Av. Tugay Bek – 09 Temmuz 2020
Mahkeme: Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 20120/157
Adana, Seyhan ilçesinde 27 Nisan 2020 tarihinde iki arkadaşı ile birlikte gezintiye çıkan Ali El Hemdan isimli 18 yaşındaki Suriyeli gence polis tarafından kimlik kontrolü yapılmak istendi. Pandemi nedeni ile 20 yaş altına uygulanan sokağa çıkma yasağı tedbiri sebebiyle para cezası uygulanacağı endişesini taşıyan Ali El Hemdan, arama noktasından yürüyerek uzaklaşmak istedi. Ancak arama noktasının 150 metre kadar yakınında bulunan, iki sokağın kesiştiği noktada polis tarafından göğsünden tek kuşunla vurularak öldürüldü. Sanık polis memuru Fatih Karaca hakkında kasten insan öldürmek suçundan Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın ilk duruşması 9 Temmuz 2020 tarihinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Saat 10.40’da başlaması kararlaştırılan duruşma, üç saati aşkın bir gecikmeyle saat 14.00’da başladı. Duruşma salonu önünde 4 kişilik bir sivil polis ekibinin, öldürülen Ali El Hemdan’ın babası Adnan Hamdan ve tanıklarla konuştukları gözlemlendi. Aynı polisler, mağdurla avukatların görüşmesini de dinleyip not alıyordu. Bu durum, polisin, mağdur ailesi ve tanıklar üzerinde baskı kurmayı amaçladığını düşündürttü.
Duruşmaya Katılım
Duruşma salonuna mağdur Adnan Hamdan, Adana Barosu adına Av. Sabahattin Gümüş, İzmir Barosu adına Av. Ayşegül Karpuz, İnsan Hakları Derneği adına Av. Yasemin Dora Şeker, Çağdaş Hukukçular Derneği adına Ümit Büyükdağ ve on kadar mağdur vekili avukat katıldı. Duruşmayı izlemeye gelenler arasında Mazlum-Der ve HDP Hukuk Bürosu da vardı. Sanık polis memuru Fatih Karaca, SEGBİS bağlantısı ile duruşmaya katıldı. Sanık polis memuru dört avukat tarafından duruşmada temsil edildi. Tükçe bilmeyen Adnan Hamdan için Arapça bilen tercüman hazır edildi. Duruşmada soruşturma aşamasında da ifadesi alınan S.B., Z.U., Z.B. tanık olarak dinledi.
Duruşmanın Seyri
Duruşma öncesi Adana Barosu, İzmir Barosu, İHD ve ÇHD adına yazılı olarak davaya katılma talepleri bildirildi. İddia makamı ve sanık avukatları, suçtan bir zarar görmedikleri gerekçesi ile katılma talebinin reddine karar verilmesini talep etti. Katılma talebinde bulunan avukatlar, ayrı ayrı katılma talebi gerekçelerini sözlü olarak tekrar etti. Mahkeme heyeti “Suçtan zarar görmedikleri” ve CMK 237 şartları oluşmadığı gerekçesi ile katılma taleplerinin reddine karar verdi.
Sanık müdafileri, pandemi nedeni ile sanıkla görüşemedikleri için bu celse savunma yapmak istemediklerini, savunma yapmak için kendilerine süre verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, ara kararında sanık ve müdafilerinin bu talebinin kabulüne karar verdi.
Baba Adnan Hemdan, katılma talebinde bulunan tüm avukatların vekilliğini bu celse kabul ettiğini; ailesi ile değerlendirdikten sonra gelecek celseye kadar katılma talebinde bulunan avukatlara vekaletname vereceğini söyledi.
İlk olarak söz verilen mağdur Adnan Hemdan, “Benim oğlum iki arkadaşı ile gezerken polis memurları tarafından durdurulmuş. Pandemi nedeni ile ceza yememek için kimliğim yok deyip ayrılmak istemiş. Diğer arkadaşlarının yaşları yeterli olduğu için onlar kimliğini göstermiş. Benim oğlumun peşinden giden polis memuru, “Sana ateş edeyim mi?” demiş. O da, “Ateş et,” demiş. Ardından vurulmuş. Benim oğlum kaçmış olsaydı göğsünden değil sırtından vurulurdu. Emniyette verdiğim ifadem doğrudur. Şikayetçiyim ve davaya katılmak istiyorum,” dedi.
Ardından söz alan katılan vekilleri, “Mağdur, tanıklar ve mahkeme heyeti üzerinde baskı yaratmak için duruşma salonunda bulunan polis memurlarının salondan çıkartılmasını” talep etti. Mahkeme heyeti, “Aleniyet prensibi gereği dileyen herkesin duruşmayı izleyebileceği” gerekçesi ile bu talebi reddetti.
