Hrant Dink Davası İzleme Raporu – 11, 15 Ocak 2021

Elif Akgül- 11, 15 Ocak 2021 

Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 7’si tutuklu, 13 firari, 76 sanıklı davanın 121 ve 123. duruşmaları 11 ve 15 Ocak’ta görüldü.

15 Aralık’taki duruşmadan bir gün önce savcı Muhammed İkbal Anar esas hakkında mütalaasını açıklamıştı. Savcı Anar bir kısım sanıklar için beraat, bir kısım sanıklar için “FETÖ üyeliği”, bir kısım için “FETÖ yöneticiliği” ve bir kısmı içinse “görevi ihmal” suçlamalarından ceza istedi. Dava sanıkların esas hakkına mütalaaya karşı savunmalarıyla sürüyor.

11 Ocak’taki duruşmada sanıklardan Faruk Sarı, Hacı Şefik Şimşek, Gazi Günay, Muhittin Zenit esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

15 Ocak’taki duruşmadaysa sanıklardan Metin Yıldız, Metin Balta, Şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç, Okan Şimşek ve Onur Karakaya esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Duruşma Öncesi

Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Koronavirüsü pandemisi nedeniyle duruşma maskeli olarak yapıldı, duruşma salonundaki koltuklar sosyal mesafelenmeye uygun olarak kapatılmıştı.

Duruşma Salonu ve Katılım

Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşmada izleyici olarak az sayıda sanık yakını ile basın mensupları yer aldı.

Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Evrensel ve DHA takip etti.

11 Ocak Tarihli 121. Duruşma

11 Ocak 2021’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 121. duruşma saat 10.31’de başladı.

Tutuklu sanıklar Muharrem Demirkale, Volkan Şahin, Yavuz Karakaya ve Mehmet Uçar bulundukları cezaevlerinden, sanıklardan Metin Balta müdafii Av. İbrahim Erolcan Ustaoğlu, Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) marifetiyle duruşmaya bağlanırken tutuksuz sanıklar Mehmet Ayhan, Muhittin Zenit, Fatuk Sarı, Metin Yıldız, Hacı Şefik Şimşek, Ali Öz, Mehmet Ali Özkılınç, Emre Cingöz ile Gazi Günay ile avukatları ve katılan taraf olan Dink ailesi avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak söz alan dönemin Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu. Sarı, cinayetten dört ay önce Trabzon’da istihbarat şube müdürü olarak göreve başladığını belirterek “(sanıklardan) Engin Dinç ile yaklaşık bir ay çalıştım. Dinç, (sanıklardan) Ramazan Akyürek’ten tayin isteyince Afyon’a gitti” dedi.

Sarı, Trabzon’a yeni atanan emniyet müdürü (sanıklardan) Reşat Altay’a Mayıs 2006’da brifing verildiğini ancak (azmettirici) Yasin Hayal ve (azmettirici) Erhan Tuncel ile ilgili bir bilgi olmadığını söyledi. Tuncel’in Haziran 2006’da yardımcı istihbarat elemanı olarak çalışmak istemediğini söylediğini aktaran Sarı, sonrasında Tuncel’in çalışması için telkinlerde bulunulduğunu aktardı.

Sarı, bu gelişmenin ardından Tuncel’in aynı şubede çalışan sanık Özkan Mumcu’ya devredildiğini ancak Tuncel’in davranışlarında yine bir değişiklik olmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Bu yüzden kendisine duyulan güven azalmıştır. Suça karışma ihtimali olduğu için ilişiği kesilmiş, hasmane davranışlarla sıkıntı çıkmasın diye belli bir süre ilişki kurulmuş, teknik izlemeye alınmış, bu faaliyet kapsamında jandarma görevlileriyle arkadaşlığını ilerletmiştir. Erhan Tuncel ile Eylül-Ekim aylarında buluşulmuş, üniversite harcı ödenmiştir. Tuncel doğru bilgi vermiyorsa bile bozuk bir saat bile doğruyu gösterdiği için görüşmelerimiz sürmüştür.”

Sarı, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde istihbarat raporlarının imha edilmesiyle ilgili ise olarak da “2006 ve 2007’de bilgisayarlarda resmi evrak bulunmazdı. Üretilen evraklar paraflanır, imza aşamasına gelir, defter kaydı alınır ve sonra İstihbarat Daire Başkanlığı’na bağlı ana bilgisayarın tarayıcısından geçirilir ve arşive eklenirdi. Herhangi bir evrakın yok edilmesi mümkün değildir. Her temas iz bırakır” diye konuştu.

