Hrant Dink 19 Ocak 2007 tarihinde öldürüldü. Cinayet sonrasında yürütülen çeşitli soruşturmalar cinayetin nasıl, kimler tarafından, kimlerin verdiği emir ve talimatlar kapsamında gerçekleştirildiğini ve cinayetin örüntülerini bütünlüklü olarak ortaya çıkarabilecek nitelikte olmadı. Cinayetle ilgileri olabileceği konusunda ciddi ve kuvvetli şüpheler bulunan kamu görevlileri haklarında soruşturma yapılması izni verilmeyerek idari süreçlerde korundu kollandı. Aynı koruma mekanizması, yürütülen savcılık soruşturmalarında da uzun süre (ve bazı şüpheliler bakımından hala) geçerli oldu.
Cinayetten sonraki 10 yıl boyunca sadece cinayetten çeşitli derecelerde sorumlu tutulan 20 sivil kişi hakkında dava açıldı. Açılan ilk dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 2007/428 esas numarasını taşıyordu ve ilk duruşma 2 Temmuz 2007 tarihinde yapıldı. Beş yıl süren yargılamada; Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ogün Samast, Tuncay Uzundal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu, Ahmet İskender, Mustafa Öztürk, Yaşar Cihan, Halis Egemen, Salih Hacısalihoğlu, Erbil Susaman, Veysel Toprak, Numan Şişman, İrfan Özkan, Şenol Akduman, Osman Alpay, Alper Esirgemez, Coşkun İğci ve Osman Hayal sanık olarak yer aldı. Ogün Samast ile ilgili dava sanık 18 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle ayrılarak İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Ogün Samast bu mahkeme tarafından Dink cinayetini işlediği ve ruhsatsız silah bulundurduğu gerekçesiyle 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı, cezası Yargıtay tarafından 21 Mart 2012 tarihinde onaylanarak kesinleşti.
Diğer 19 sanıkla ilgili yargılama sonunda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi cinayetin bir örgüt kapsamında işlenmediğine karar verdi ve sadece üç sanık hakkında hapis cezası verdi diğer sanıkların tamamı ise beraat etti. Yasin Hayal cinayeti azmettirmekten Ahmet İskender ve Ersin Yolcu ise cinayete yardım etmekten 12 yıl 6’şar ay ceza aldılar. Yargıtay ilgili kararı cinayetin örgütsel faaliyet kapsamında işlenmiş olduğu yönünde araştırma yapılması gerektiğini saptayarak 13 Mayıs 2013 tarihinde bozdu. Bozma kararı üzerine yeniden yargılama başladı.
Bütün bu süreçler boyunca yargılama devam ederken Dink ailesinin avukatları çok sayıda hukuksal girişimde bulundu. Soruşturma izni verilmemesi, kovuşturmaya yer olmadığı şeklindeki kararlara itiraz edildi. İtirazların reddi, beraat kararları yada uygun cezalar verilmemesi yönündeki kararların temyizi gibi gerek idare mahkemeleri gerekse de Sulh Ceza Mahkemeleri, Ağır Ceza Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay, AİHM, AYM gibi makamlar nezdinde çok sayıda yargısal başvurularda bulundular. Cinayetten bugüne kadar geçen 12 yıllık süre boyunca yapılan başvuruların bazıları üst üste yürüyen yargısal süreçler doğurdu.Bu konudaki önemli etapların ayrıntılı analizini incelemek için tıklayınız.
Yargıtay’ın 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını bozduğu ve bazı sanıkların yeniden yargılanmaya başladığı dönemde bu hukuksal süreçlerden bazıları arka arkaya sonuç verdi. AİHM’in verdiği ihlal kararı ve Dink ailesi avukatları tarafından uzun yıllardır yapılan başvurular sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir kısım kamu görevlileri hakkında çeşitli etaplarda dava açılmasına karar verdi. Zorlu bir hukuksal mücadelenin ürünü olarak peyderpey açılan bu davalar daha önce Yargıtay’ın yukarda özetlenen bozma kararı üzerine görülmekte olan dava ile birleştirildi.
Yargılama toplam 85 sanık için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde 2016/32 Esas sayılı ana dava üzerinden devam etti.
Ana davada Dink cinayetini işleyen örgüt kapsamında yargılanan kamu görevlisi sanıklar, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü , İstanbul İl Jandarma Komutanlığı , Samsun İl Emniyet Müdürlüğü, Samsun İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinden oluşuyordu.
