Hrant Dink Davası İzleme Raporu – 6, 8 Ocak 2021

Elif Akgül- 6, 8 Ocak 2021 

Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 77 sanıklı davanın 117. ve 118. duruşmaları 6 ve 8 Ocak’ta görüldü.

15 Aralık’taki duruşmadan bir gün önce savcı Muhammed İkbal Anar esas hakkında mütalaasını açıkladı. Savcı Anar bir kısım sanıklar için beraat, bir kısım sanıklar için “FETÖ üyeliği”, bir kısım için “FETÖ yöneticiliği” ve bir kısmı içinse “görevi ihmal” suçlamalarından ceza istedi. Dava sanıkların esas hakkına mütalaaya karşı savunmalarıyla sürüyor.

6 Ocak’taki duruşmada sanıklardan Celalettin Can, Mustafa Küçük, Önder Araz, Ali Öz, Ali Barış Sevindik, Bekir Yokuş esas hakkında mütalaaya karşı beyanlarda bulundu.

8 Ocak’taki duruşmada sanıklardan Ali Poyraz, Ecevit Emir, Sabri Uzun, Emre Cingöz, Ergün Yorulmaz, Ercan Demir’in esas hakkında mütalaaya karşı beyanlar alındı.

Duruşma Öncesi

Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Koronavirüsü pandemisi nedeniyle duruşma maskeli olarak yapıldı, duruşma salonundaki koltuklar sosyal mesafelenmeye uygun olarak kapatılmıştı.

Duruşma Salonu ve Katılım

Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşmada izleyici olarak az sayıda sanık yakını ile basın mensupları yer aldı.

Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Evrensel, DHA ve TRT takip etti.

6 Ocak Tarihli 117. Duruşma

6 Ocak 2021’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 117. duruşma saat 10.06’da başladı.

Tutuklu sanıklar Muharrem Demirkale, Hamza Celepoğlu ve Mehmet Uçar tutuklu bulundukları cezaevlerinden, sanık Bekir Yokuş ile müdafileri Hatice Yıldız ile Özlem Yokuş Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) marifetiyle duruşmaya bağlanırken, tutuksuz sanıklar Önder Araz, Ali Barış Sevindik, Ali Öz, Mustafa Küçük, Emre Cingöz, Gazi Günay ve Celalettin Cerrah ile müdaffileri ve katılan taraf olan Dink ailesi avukatları duruşmada hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak tutuksuz sanıklardan cinayet döneminde İstanbul İl Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Dink’in öldürüleceğine ilişkin F4 istihbarat raporundan bilgisinin olmadığını söyleyen CerrahBu bildirilseydi gereği yapılırdı. Trabzon Valisi’nin İstanbul Valisi’ni arayıp bilgilendirmesi gerekirdi” dedi.

Cerrah, “Alınan tedbirler zaten gerekli şekilde yapılmıştır. Herhangi bir görev eksikliği yok. Bu devlete ve milletime 47 yıl hizmet ettim. En ufak kusurum olmadı, sabıka kaydım yok. Buradan ufak bile olsa sabıkalanmak istemem” diyerek beraatini talep etti.

Ardından konuşan Cerrah’ın müdafii Av.Mehmet Köksal “Bu raporun gizlendiği bilgisi dosyada mevcut. Görevi ihmal olması için gerekli talimatların verilmemiş, yapılması gerekenin gecikmeli yapılmış ya da yapılmamıl olması lazım. Oysa müvekkil Ermeni Patriği’nin dilekçesi üzerine Agos önünde önemlemler almıştır. İddia makamının suçlaması soyuttur” dedi. Cerrah hakkında soruşturma açıldığında Vali görevinde bulunduğunu hatırlatan Av. Köksal, mahkemenin Cerrah’ı yargılamada görevsiz olduğunu, ayrıca davanın açılması için gerekli zamanaşımının dolduğunu iddia etti.

Avukat Köksal “Müvekkilim başarılarla dolu meslek yaşamı boyunca her zaman görevlerine uygun davrandı. FETÖ/PDY’nin tüm engellemelerine rağmen cinayetin aydınlatılmasında ve failin yakalanmasında etkili rol oynamıştır” diyerek Celalettin Cerrah’ın beraatini talep etti.

