Enis Köstepen – 11 Ekim 2021
Mahkeme: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/447
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 29 Ekim 1995 – 8 Mart 1996 tarihleri arasında, biri uzman çavuş, üçü çocuk, sekiz kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili, aralarında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de bulunduğu 18 kişinin yargılandığı Dargeçit Davası’nın 16. duruşması 11 Ekim 2021 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi
Duruşmaya maktullerin yakınları Mehmet Coşkun, Hazni Doğan, Ahmet Akyön, Abdülaziz Altınkaynak, Kasım Aslan, Hüsamettin Kaya ve vekilleri Av. Erdal Kuzu geldi. Duruşmayı izlemek için Mezopotamya Haber Ajansı’ndan gazeteciler de hazır bulundu.
Sanık Hurşit İmren ve müdafi Av. Metin Şenay Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde SEGBIS
ile mahkemeye bağlanmıştı. Diğer sanıklar ve müdafileri mazeret dilekçeleri sunarak duruşmaya katılmadılar.
Mübaşir Adıyaman’da hazır bulunanları duruşma salonuna saat 10:22’de aldı. 28 Haziran 2021 tarihli duruşma itibariyle mahkeme heyeti değişmişti. Yeni mahkeme başkanı geçen duruşmada yer almamış, nöbetçi mahkeme başkanı heyete başkanlık etmişti. Bu duruşmada davanın bundan sonraki duruşmalarına başkanlık edecek mahkeme başkanı Çağlar Elgül yer alıyordu. Ayrıca davanın savcısının da değiştiği, 29 Mart 2021 tarihli duruşmada beraat yönünde mütalaa veren savcı Yunus Emre Bağlar yerine Ömer Aydoğdu’nun görevlendirildiği görüldü.
Duruşmaya Dair
Duruşma davaya katılan olarak yer almayı talep eden Kasım Aslan ve Hüsamettin Kaya’nın kimlik ve adres tespitlerinin yapılmasıyla başlandı.
Daha sonra mahkeme başkanı katılanlara söz verdi.
Kasım Aslan maktullerden Mehmet Emin Aslan’ın oğlu, Hüsamettin Kaya ise iddianamede geçen gözaltına alınan Hikmet Kaya’nın kardeşi.
Katılanların Beyanları
Mahkeme başkanı söz verdiğinde Kasım Aslan babası Mehmet Emin Aslan’ın gözaltına alındığını, yıllar sonra kemiklerinin bulunduğunu, katılma talebinde bulunduğunu söyledi.
Hüsamettin Kaya da abisinin gözaltına alındığını, davacı olduğunu söyledi.
Mehmet Coşkun sürekli dava için Adıyaman’a gidip geldiklerini, kapıda Adalet Sarayı yazdığını ama adaleti bulamadıklarını, kardeşini kaybettiğini ve adalet istediğini söyledi.
Hazni Doğan, Seyhan Doğan’ın 13 yaşında kaybedildiğini, vahşeti yapanların neden Adıyaman’a gelmediğini, davanın neden Mardin’den Adıyaman’a taşındığını sordu. Mağdurlar, ‘Öldürülenler biziz, sanıklar gelmiyor, katiller sokakta, onların toplumda gezmesini istemiyoruz,’ dedi.
Abdülaziz Altınkaynak’a söz verildiğinde, birkaç duruşmadır yaptığı gibi davanın maktullerinden oğlu Davut Altınkaynak’ın fotoğrafını kaldırarak konuştu. Amcasının yanında kaldığı akşam Dargeçit Merkez [Jandarma] Komutanlığı’na alındığını, Davut’un annesinin de gözaltına alındığını, annesinin oğlunu gördüğünü, oğlunun bir bardak su istediğini anlattı. 27 yıldır adalet aradıklarını ama bulamadıklarını söyledi ve 12 yaşındaki bir çocuk Batı’da, Ege’de ya da İç Anadolu’da ölseydi halk isyan ederdi diye ekledi. “Dargeçit Savcı’sıyla 120m’den kemiklerini çıkardık. Devlet failleri ödüllendirdi. Hurşit İmren belediye başkanlığına aday gösterildi, Mehmet Tire Bodrum Gümüşlük’e belediye başkanı oldu,” diye isyan etti ve sözlerini şöyle bitirdi:
“Yönetim içindeki çeteler bizi yaktı. 7 yıldır Adıyaman’a verildi dava, 22 seferdir geliyoruz. 1 tane sanık gelmedi. 12 yaşında çocuk ne yapar? Artık yeter! Biz bıktık! Bize acı çektiriyorlar. Suçlular cezalandırılsın ki nefes alalım.”