İstanbul İl Vilayet görevlileri ve MİT görevlileri hakkında şu ana dek dava açılmadı; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Yılmaz, Ergun Güngör, Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Oktay Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 43 kişi hakkında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verdi. Dink ailesi avukatları bu karara itiraz etti, itirazları ilgili Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2016/10296 numaralı başvuru halen incelenmeyi bekliyor.
Kamu görevlisi sanıklar hakkında ana dava kapsamında düzenlenen iddianamede Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine cinayetin işlenmesinden önce sahip oldukları halde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin koruma tedbirleri almadıkları, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin cinayeti planlayan örgüte operasyon yapmadıkları, EGM İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerinin ise koruma tedbirlerinin alınması ve operasyon yapılması sürecini organize etmedikleri, cinayetin işlenmesinden sonra gerçeğe aykırı belge düzenledikleri belirtiliyor ve bu gerekçelerle devlet görevlilerine Türk Ceza Kanunu m.82 [‘Kasten Öldürme’], TCK m.83 [‘Kasten Öldürmenin Hareketsiz Kalınarak İşlenmesi’], TCK m.204 [‘Resmi Belgede Sahtecilik’], TCK m.205 [Resmi Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek’], TCK m.220 [‘Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak’], TCK m.314/1 – TCK m.314/2 [‘Silahlı Örgüt Kurmak veya Yönetmek’, ‘Silahlı Örgüte Üye Olmak’] Terörle Mücadele Kanunu m.5, TCK m.257 [‘Görevi Kötüye Kullanmak’] olmak üzere çeşitli suçlamalar yöneltildi.
Davanın 18-19-20-21 Aralık 2018 tarihinde devam edilen duruşmalarında iki jandarma görevlisinin daha tahliye edilmesiyle tutuklu kalan sanık sayısı 4’e düştü. 12-13-14 Mart 2019 tarihli duruşmada iki tutuklu sanığın daha tahliyesine karar verildiyse de savcılık bu karara itiraz etti. İtirazı kabul eden mahkeme sanıkların tutuklu yargılanmalarına devam edilmesine karar verdi. 11-12-13 Haziran 2019 tarihli son duruşmada mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetti. 9 sanık hakkındaki bazı suçların zaman aşımı süresinin dolması ihtimaline karşı dosyanın ayrılmasına karar verdi. Ayrıca cinayet gününe ait Agos Gazetesi çevresindeki güvenlik kameraları görüntülerinin iyileştirilmesi ve dosyadaki şüphelilerle eşleştirilmesinin yapılabilmesi için görüntülerin TUBİTAK’a gönderilmesine karar verdi. Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yürütülen 85 sanıklı davadan ayrılan, aralarında tetikçi ve azmettiricilerin olduğu dokuz sanıklı dosya 2019/128 esas numarasıyla devam etti ve 17 Temmuz 2019 günü karara bağlandı. Kararını açıklayan mahkeme Yasin Hayal’e 7 yıl 6 ay, Erhan Tuncel’e toplam 99 yıl 6 ay, Ogün Samast’a 2 yıl 6 ay, Zeynel Abidin Yavuz’a 14 yıl 22 gün, Ersin Yolcu’ya 1 yıl 10 ay 15 gün, Tuncay Uzundal’a 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender’e 1 yıl 10 ay 15 gün ceza verdi, Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal’in beraatine hükmetti. Erhan Tuncel’in Trabzon’da 2004’teki McDonald’s bombalaması eyleminde altı kişiyi “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan toplam 78 yıl, Hrant Dink cinayeti eyleminde “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme” suçundan 18 yıl, “suç işlemek için kurulan silahlı örgüte üye olma” suçundan 2 yıl 6 ay, “mala zarar verme” suçundan 1 yıl hapsine ve tutuklanmasına karar verildi.