Cerrah’ın ardından sanıklardan cinayet döneminde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Komutanı olan Mustafa Küçük’ün mütalaada kendisine yöneltilen ardışık ankesörlü telefon aramasına ilişkin tanığı olan Özden Küçük dinlendi. Özden Küçük söz konusu telefon hattının kendisine ait olduğunu söyledi.

Ardından mütalaaya karşı konuşan Mustafa Küçük “Üzerime atılı suçlarla alakam yok. FETÖ tarafından aktif görevden pasif görece çekildim. FETÖcülere karşı çalışma yaptığımız için Ergenekon ve Balyoz mensubu olduğumuz iddiasıyla soruşturma geçirdim. 15 Temmuz oldu sonra da bu dava çıktı. Bu baskılardan bıktığım için görevi bıraktım, avukatlık stajımı yapıyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

Küçük’ün avukatı da beraat istedi.

Küçük’ün ardından cinayet tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde uzman çavuş olan Önder Araz esas hakkında mütalaaya karşı söz aldı. “Anlatılacak farklı bir şey yok” diyen Araz, “İstihbarat şubede masa başında çalıştım. Dink öldürüleceği haberi alındığında yıllık izindeydim” diyerek beraatini istedi. Avukatı da “Hakkında yeterli delil bulunmadığından beraat istiyoruz” diye konuştu.

Duruşmada esas hakkında mütalaaya karşı söz alan cinayet istihbaratı geldiğinde ve suikast işlendiğinde Trabzon İl Jandarma Komutanı olan Ali Öz konuştu. İlk olarak kaçma girişimine ilişkin savunma yapan Öz, iddiayı haberler çıktıktan sonra duyduğunu, vareste olduğu için önceki duruşmaya gelmediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Akın Gürlek’in “Gürcistan makamları kaçma girişiminize ilişkin görüşmeleriniz olduğuna dair bize bilgi verdi” demesi üzerine Öz iddiaları reddetti.

Mütalaadaki suçlamalara ilişkin konuşan Öz, “Hrant Dink’i, Agos’u olaydan sonra öğrendim. Öncesinde hiçbir bilgim yoktu. Sanığın Trabzonlu olduğu ortaya çıkınca konuyla ilgili bilgim oldu” dedi.

Cinayet istihbaratının kendisine aktarılmadığını savunan Öz, bu konunun sabah toplantısında dile getirildiğini belirterek “Yönetmelik açık. Önemliyse yazılı olarak rapor edilmesi gerekirdi. Bunu yapacak kişi de bellidir. Komutanın böyle şeyler için zamanı yoktur” dedi.

Olayın azmettiricisi olan Erhan Tuncel’in Trabzon İstihbarat Şube’nin yardımcı istihbarat elemanı olduğunu hatırlatan Öz, “Kanuna aykırı hiçbir ifadem olmadı. Emrimdeki subayların suçlayıcı beyanlarını kabul etmiyorum. O dönem bu örgüt Trabzon’da dini cemaat olarak biliniyordu, benim bir ilişkim yoktu. 14 yıldır mağdur oldum. Terörist ilan edildim” diyerek beraat istedi.

Öz’ün avukatı Av. Vasfi Sedat Küçükyılmaz da görevi ihmal nedeniyle Öz’e atfedilecek tek eylemin cinayet istihbaratına dair “Bu konuyu sonra görüşelim” demesi olduğunu belirterek beraat istedi.

Öz’ün ardından cinayet tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Terör Olayları Kısım Amiri olan Ali Barış Sevindik söz aldı.

Cinayet öncesinde Dink’in yaşadığı Bakırköy’de keşif yaptığı iddiasıyla yargılanan Sevindik söz konusu tarihte Trabzon Jandarması’nın İstanbul’daki bir şahsı yakalamak için personel ve araç istediğini, kendisinin de iki personel görevlendirdiğini söyledi. Görevlendirmenin detayını sormadığını ifade eden Sevindik, ekibin Bakırköy’de kendi elemanlarıyla görüşme gerçekleştirdiğini, HTS kayıtlarının buna dair olduğunu söyledi.

“Suçlamaları kabul etmiyorum” diyen Sevindik beraat istedi.

Sevindik’in ardından cinayet tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Elemanı olan Bekir yokuş esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmak için söz aldı, beraat istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme ev hapsi uygulanan Ecevit Emir, Ali Öz ve il dışına çıkış yasağı olan Emre Cingöz hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına yurtdışı yasaklarının sürmesine karar verdi. Duruşmayı 8 Ocak saat 10.00’a bıraktı.