Sarı’nın vekili Av. Mustafa Gökmen de “Kanunu uygulama aşamasında suç teşkil edecek eylemi olmadığı açıktır. Tüm atılı suçlardan beraatini istiyoruz” dedi.

Sarı’nın ardından dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlilerinden Hacı Şefik Şimşek söz alarak “Hiçbir dönemde aşırı sağ faaliyette çalışmadım, bahse konu tarihte bölücü örgüt masasındaydım” diyerek mütalaaya karşı çıktı.

Sanıklardan Ecevit Emir ile görüşmesinin nedeninin “kendisi gibi PKK masasında çalışan bir rütbeli olması” olduğunu ifade eden Şimşek cinayet gününü şöyle anlattı:

“Olay günü Tarlabaşı’nda Kürt Kültür Araştırma Vakfı’nın PKK ile irtibatlı olduğunu düşündüğümüzden fotoğraflama çalışması yapıyorduk. Diğer görüşmede ise Derya Yıldız ile yemek yemek üzerine Ecevit Emir ile Karaköy’e kadar yürüdüm, yemek sonrası Emir’le buluşmak için telefonla görüştüm. FETÖ ile ilişkim olduğuna ilişkin tek bir cümle bile yoktur. En küçük bir iltisaklım yoktur. 2017’de tutuklandığımda görevimin başındaydım. 8 ay tutuklu kaldım, tahliyeden sonra hemen üniformamı giyerek işe başladım. Olay günü kimseyi takip etmedim. Agos gazetesi ve çevresine hiç gitmedim.”

Şimşek’in avukatı Metin Atamış müvekkilinin beraatini istedi.

Şimşek’in ardından söz alan dönemin Trabzon Jandarma istihbarat şube görevlilerinden Gazi Günay ise “Hakkımdaki iddialar doğru değildir. Daha fazla mağdur olmak istemiyorum. Mahkemenizin hukuksuz karar vermeyeceğini biliyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

Günay’ın vekili Av. Duygu Menevşe Sarıbıyık da “Müvekkilimin FETÖ/PDY ile sempati düzeyinde bile yakınlığı olmadı. Himmet vermedi, sohbete katılmadı” diyerek beraat talep etti.

Daha sonra dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü çalışanlarından Mehmet Ayhan da esas hakkındaki savunmasını yaptı. Ayhan, Muhittin Zenit’in tayininin çıkmasından sonra Erhan Tuncel’in devredildiği Özkan Mumcu’dan sonra Tuncel ile ilgilenen kişiydi. Ayhan, Tuncel’in emniyetle ilişiğinin kesildiği sırada kendisiyle çalışmadığını söyledi.

Ayhan, kendisine yöneltilen ‘FETÖ’ suçlamasıyla ilgili de “Cezaevinden çıktıktan sonra konjonktüre göre olayın Ergenekon ile alakalı olduğunu söyleyip bize ‘Ergenekoncu’ diyor. Daha sonra bu mahkeme salonunda FETÖ’cü denildi. Değişen konjonktüre göre beyanda bulunuyor” diyerek beraat talep etti.

12.45’te öğle arası veren duruşma 13.42’de devam etti.

Öğleden sonraki oturumda Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube polislerinden olan ve Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştıran Muhittin Zenit söz aldı.

Cinayet ihbarına ilişkin istihbarat raporlarını kastederek “Bu raporları yazan kim?” diyen Zenit, “Dayanaksız haksız suçlamalarla karşı karşıyayım. Terör örgütü üyesi değilim. Devlete bağlılığım nedeniyle İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından istihdam ediliyorum” dedi.

FETÖ’nün kendisini “usulsüz izlediğini” ve bunun “üye olmadığının kanıtı” olduğunu ifade eden Zenit şöyle konuştu:

“Yargıya yayılmış bu örgütün medya organlarınca hedef gösterildim. Ben örgüt mensuplarının deşifresini sağlayan belgeleri düzenleyen kişiyim. Örgüt amacına ulaştı ve ben 16 ay boyunca suçsuz yere hücrede kaldım. Tuncel’in istihdam edilmesi sonuçlarına göre bir başarıdır. Elde edilen bilgilerin ne kadar önemli olduğu bu yargılamada belli dolu. Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı yapılması suç değil başarıdır. Bunu da ben yaptım. Bedelini de 13 yıldır ödüyorum.”

