Merkezi, TİHV, Uluslararası Af Örgütü, Pen Norveç gibi sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yanında gazeteciler ve kayıp yakınları olmak üzere yaklaşık 20 kişi vardı.
Taraf yoklamasından sonra Ataman Doğa Kıroğlu’nun savunmasına geçildi. Önceki savunmalarını tekrar ettiğini beyan ederek kısa bir savunma yaptı. Devamında sanık müdafiilerine söz verildi.
Av. Eylem Arzu Kayaoğlu, savunması alınmayan müvekkili Özer Oymak’ın yurtdışına çıktığını ve iltica ettiğini, yurtdışındaki adresini bilmediğini, yargılamaya katılmasının mümkün olmadığını belirtti. Ayrıca yargılama konusu olaya dair Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı olduğunu, yargılamanın geldiği aşama itibariyle de müvekkili Özer Oymak yönünden derhal beraat kararı verilmesini, aksi durumda ise müvekkili yönünden beyanını beklemesine gerek olmaksızın dosyanın tefrik edilmesini talep etti.
Hakim bu kez Muhammed Emin Ekinci’nin vekilinin salonda bulunup bulunmadığını, bilgisi olan var mı diye sordu. Avukatlar ise bilgileri olmadığını belirtti.
Hakim sanıklara ve avukatlara yönelerek başka söz almak isteyen olup olmadığını sordu. Av. Ömer Kavili, “Bu celse karar verecek misiniz?” diye sordu fakat cevap alamadı.
Özge Elvan, Sinan Aslan ve Gamze Elvan müdafii Av. Çiğdem Akbulut söz aldı ve çok detaylı beyanda bulunmayacağını belirterek söze başladı. “Atılı suçların şartlarının oluşmadığı daha önce detaylıca anlatıldı. Anayasa Mahkemesi kararı da var. 700 haftadır süren barışçıl eylem hukuka aykırı olarak polis saldırısına uğradı. 2911 sayılı muhalefet suçunun şartları yoktur. Sanık ifadeleri tamamlandı. Yurtdışında olduğu beyan edilen ve ulaşamadığımız sanık açısından tefrik kararı verilmeli, yargılama uzuyor ve bu durumda ortaya çıkabilecek adil yargılama hakkı ihlali oluşması engellenmesini talep ediyoruz.” dedi.
Faruk Eren müdafii Av. Ömer Kavili ise söz aldığında SEGBİS kaydı yapıldığını öğrenince sanık müdafiiine ayrılan masada mikrofon bulunmadığı için ortada bulunan mikrofona geçerek söze başladı. “Bu davanın özü kaybedilen evlatlarının, kardeşlerinin, insanların bedenine ulaşmak isteyen insanların çığlığıdır. Bu kadar haklı meşru bir dava olamaz. Karşısında olanlar işkenceyi örgütlü olarak uygulayanlar ve zorla kaybetme politikası izleyenlerdir. Bu dava sadece baskı için açıldı. Ceza muhakemesi bakımından, duruşmalara sanığın devam etme zorumluluğu bakımından mahkeme, iktidar tarafından tetikçi olarak kullanılmaya çalışılıyor. Aslında tek celsede bitirmeniz gerekirdi. Fakat yargılamayı ceza muhakemesi tekniği bakımından işkence ve mobbing haline çevirenler, dava açıp süründürmek istediler. Olayın tarihi, toplumsal boyutunu görmelisin. Davanın esası ile ilgili, maddi hukuk bakımından suç zaten oluşmadı. Yargılamayı bitirme ödevi bakımından tüm sanıklar hakkında uzatmadan, adliye vasıtasıyla yıldırma politikasına alet olmadan, eziyet haline getirmeden derhal beraat kararı verilmeli. Zaten sanıklar suçsuzdur, sadece mahkemenin açıklamasını bekliyorum, başka bir duruşmaya yetişeceğim için duruşmadan ayrılmak zorundayım.” dedi.
Besna Tosun’un vekili de yargılama için öngörülen sürenin aşıldığını, üç buçuk yıldır davanın ettiğini belirtti. Ayrıca müvekkillerinin sonraki gün eyleme gideceklerini, eğer en küçük bir gayriinsani müdahaleye maruz kalırlarsa sorumlusunun mahkeme olacağını beyan etti.
Sanıklardan Ali Ocak söz aldı ve kendisini Hasan Ocak’ın abisi olarak tanıtarak başladı. “Biz 28 yıldır acılı bir şekilde talebimizi dillendirmeye çalışıyoruz. 2018’de engellendik. Biz mahkemeden derhal beraat talep etmiştik. Anayasa Mahkemesi karar verdi. Davanın uzaması bizim her hafta kısıtlanmamıza neden oluyor, mahkemenin uzaması cesaret veriyor.” dedi.
Devamında sanıklardan Sebla Arcan “Dava 13 duruşmadır devam ediyor. 13 seferdir sanıklar işlerinden izin alıyorlar. Yargılandıklarını söylüyorlar, bu damgalanmaya neden oluyor. 46 kişi üzerinde yargı tacizine vardı. Dava sonuçlansın, normal hayatımıza dönelim bir an önce.” dedi.
Savcıdan mütalaası soruldu, bu sırada savcı mütalaasını bildirdiyse de izleyici tarafında ses duyulmadı. İzleyiciler sesin duyulmadığını belirtti, Pen Norveç üyeleri dava izleme çalışması yaptıklarını, bunun bir hak olduğunu, gözlemci olarak duyma haklarının bulunduğunu dile getirdi. Fakat buna rağmen ses çok az duyuluyordu, gazetecilerden iki kişi sanıklara ayrılan bölümdeki boş yerlere geçerek kürsüye yaklaştı. İzleyici tarafında oturan bizler bakımından hala sesin duyulmaması nedeniyle Av. Eylem Arzu Kayaoğlu izleyicilere savcının mütalaasında savunması alınmayan Muhammed Emin Ekinci ve Özer Oymak açısından davanın tefrik edilmesini, diğer sanıklar bakımından esas hakkında mütalaanın hazırlanması için süre istediğini iletti.
Güvenlik amiri yanında özel güvenlik görevlileri ile duruşma salonuna girerek konuyu anlamaya çalıştı ve devamında mübaşire hakimin sesisin duyulduğunu ve sorun olmadığını söyleyerek salondan çıktı.
Ara Kararlar
Yaklaşık 20 dakika süren duruşmada savunması alınmayan Özer Oymak ve Muhammed Emin Ekinci için dosyanın tefrikine (ayrılmasına) ve esas hakkında mütalaa için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma günü belirlenirken sanık avukatları yakın bir tarihe verilmesini talep etse de Hakim, duruşma defterinin yoğun olduğunu belirterek bir sonraki duruşma için 10 Ocak 2025 günü, saat 10.00’u belirledi.
İzleyiciler karara tepki gösterdi ve kendi aralarında şikayet ederek salonu boşalttılar. Duruşmadan sonra basın açıklaması gerçekleşmedi, duruşmaya katılanlar salonun önünde gazetecilere fotoğraf verdikten sonra dağıldı.