Duruşma 12.45 itibariyle sona erdi.

8 Ocak Tarihli 118. Duruşma

8 Ocak 2021’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 118. duruşma saat 10.06’da başladı.

Tutuklu sanıklar Muharrem Demirkale, Volkan Şahin, Ali Poyraz ve Mehmet Uçar tutuklu bulundukları hapishanelerden, tutuksuz sanık Sabri Uzun’unsa Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS marifetiyle katıldığı duruşmada tutuksuz sanıklar Ali Öz, Ergün Yorulmaz, Gazi Günay, Hacı Şefik Şimşek, Emre Cingöz, Ecevit Emir, Ercan Demir ve Faruk Sarı, müdafiileri ve katılan taraf olan Dink ailesi avukatları hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak 2006 ile 2009 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nde çeşitli görevlerde bulunan, cinayetin işlendiği 19 Ocak 2007 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Ali Poyraz esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere söz aldı.

“İddianamede ve mütalaada isnat edilen terör örgütü üyeliği ve görevi ihmal suçunu işlemedim” diyen Poyraz da “Hrant Dink ismini ilk defa bu eylemle duydum” dedi.

“Şubede otururken bir arkadaş Hrant Dink öldürülmüş demesi üzerine ben de kim olduğunu sordum. Hatta iş arkadaşlarım bana sen nasıl istihbaratçısın dedi” diye konuşan Poyraz, cinayet istihbaratına ilişkin yazışmalarının kendisi göreve başlamadan önce olduğunu söyledi.

“Menfur eylem olduğunda C Şube Müdürlüğü’nün, İstihbarat Daire Başkanı’nın sorumluluğu yok benim mi var? Trabzon ve İstanbul’da sorumlu mevkide olanlar da örgüt üyeliğinden suçlanmamış ben suçlanıyorum” diyen Poyraz, “Görevi ihmal terör suçu değildir. Benim bu suçu işlediğime dair somut bir delil öne sürülmüş değil. Suçun Yargıtay kararlarında tarif edilen maddi koşulları da benimle ilgili yoktur” dedi.

ByLock iddiasını reddeden Poyraz, “O dönem itibariyle ne terör örgütü var ne de terör için işlenmiş bir suç var. Üç farklı mahkemede yargılandım şimdiye kadar. Ancak hakkımda hiçbir delil ortaya konulamadı bu da FETÖ’yle bir ilgimin olmadığının kanıtıdır. Bu ağır suçlama ölümden beterdir” dedi.

Sürenin sona erdiğini söyleyen Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Poyraz’In savunmasını tamamlamasına izin vermedi, avukatına söz verdi. Poyraz ise avukatı tanımadığını ifade etti.

Poyraz’ı takiben cinayet tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Elemanı olan Ecevit Emir söz aldı.

Cinayet tarihinde cinayet mahallinde iştirak ettiği iddia edilen Emir, “Olay günü ne yaptığım HTS kayıtlarında açıktır. Kamera kayıtları ve hts kayıtları birbiriyle uyuşmamaktadır. Gün içinde yaptığım görüşmeler suç delili olarak gösterilmektedir. Bizim İstiklal Caddesi’nde olduğumuz belirtiliyor HTS kayıtlarında ama kamera kayıtlarında olduğumuz iddia ediliyor. Görüntülerdekiler hiçbiri İstanbul Jandarması değildir” diye konuştu.

“Yıllarca istihbarat birimlerinde çalıştım. Uzun yıllar terör bölgesinde çalıştım. Maddi sıkıntılar ve mağduriyet yaşadım. Örgüt üyesi olmadığım yaşadıklarımdan bellidir. Mükafatımı da cezalandırılarak aldım” diyen Emir beraatini istedi. Emir’in avukatı da “HTS kayıtlarında tespit edilen görüşmelerin içeriği ve nereden arandığı belli. Ben dosyayı yeni aldım, inceledim somut bir delil bulamadım” diyerek beraat talep etti.

Emir’in ardından cinayet istihbaratı geldiğinde İstihbarat Daire Başkanı olan Sabri Uzun konuştu.