Nedim Akyön’ün kardeşi Ahmet Akyön de davacı olduklarını söyledi.
Av. Erdal Kuzu Yeni Heyete Davayı Özetledi
Mahkeme başkanı katılanların avukatı Av. Erdal Kuzu’ya söz verdi. Kuzu davayı yeni mahkeme başkanına bir kez daha anlatmak istediğini söyledi.
Kuzu, davanın güvenlik gerekçesiyle Midyat’tan buraya geldiğini ama sanıkların katılmadığını söyledi. Maktullerin kimliklerinin Kürt olmasının bir ayrımcılık hissine yola açtığını belirtti. ”7 yıllık yargılama, 26 yıllık süreç böyle bir his yaratıyor. Devlet kendi görevlisini koruyor. 1995 sonrasında soruşturma olsaydı, Baro Başkanı [Tahir Elçi] öldürülmezdi, Uğur Kaymaz öldürülmezdi,” diye ekledi ve şöyle sordu “Gerçeği görebilecek, tespit edecek, ceza verecek yargıç var mıdır?”
Kuzu sözlerine heyetin değiştiğini, ama bir türlü karar verilmediğini, bu durumun sanıkların korunduğu hissini güçlendirdiğini belirterek devam etti ve “Gerçek kendisini ortaya çıkarıyor. Beklenti-Umut-Umutsuzluk birlikte yaşıyoruz. Tarih bize bunu hissettirdi.” dedi.
Kuzu geçtiğimiz duruşmada dava dosyasına sunduğu Yargıtay’ın Vartinis Davası’na dair kararını yeni heyete de hatırlattı. Davada Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı verdiğini, daha sonra Yargıtay’ın bu kararı bozduğunu ve şu anda Jandarma İlçe Komutanlığı’nın sanık için tutuklama kararı çıkardığını belirtti.[1]
Kuzu bu karardan sonra, Dargeçit Davası’nda neredeyse iki yıldır dinlenemeyen tanık ve dönemin Dargeçit savcısı Adem Kul’un, nasıl olur da bir Ağır Ceza Mehkemesi tarafından tanıklığı dinlenmek üzere hazır edilemediğini sordu, “Burada bir problem var, kendisi şu an denetimli serbestlikten yararlanmakta ve tanık olarak dinlenmesi itiyoruz.” dedi. Adem Kul, 2018’de Samsun’da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Cumhuriyet eski başsavcısı Adem Kul (50), itirafçı olup, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.[2]
Kuzu sözlerine maktullerin yaşlarının ve kemiklerinin nerelerde ne zaman bulunduğunu anlatarak devam etti. “Süleyman Seyhan 57 yaşındaydı, Nedim Akyön 16 yaşındaydı. 2015’te Dargeçit’te Ulaş Köyü’nde mağarada kemikleri bulundu. Davut Altınkaynak 13 yaşındaydı. Mehmet Emin Aslan, Seyhan Doğan Bağözü’nde bulundu,” dedi.
Kuzu, Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun’un Kızıltepe’de bulunduğunu ve ikisinin de resmi gözaltı formları olduğunu vurguladı ve cesetlerin bulunduğu 3 köyün zorla boşaltılan köyler olduğunu, köylerin giriş-çıkışlarının devletin kontrolünde olduğunu ekledi. “Görmek istenirse gerçek çıplak ve zaten MİT raporunda da 15 gözaltı olduğu belirtiliyor,” dedi.