Cinayet sonrası Tuncel’le yaptığı telefon görüşmesinin niteliğinin “Tuncel’in konuşmasını sağlayacak övücü bir konuşma” olduğunu söyleyen Zenit, “Benim Dink’in yaşam hakkını korumak için yaptığım başarılı çalışmalarım medyaya sızdırmış olsaydı kamuoyu ‘Bir polis bu kadar somut yazmasına rağmen bunu değerlendirmeyen insanlar ne yapmış demeyecekler miydi?’ Nihayetinde onlar gündeme gelmedi, günah keçisi olarak Zenit gündeme geldi” diyerek beraat istedi.

Zenit’in müdafii Av. Önder Özsoy da Zenit’in “günah keçisi ilan edildiğini” öne sürerek beraat istedi.

Duruşma 15 Ocak günü saat 10.00’da devam etmek üzere 14.50’de sona erdi.

15 Ocak Tarihli 123. Duruşma

11 Ocak 2021’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 121. duruşma saat 10.31’de başladı.

Tutuklu sanıklar Volkan Şahin, Okan Şimşek, Veysal Şahin ve Mehmet Uçar bulundukları cezaevlerinden, sanıklardan Metin Balta müdafii Av. İbrahim Erolcan Ustaoğlu, Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) marifetiyle duruşmaya bağlanırken tutuksuz sanıklar Onur Karakaya, Ali Öz, Reşat Altay, Metin Yıldız, Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç ile müdafiileri ve katılan taraf olan Dink ailesi avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak söz alan tutuksuz sanıklardan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay avukatının rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılamadığını, o sebeple savunmasının sonraki celse alınmasını talep etti.

Ardından esas hakkında mütalaaya karşı ilk söz alan kişi dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Metin Yıldız oldu.

Esas hakkında mütalaada “Anayasa’yı ihlal”, “FETÖ üyeliği”, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından cezalandırılması istenen Yıldız iddialara karşı şu savunmayı yaptı:

“Bu cinayetin FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiğine katılmamak mümkün değil ancak bizim açımızdan bu iddia kabul edilebilir değil. Dört yıl süren yargılama neticesinde ifadeler, deliller FETÖ’cü olmadığımı ortaya koymuştur.

Veysel Şahin ve Okan Şimşek aldıkları bilgiyi Temmuz 2006’da bana bildirdi. Ben de ertesi sabah mesaiden önce notu toparladım ve il jandarma komutanına bildirdim. Ertesi gün tekrar hatırlattım. ‘Bana bilgi notu hazırla getir’ dedi. Ben de hazırladım. O da inceleyip emir vereceğini söyledi. Bu aşamadan sonra onun ne yaptığını sorgulamam mümkün değildir. Jandarma, emniyet gibi çalışmaz. Eğer benim yetkim olsaydı üst komutanlıklara gönderirdim.

Ali Öz’ün ‘Görev sonuç raporu gelseydi işlem yapardım’ ifadesi vardır. Öz şimdiye kadar hiç görev sonuç raporu incelemedi. Bugüne kadar böyle bir talep olmadı. Tek bir raporda da imzası veya parafı yoktur. Böyle bir ifade vererek başkalarını suçlamaktadır. Hrant Dink cinayet tasarısı ilgili yerlere iletilmediği için değil korunmadığı için FETÖ’cüler tarafından öldürüldü. Bölgemizde PKK’nın faaliyetleri vardı. Tüm gücümüzü terörle mücadeleye ayırdık.”

Yıldız’ın ardından cinayet döneminde Samsun Emniyeti’nde polis olan ve tetikçi Samast ile Türkiye bayrağı eşliğinde çekilen fotoğrafların basına sızdırıldığı iddiasıyla yargılanan Metin Balta esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Herhangi bir kamera görüntüsü almadığını, Samast’ın yalnızca fotoğrafının çekildiğini ve kamuoyuna yansıyan görüntülerin çekilmesi için talimat vermediğini söyleyen Balta beraat talep etti.

Balta’nın ardından söz alan sanıklardan cinayetle ilgili soruşturma yürüten dönemin Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız ise “Cinayetten hemen sonra olaylar zincirini araştırmakla görevlendirildim. Ön incelemenin bir aşamasına geldiğimizde jandarma görevlileri ‘Sinyal bilgilerine bakalım’ dedi. Ama kanun izin vermiyordu. Biz sinyal bilgilerini kanuna aykırı şekilde kullanabilirdik. Ben izin vermedim. İşleri örgütün amaçları için engelleyen insan pozisyonundayım. Ama ben yasayı uyguladım sadece” diyerek beraat talep etti.