“Cinayetten 7.5 yıl sonra ilk ifadem alındı. İfadem alınırken F4 raporu benden gizlendi. Aslında yargıdan gizleniyordu. Ben burada gönüllü sanığım. Yıllarca görev yaptım hangi belgeyi kaybetmişim. Emniyeti terör yuvasına çevirmişler. Hüküm suçlu bulursa ona da saygı duyarım” diyerek beraat istedi.

Uzun’un vekili Av. Fikret Kart da “17 Şubat 2006 tarihli raporun Sabri Uzun’a sunulmadığı bilgisi dosyada mevcut” dediği savunmasında Uzun daire başkanı olsa da şube bilgisayarındaki kayıtları göremeyeceğini, cinayet işlendiğinde müvekkilinin görevde olmadığını, iddiaların varsayıma dayandığını iddia etti.

“Söz konusu 9 numaralı F4 belgesi müvekkilime sunulmamıştır. Bilgi sahibi olmadığı belge iddiaya dayanak yapılamaz. Haberi olmaması mümkün değildir deniyor. Bu ihtimali bir iddiadır” diyen avukat Kart, “Müvekkilin kastı yok, suç oluşmadı, ihmali yok, beraat istiyoruz” diye konuştu.

Duruşmada daha sonra cinayet tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Komutanı olan Emre Cingöz esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Cinayet günü cinayet mahalinde olduğu iddiasıyla yargılanan Cingöz “İddianameyle alakam yok. 19 Ocak günü sıradan bir günken doğru olmayan yorumlar nedeniyle kendimi bu davada buldum. Ben o kişi değilim. Benzemiyorum. Yürüyüş, saç, burun ve yanak yapısı farklı. O tarihte 25 yaşındaydım. Görüntülerdeki kişiden küçük olduğum belli. Görüntünün saati olan 13.20’de İstiklal Caddesi Mis Sokakt’a personelimle görüşmüştüm. Takip taassut yaptığım iddiası doğru değil” diye konuştu, beraat talep etti.

Cingöz’ün avukatı da “Müvekkilimin cinayetle alakası yoktur. Biz bu davanın neden açıldığını, neden tutuklandığını da anlamadık. Tüm suçlamalardan beraat talep ediyoruz” dedi.

Cingöz’den sonra söz alan cinayet döneminde tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Asayiş ve Çıkar Amaçlı Suçlarla Mücadele Birimi’nde Unsur Elemanı olan Ergün YılmazHTS kayıtlarına göre beni cinayetle suçlamak mümkün değildir. Bu kalleş yapının kurbanıyım. Sadece ben değil çocuğum bile mağdur oldu. İşe alınmadı ben yargılanıyorum diye. Bu davada yargılanmaktan ar ediyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

Duruşmada son olarak cinayet istihbaratı geldiğinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi olan Ercan Demir esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Cinayet sonrasında hakkında usulsüz dinleme yapıldığını, canına kastedildiğini söyleyen Demir “FETÖ ile aktif mücadele edenlerdenim. Şimdi de Daire Başkan Yardımcısı’yım. 14 yıllık süreç beni onların, onları da benim düşmanım haline getirdi. Savunma aşamasında canıma kastettiler. Mahremimizle deşifre edildi. Hem izlediler hem dinlediler hem de kurdukları şeytanın bile aklına gelmeyecek bizi katil gibi arz ettiler. Dosyaya sunduklarımıza rağmen mütalaanın şaşkınlığı içindeyiz” dedi.

“Bu örgüte sempatiyle bakıldığı dönemde bile ben suç örgütü diyordum” diyen Demir, “İstihbarat görevinden de Ramazan Akyürek tarafından alındım. Onun emriyle yasadışı dinlendim. Örgüt üyeliğime ilişkin bir delil yok. Aktif görevdeyim. Terfiimi de aldım. Cinayet döneminde Trabzon’daydım ama konuyla ilgili birimlerin sorumlusu değildim” diye konuştu.