Maktullere dair bu bilgilerden sonra Kuzu, hayatta kalanları ve olaylara tanıkları saydı:
“Hazni Doğan, tanık bizzat orada. Hayat Altınkaynak gözaltına alınıyor, 1995’ten beri anlatıyor. Fehime Seyhan, maktüllerden Süleyman Seyhan’ın kızı babasıyla birlikte gözaltına alınıyor.”
Ardından Kuzu resmi görevlilerin tanıklıklarına geçti:
“Kaymakam Talip Yel gözaltı yapıldı diyor. Maktullerden Bilal Batırır’ın görev arkadaşı söylüyor infaz aracında olduğunu. İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Abdurrahman Çolak ve okul müdür vekili Dilek Çolak öğrencilerden gözaltına alınanlar olduğunu söylüyor. Daha fazla kanıt ne olabilir ki?”
Son olarak Erdal Kuzu, davanın maktulleri arasındaki uzman çavuş Bilal Batırır’a değindi: Batırır’a ne olduğunu sordu ve onun sanıklar tarafından ortadan kaldırıldığını söyledi. 2018’de de kendisine şehitlik payesi verildiğini söyledi ve ekledi “Daha ne olsun?”
Kuzu sözlerini bitirdikten sonra mahkemeden taleplerini sıraladı:
- Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun’un ölüm kayıtlarının yapılması için nüfusa bildirilip bildirilmediğinin sorulmasını,
- Adem Kul’un akıbetinin araştırılmasını ve tanıklık yapmasının sağlanmasını,
- Sanıkların tutuklanmasını, tutuklanmayacaklarsa da adli kontrole tabii tutulmalarını istedi.
Son olarak Erdal Kuzu, yargılamanın kendisinin yakınlarını kaybeden aileler için kötü muameleye dönüştüğünü belirterek mahkeme heyetinin ailelerle empati kurmasını istedi.
Sanık ve Avukatının Beyanı
Erdal Kuzu’nun konuşması sonlandıktan sonra, Mahkeme heyeti sözü SEGBIS ile Ankara’da hazır bulunan sanık dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren’e verdi ve İmren savcılığın mütalaasına katıldığını belirtti.
Daha sonra söz alan Hurşit İmren’in Avukatı Metin Şen, davaya katılanların müvekkiline dair katil ve çete üyesi gibi ithamlarda bulunduğunu belirterek suç duyurusunda bulundu. Ayrıca katılan vekilinin devlete ve idaresine ithamlarda bulunduğunu ve dava dışı olaylar anlattığını söyledi. Salonda davanın kamuoyunda yer alması için algı yönetimi yapıldığını iddia etti.
Diğer sanıklar ve avukatları mazeret bildirerek katılmadıkları için Mahkeme Heyeti ara kararlarını açıkladı:
- Kasım Aslan ve Hüsamettin Kaya’nın katılma taleplerinin kabulüne,
- Katılmayan sanıkların müdafilerinin mazeretlerinin kabulüne,
- Katılanlar vekiline Kasım Aslan ve Hüsamettin Kaya’nın vekaletnamelerini sunması için süre verilmesine,
- Metin Şenay’ın yaptığı suç duyurusu talebinin reddine,
- Hakkında yakalama kararı çıkarılan Adem Kul’un akıbeti ile ilgili Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosu’na müzekkere yazılmasına,
- Yargıtay’a Adem Kul için konuşturma yapılmış olduğu bu ifadesinin alınıp alınmadığı, alındıysa hangi adresten alındığının sorulmasına,
- Mehmet Emin Aslan ve Abdurrahman Coşkun’un ölüm kaydının düşülmesi için yazılan müzekkerenin gereğinin görülüp görülmediği, ölüm kaydı düşüldüyse gerekli evrağın mahkemeye iletilmesinin istenmesine,
- Katılan vekilinin sanıkların tutuklanması talebinin reddine karar verildi.
Bir sonraki celse için 10 Ocak 2022 saat 10:00 tarihi belirlendi.
[1] Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın tek sanığı olan, dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi.
[2] https://t24.com.tr/haber/feto-davasinda-itirafci-olan-eski-bassavci-tahliye-edildi,543671