Yıldız’ın akabinde söz alan diğer başmüfettiş Mehmet Ali Özkılınç ise raporlama esasında görev dağılımı yaptıklarını, kendisinin soruşturmanın evraklarla ilgili kısmına katılmadığını belirterek “Savcı’nın suçlaması zorlamadır” dedi. “Yapılan görevlendirmede herhangi bir yazı teslim almadım, söz konusu sanıklarla incelemem olmadı. Benim yapabileceğim bir şey yoktu” diyen Özkılınç beraat talep etti.

Saat 13.00’de verilen öğle arasının ardından duruşma 14.12’de devam etti.

Öğleden sonraki oturumda ilk konuşan kişi dönemin Trabzon jandarma istihbarat görevlisi Okan Şimşek oldu. Mütalaada “Anayasa’yı ihlal”, “kasten öldürme”, “FETÖ üyeliği”, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından cezalandırılması talep edilen Şimşek, esas hakkında mütalaaya karşı beyanında sanıklardan dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz’ü suçladı.

Öz şöyle konuştu:

“Temmuz 2006’da Hayal’in akrabası Coşkun İğci’den edindiğimiz tasarı bilgisini Ali Öz ile paylaştık. Ben bu bilgileri cinayetten sonra ortaya çıkarmadım. Öğrenir öğrenmez sözlü olarak bildirdim ve gerekli kişilere yazdırıldı. Ali Öz ile bir husumetim yok, kendisine iftira da atmıyorum. Benimle birlikte altı kişinin söylediği bu konuyu ‘Hatırlamıyorum’ demesi akıl almaz bir olaydır. Yaptıklarımın tamamı dosya kapsamında alınan ifadelerle de ortadadır. Ali Öz, bizim görev sonuç raporu hazırlamamız gerektiğini söylüyor. Sanki görev sonuç raporu yazılmadı diye öldürüldü Dink. Görev sonuç raporunu hazırlamadığım için neden disiplin cezası vermedi o zaman? Bu raporu yazmamakta bilinçli bir kastım yoktur. Ali Öz’ün baskısı nedeniyle ilk başta doğru ifade vermedim.”

“Ben İğci’den alınan bilgileri saklayan değil bildiren kişiyim, görevi ihmal suçlaması çelişkidir” diyen Şimşek beraat talep etti.

Şimşek’in vekili Av. Mehmet Tahsin Soner de “İddianamede yazılanların hepsi bu yargılamalarda çürütüldü. Ne keşif doğru çıktı ne diğer ihbarlar. Bunların hepsi eylem suçudur. Ama bu eylem ne? İddianamede ortaya konmuyor. Müvekkilimle ilgili FETÖ dosyalarındaki delillerin hiçbiri yok. Suçlamaları reddediyoruz. Hakkındaki tutuklama kararı çok ağır bir karardır. Tüm suçlardan beraatını istiyoruz. Aksi yöndeyse tahliyesini istiyoruz” diye konuştu.

Duruşmada son olarak sanıklardan cinayet döneminde Trabzon emniyet istihbarat görevlisi Onur Karakaya esas hakkında mütalaaya karşı savunma yaptı. “FETÖ üyeliği”, “tasarlayarak kasten öldürme”, “resmî belgeyi bozmak”, “yok etmek veya gizlemek”, “görevi kötüye kullanma” suçlarından cezalandırılması talep edilen Karakaya Tuncel ile buluşmalarında kendisine cinayet işleneceği imasında bile bulunmadığını, “Hayal’in artık işinde gücünde olduğunu” söylediğini belirtti. Karakaya, kendisiyle ilgili suçlamaların tamamının Tuncel’in çelişkili beyanlarından oluştuğunu savunarak şunları söyledi:

“Adeta suç makinesi olan Tuncel’den eleman olarak faydalanılamayacağı açıktır. Kademeli olarak ilişkiyi sonlandırdım. Yardımcı istihbarat elemanının da bir süre izlenmesi mevzuatta vardır. Dink’in korunması için birimlerle irtibata geçmediğim, tedbir almadığım iddia edilse de emniyet teşkilat yapısı nedeniyle amirin emri olmadan bunları yapamayacağım açıktır. Hain FETÖ’nün dün olduğu gibi bugün de karşısında mücadele eden istihbarat biriminde görevimi sürdürüyorum. Mahkemenizde de bunlarla bağım olmadığı tespit edildi. Karşımdaki iddiaların somut dayanağı yok.”

Karakaya beraat talep etti.

Bir sonraki duruşma 20 Ocak 2021 tarihinde görülecek.

Yayınlanma tarihi

22 January 2021

Kategori Listesi