Türkiye’nin Ottawa Büyükelçiliği İçişleri Müşaviri olan, cinayet istihbaratı geldiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Daire Başkan Yardımcısı olan Necmettin Emre, açılan ek celseyle 31 Temmuz 2019 tarihindeki duruşmada tanık olarak dinlendi. Necmettin Emre ifadesinde 17 Şubat 2016’da Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderilen cinayet istihbaratına ilişkin F4 raporunu görmediğini, Yılmazer’in 18 Şubat’ta yola çıktığı için söz konusu tarihte görevde olduğunu, görev yerinden erken ayrıldıysa sorumluluğun onda olduğunu söyledi. Ayrıca, Dink’in kamuoyuna yansıyan beyanlarını bildiğini ama öldürüleceğini bilmediğini söyleyen Necmettin Emre, böylesi bir istihbarat geldiğinde ilgili İstihbarat Şube Müdürü’nün bilgiyi gönderdiği İl İstihbarat Şube Müdürü’nü mutlaka araması gerektiğini, çalışma yapıp bu bilgileri ilgili şubeye göndermesi gerektiğini sözlerine ekledi. Mahkeme, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
4-5-6 Eylül 2019 tarihlerinde görülen duruşmanın ilk gününde dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, SEGBİS aracılığıyla tanık olarak ifade verdi. Hrant Dink ile kendi odasında yapılan görüşmede bulunan MİT görevlilerini akrabası olarak tanıttığını söyledi. İkici gün, cinayet esnasında Dink’in uğradığı Akbank Şubesi’nin müdürü Hamza Bülent İlkehan tanık olarak dinlendi. 19 Ocak 2007 gününe ait önemli delilerden biri olan olay yerini gören Akbank Pangaltı Şubesi’nin güvenlik kameralarının öğleden önceki kısmı bulunamıyordu. İlkehan, cinayet günü 7-8 kere farklı sivil polislere güvenlik kameralarının görüntülerini verdiğini, polislerin tutanak imzalamaktan kaçındıklarını, yalnızca bir defa tutanak imzalandığını söyledi. Duruşmanın son gününde, tutuklu sanık Ercan Gün hakkında “FETÖ” üyeliği iddiasıyla yeni bir iddianame düzenlendi. Mahkeme tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetti.
26 Kasım 2019 tarihli duruşmada, dönemin Trabzon Jandarma Görevlileri Hasan Gözalan ve Uğur Erdoğan ile Eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar; 27 Kasım günü duruşmada dönemin Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan, dönemin Samsun Emniyet Müdür Yardımcısı Sebahattin Artun, cinayet olduğunda Samsun Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde yüzbaşı olan Mustafa Kuraş ile cinayet gerçekleştiğinde Samsun Jandarma’sında Albay rütbeli komutan yardımcısı olan Fuat Kömürcü; 28 Kasım günü ise eski Samsun Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Fikri Yalman, cinayet döneminde Samsun Emniyeti İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olan İsmail Hakkı Günay tanık olarak dinlendi.
Fikri Yalman, Ogün Samast yakalandığında çekim yapılması talimatının kendisinin verdiğini söyledi. Çekimi Emniyet arşivlerinde kalması için istediklerini, görüntüleri basınla kendilerinin paylaşmadığını beyan etti. Güçlüoğlu ise Jandarmanın çektiği görüntülerin müfettişler gelene kadar basına sızdırılmadığını iddia etti. Daha sonra dinlenen Kuraş ise görüntülerin, Samast’ın “Türk bayrağı olmazsa konuşmam” demesi üzerine talimatla çekildiğini söyledi. Bunun üzerine Dink Ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu “Fotoğraflar çekilmeden önce zaten mütalaa yapılmıştı. İfadelerde bu var. Arkadaşlarının isimlerini söylemiş. Bu durumda fotoğrafların sırf Samast’ın Türk bayrağıyla görünmesi için çekildiği düşünülebilir mi?” şeklinde bir soru yöneltti. Ancak sorusu yanıtsız kaldı.
18, 19 ve 20 Şubat 2020 tarihlerinde görülen duruşma haftasında, tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale ve Ercan Gün’ün bir kısım tanık beyanlarının halen tamamlanmamış olması nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına; aralarında Fetullah Gülen’in de bulunduğu 13 sanığın yakalamalı emirlerinin infazının beklenmesine; sanık Ali Öz’ün “Konutu terk etmemek” şeklindeki tedbirinin kaldırılmasına, yurtdışına çıkış yasağının devamına ve her haftanın pazar günü ikametine en yakın karakola imza vermesine karar verildi. Bakırcıoğlu’nun tüm telefon görüşmelerinin yeniden dinlenmesi talebini reddeden mahkeme, MİT’çilerin dinlenmesine ilişkin talebe dair bir karar vermedi.
7, 8, 9 Temmuz 2020 tarihlerinde görülen duruşma haftasında, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren mahkemeye heyeti ayrıca, MİT Müsteşarlığının izin vermesi durumunda MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un tanık olarak dinlenmesine; tanıklar Erhan Evren, İrfan Özkan, Mustafa Sabri Şahin, Zeki Erdem, Recep Güven, Şenol Çinar, Yüksel Sezer, Kubilay Tümen, Nedim Zengin, Ahmet Gökpınar, Akif İkbal, Ayhan Falakalı, İbrahim Şevki Eldivan ve Engin Yılmaz’ın dinlenmesine yer olmadığına; Ali Öz ve Okan Şimşek’in adli kontrol tedbirini ayda bir imzaya çevrilmesine karar verdi.