“İddianamede belirtilenin aksine, cinayet evraklarının geldiği dönemde şube müdür yardımcısı olarak görev yapmadım” diyen Demir, Erhan Tuncel’in ifadeleri arasındaki çelişkili beyanlardan örnekler verdi:

“Tuncel, (tetikçi) Ogün Samast’ın ismini önceden biliyordu ama bize söylememişti. Dosyada bu konuda belgeler var. Bilgi vermekten çok bilgi saklamıştır. Yaptığı işlerin yarısı intikam amaçlıdır. Hangi Tuncel’e itimat edeceğiz? Çelişkiler yumağıdır. Tuncel’in dedikleri hakkımdaki iddialara delil teşkil etmez. Cinayetten hemen sonra (Trabzon emniyeti istihbarat görevlisi) Muhittin Zenit’le görüşmelerinde “bizimkiler değil, 5-6 ay önce vazgeçmişlerdi, bizle alakası yok” dedi. Samast’ın kendi beyanları var Erhan Tuncel’in rolüne ilişkin. Hakkımdaki suçlamayı kesin bir dille reddediyorum. Hrant Dink’in korunması ile ilgili bir sorumluluğum yok. Kimseden bilgi gizlemedim.”

“Neredeyse bizim yazdığımız yazılarla bu yargılama başlatıldı. Tuncel’e bu derece kıymet addedilmesini de gerçekçi bulmuyorum” diyen Demir, iddianamede imha edildiği iddia edilen bilgisayara ilişkinse “O bilgisayar aptal bilgisayar. Hafızası 8 MB. Bilgi depolanamaz” dedi.

Atılı suçları kabul etmeyen Demir beraat istedi.

Demir’in vekili Av. İsmail Emre Telci de “Hiçbir suçun illiyet bağı yoktur. Yazı cevapları dosyada var. Suçlanmasının nedeni o suçları sadece müdür yardımcısının işlemesi ama müvekkil müdür yardımcısı değil. Bunlara ilişkin yazılar dosyada. Mütalaayı kabul ediyoruz. Bu suçlamanın nedeni dosyanın yeterince incelenmemesi” diyerek beraat istedi.

Ara kararını açıklayan Mahkeme, “Dava kapsamı, hakkında tutuklama kararı verilen şahısların beyanları ve Coşkun İğci’nin beyanlarından anlaşıldığı üzere olay günü ve öncesinde sanık Okan Şimşek’in meydana gelecek cinayetten önceden haberi olmasına rağmen bunu sakladığı, sanık hakkında iddia makamının mütalaada istemiş olduğu ceza miktarı, dosyanın gelmiş olduğu aşama, mecvut delil durumu, sanığın tutuklulukta geçirdiği sürenin azlığı dikkate alınarak üzerine isnat edilen TCK 37/1 maddesi delaletiyle TCK 81 fıkra 1 maddesindeki suça ilişkin kuvvetli suç şüphesi varlığının bulunması nedeniyle” sanık Okan Şimşek hakkında tutuklanması için yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.

Mahkeme Faruk Sarı, Gazi Günay Hacı Şefik Şimşek’in beyanlarının 8 Ocak’ta alınmasına karar verdi. Davaya 11 Ocak saat 10.00’da devam edilecek.

Duruşma Takvimi

Dava 11 Ocak’ta İstihbarat Daire Başkanlığı görevlisi Hamdi Egbatan, eski Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevlisi Hamza Celepoğlu, Trabzon İstihbarat polisleri Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Mehmet Uçar, Mülkiye eski başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç ile Samsun polisi Metin Balta’nın, 15 Ocak’ta Trabzon Emniyet eski müdürü Reşat Altay, eski istihbarat daire başkanı Sabri Uzun, Trabzon İstihbarat polisleri Okan Şimşek, Özkan Mumcu, Onur Karakaya, istihbarat daire başkanlığı görevlisi Osman Gülbel ile Mülkiye eski başmüfettişi Şükrü Yıldız’ın, 20 Ocak’ta İstihbarat Daire Başkanlığı C şube müdürlüğü eski görevlisi Tamer Bülent Demirel, Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Veysal Şahin, Volkan Şahin, Samsun Emniyet görevlileri Yakup Kurtaran ve Yüksel Avan, İstanbul Jandarma İstihbarat görevlileri Yavuz Karakaya ve Yusuf Bozca’nın ve 22 Ocak’ta dönemin istihbarat C şube müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Trabzon Emniyet müdürü ve İstihbarat Daire başkanı Ramazan Akyürek, gazeteci Ercan Gün ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Muharrem Demirkale’nin esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanları ile devam edecek.

Yayınlanma tarihi

22 January 2021

Kategori Listesi