İlk olarak dinlenen tanık S.B., “Balkonda çiçeklerimi suluyordum. Çocuk (Ali El Hemdan) sokakta yürüyordu. Polis peşinden geldi iki kez dur dedi. Çocuk durdu. Yüzünü polis memuruna döndü. Polis ateş etti. Çocuk kaçmıyordu. Polis memurunun da ayağının kaydığını, düştüğünü görmedim. Polisteki ifademde “hızlı adımlarla yürüyordu” demedim. Ağır bir şekilde normal yürüyordu. Polis ateş ettiğinde çocukla arasında 15-20 metre vardı,” dedi. Sanık vekilinin talebi üzerine sorulduğunda “Polis memurunun kalp masajı yaptığını görmedim” dedi.
Sanık polis memurunun vekilinin tanık S.B.’ye “Kendisinin ya da ailesinin polis memuruna hakaret suçundan davası var mı?” sorusuna mağdur vekilleri de tepki gösterdi. Mahkeme heyeti de “Biz tanığı yargılamıyoruz. Onun kişiliğini sorgulayamayız” diye bu talebi ret etti.
İkinci olarak dinlenen tanık Z.U., “Ben polisin ateş etme anını görmedim. Yüzümü döndüğümde çocuğun düştüğüne tanık oldum. Çocuğun koştuğunu görmedim”, dedi.
Son olarak dinlenen tanık Z.B., “Ben koşma anını görmedim. Polis dur diye seslenmesini ve sonrasında silah sesini duydum. Korkarak içeri kaçtım”, dedi.
İddia makamı sanık polis memuru Fatih Karaca’nın tutukluk halinin devamı yönünde mütalaa bildirdi.
Sanık müdafileri tahliye talebinde bulundu.
Ara Kararlar
Mahkeme Heyeti,
- Dinlenmeyen görgü tanıklarının zorla getirilmesine,
- Sanık ve müdafilerine savunma için süre verilmesine,
- Adnan Hemdan’ın duruşmalara katılan sıfatı ile kabulüne,
- Katılan vekillerine gelecek celseye kadar vekaletname sunmaları için süre verilmesine,
- Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan raporun beklenilmesine,
- Otopsi raporunu düzenleyen heyetin maktulün vücudundaki giriş deliği ile merminin bulunduğu yer birlikte değerlendirildiğinde kurşunun sekme sonucu gelip gelmediğini tespitinin mümkün olup olmadığının sorulmasına,
- Keşif talebinin reddine,
- 112 Acil Servis kayıtlarının istenmesine,
- Sanık polis memurunun tutukluluk halinin devamına,
Karar verdi.
Bir sonraki duruşma 13 Kasım 2020 günü saat 09.00’da görülecek.
Genel İzlenim
Dava dosyası içinde bulunan olay anını gösteren görüntü kayıtları ve tanık anlatımları doğrultusunda Ali El Hemdan’ın kasten öldürüldüğüne dair bu denli güçlü deliller varken Adana Emniyeti ve Valilik Ali El Hemdan’nın kaza sonucu öldüğü şeklinde gerçeğe aykırı demeçler vermişti.
Mahkemenin baro ve insan hakları kurumlarının katılma taleplerini reddetmiş olması, adil bir yargılama yapılacağı inancına gölge düşürmekte. Bilhassa baroların kanundan kaynaklı bir yetki ile yaşam hakkı ihlaline ilişkin böylesi bir davaya yönelik katılma talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin ve tarafların baskı altına alınmasını engellemek için duruşma salonu önünde ve/veya içinde sivil polis memurlarının bulunmasına izin verilmemesi yönündeki mağdur vekillerinin talebinin reddedilmesi de yargılamanın adilliği üzerinde kuşkuları artırmakta.
Mahkeme ve savcılığın bir talebi olmaksızın Emniyet’in duruşmayı takip için polis ekibi görevlendirmesi hukuka aykırıdır. Çünkü kamu kaynakları ve personelinin bir alana sevk edilmesinin gerekçesi olmak zorundadır. Emniyet’in böyle bir uygulamayı, meslektaş dayanışması ve yargılamayı etkilemek için yapma ihtimalini mahkeme heyetinin göz önünde bulundurması ve bunun önünde set oluşturması gerekirdi.
Son olarak, barolar, insan hakları ve hukuk örgütlerinin davayı takip etmelerinin adil bir yargılanma ve cezasızlığı önlemek için büyük önem arz ettiğini belirtmek gerekir.