16 Eylül 2020 tarihli son duruşmada, Akın Gürlek’in başkanlık ettiği ve 1 saat süren duruşmada mahkeme MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy‘u da dinlenmekten vazgeçti. Heyet, Dink ailesi avukatlarının MİT görevlileri Hüseyin Kubilay Günay ile toplantıya katılan Handan Selçuk ve Özel Yılmaz’ın dinlenmesine yönelik talebini de “Söz konusu taleplerin yargılamaya bir katkı sağlamayacak olması, daha önce mahkememizce belirtilen tanıkların dinlenme taleplerinin reddine karar verilmiş olması, yargılamanın geldiği aşama dikkate alınarak tüm taleplerin ayrı ayrı reddine” denerek reddetti. Mahkeme esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyayı Savcılığa gönderdi.
15 Aralık 2020 tarihli duruşmadan bir gün önce savcı Muhammed İkbal Anar esas hakkında mütalaasını açıkladı ve bir kısım sanıklar için beraat, bir kısım sanıklar için “FETÖ üyeliği”, bir kısım için “FETÖ yöneticiliği” ve bir kısmı içinse “görevi ihmal” suçlamalarından ceza istedi. Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu davanın dört yıl sürdüğünü hatırlatarak mütalaaya karşı beyanda bulunmak için 2-2,5 aylık bir hazırlanma süresi talep etti. Ancak, Akın Gürlek’in başkanlık ettiği mahkeme heyeti Dink ailesi avukatlarına esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanda bulunmak için 2 gün süre verdi. 17 Aralık 2020 günü devam eden duruşmada Dink Ailesi avukatları esas hakkında mütalaaya dair beyanda bulunduktan sonra sanıkların savunmalarına başlandı.Mütalaada beraat istenen sanıkların avukatları da mütalaaya katıldıklarını açıkladılar.
22-23-24 Aralık 2020 tarihinde, 6,8 Ocak 2021 tarihinde, 11,15 Ocak 2021 tarihinde, 11,15 Ocak 2021 tarihinde, 27 Ocak 2021 tarihinde, 20,22 Ocak 2021 tarihinde ve 1,3,10 Şubat 2021 tarihinde görülen duruşmalarda sanıkların savunmaları tamamlandı.
10 Şubat 2021 tarihli duruşmada sanık savunmalarından sonra Dink Ailesi vekilleri de esas hakkında beyanda bulundular. Av. Emel Atatürk, Av. Hakan Bakırcıoğlu, Av. Hülya Deveci, Hrant Dink cinayetine giden süreçte yaşananlar, Hrant Dink’e yönelik linç sürecini örgütleyenler hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemiş ve cinayete giden süreçte yer alan kişilerin cinayet ile bağlarını açığa çıkartmaya yönelik soruşturma derinleştirilmediği, Dink’e yönelik yaşanan gelişmeler, Dink’e yönelik ‘tehdit atmosferi ile Hayal ve 2004 tarihli Mc Donalds eylemi, devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinin yanı sıra üst düzey tüm kurumlarının bilgisi dahilinde cinayetin gerçekleştiği, Yasin Hayal tarafından Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisi bulunmasına rağmen cinayeti işleyecek örgüte cinayet öncesi operasyon yapılması sürecinin organize edilmediği ve cinayetin işlenmesini olanaklı hale getirildiği hususlarında beyanlarda bulundular.
5 Mart 2021 günü görülen duruşmada mahkemenin karar vermesi bekleniyordu, lakin üye hakim Ferhat Şahin kalp ameliyatı geçirdiği için duruşmaya katılamaması nedeniyle 26 Mart’ta ertelendi.
26 Mart 2021 günü gerçekleşen karar duruşmasında 37 kamu görevlisi beraat ederken, 4’ü müebbet, 2’si de ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere 26 sanığa çeşitli sürelerde hapis cezaları verildi. 13 sanığın dosyası ise tefrik edildi. Dink Ailesi ve avukatları yargılamanın kendilerini de kamuoyunu da ikna etmediğini, Hrant Dink’in katledilmesi sürecinde etkili olan tüm mekanizma açığa çıkarılana kadar hukuk mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.
11 Sanıklı Yeni Bir Dava
Daha detaylı bilgi edinmek isterseniz davanın takip ettiğimiz duruşmalarına ilişkin izleme raporlarına ve basında çıkan ilgili haberlere de göz atabilirsiniz.