Deniz Tekin – 20 Şubat 2020
Mahkeme: Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/415
Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kayacık köyünde 28 Haziran 2013 tarihinde, kalekol yapımını protesto eden gruba jandarmanın ateş açması sonucu Medeni Yıldırım yaşamını yitirdi, dokuz kişi de yaralandı. Olayla ilgili o dönem er olan sanık Adem Çiftçi hakkında “Haksız tahrik altında olası kastla adam öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Kasım 2016’da mahkeme, sanık Çiftçi hakkında “üzerine atılı suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi. Mahkeme, kimliği bilinmeyen fail ya da failler hakkında ise Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 2017 yılında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, olayla ilgili yeterli soruşturma ve inceleme yapılmadan karar verildiği gerekçesiyle yerel mahkemenin beraat kararını bozdu. Bozma kararının ardından Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlayan Medeni Yıldırım Davası’nın 9. duruşması 20 Şubat 2020’de gerçekleşti.
Duruşma Öncesi
Trafiğe kapalı olan Diyarbakır Adliye binasının önünde, polislere ait 2 zırhlı araç ile sivil araçlar park edilmişti. Park halinde olan araçların yanında ellerinde telsiz olan ve kendi aralarında konuşan sivil polisler vardı. Adliye girişindeki arama noktasındaki X-Ray cihazından geçtikten sonra GBT kontrolü için kimliğimi verdim. GBT kontrolünün yapılmış olduğuna dair kaşeli bir kâğıt ile birlikte ikinci arama noktasındaki X-ray cihazından da geçerek adliyenin içine nihayet girebildim.
Adliye girişinde karşılaştığım Medeni Yıldırım’ın kardeşi Mehmet Yıldırım ile birlikte davanın görüleceği Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonu önüne geldik. Salonun karşısındaki banklarda davayı izlemek için gelen Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım ile büyük annesi Fatma Gündüz ve büyük dedesi Bahri Gündüz oturuyordu. Duruşma salonunun kapısının yanındaki panoya mesai saati başlamasına rağmen duruşma listesi asılmamıştı. Ayrıca mahkeme heyeti de henüz gelmemişti. Mahkemenin önünde, duruşmada “güvenlik önlemi” gerekçesiyle hazır bulunmak için gelmiş olan çevik kuvvet polisleri kendi aralarında konuştuktan bir süre sonra oradan ayrıldı. Daha sonra mahkeme mübaşiri bugün görülecek duruşmalarının listesini panoya astı. Listede Medeni Yıldırım’ın davasının altıncı sırada, duruşma saatinin 09.25’te olduğunu gördüm.
“Babam Medeni’nin Davasının Sonucunu Göremeden Vefat Etti”
Kardeş Mehmet Yıldırım, uzun süredir ağır sağlık sorunları olan babası Mahmut Yıldırım’ın 15 Ocak 2020 tarihinde vefat ettiğini söyleyip “Babam, Medeni’nin davasının sonucunu göremeden vefat etti. Babamın sağlık durumu Medeni’nin ölümünden sonra daha da kötüleşmişti”, diye ekledi. Davada ATK, TÜBİTAK ve TRT’den istenen bilirkişi raporlarının gelmediğini söyleyen Yıldırım, 7 yıldır süren bu davanın kendileri için eziyete dönüştüğünü söyledi. Bu sırada Yıldırım ailesi avukatları Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir ve Av. Mehmet Emin Aktar duruşmanın görüleceği mahkemenin önüne geldi. Ardından da Medeni Yıldırım’ın kardeşleri Fatma Gündüz ve Nazmiye Gündüz geldi. Mahkeme heyetinin geç gelmesi ve Yıldırım davasında önce görülen diğer duruşmaların uzun sürmesi nedeniyle Medeni Yıldırım davası mahkemenin açıkladığı saatte başlamadı.
Duruşmaya Katılım
Yaklaşık 15 dakikalık bir gecikmenin ardından mahkeme mübaşirinin sanık Er Adem Çiftçi’nin ve katılan Fahriye Gündüz ve 15 Ocak’ta vefat eden Mahmut Yıldırım’ın isimlerini okuyarak duruşmanın başlayacağını bildirdi. Ancak güvenlik önlemli gerekçesiyle orada bulunan çevik kuvvet polislerinden biri beklememizi söyledi. “Duruşma başlıyor yetişmemiz gerekiyor”, dediğimde polis “Biz salona girmeyince duruşma başlamaz” diye cevapladı ve beklememiz gerektiğini tekrar etti. Alelacele çağrılan 6 çevik kuvvet polisi, izleyiciler için ayrılan kısmın ön sırasında oturdu. Polis önce kadınları salona aldı. Sonra üzerim polislerce arandıktan salona alındık. Yürüme güçlüğü çeken Yıldırım’ın büyük annesi Fatma Gündüz polislerin yardımıyla salondaki merdivenlerden çıkarılarak salonda izleyiciler için ayrılan kısma geçti.
Salonun girişinde bekleyen bir polis bana gazeteci olup olmadığımı sordu. Ben de evet cevabını verdikten sonra duruşmayı izlemeye başladım. Ancak, arama nedeniyle salona geç alındığımız için katılanlar vekili Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir ve katılan Fahriye Gündüz‘ün beyanlarını bitirdiğini; Av. Mehmet Emin Aktar‘ın beyanda bulunmaya başladığını gördüm.
Duruşma salonunda müştekilere ayrılan bölümde katılan Fahriye Gündüz, katılan avukatları Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir, Mehmet Emin Aktar ile Diyarbakır Barosu Dava Takip Komisyonu üyesi Av. Zeynep Işık yerlerini almıştı. Salonunun izleyici kısmında ise Yıldırım’ın kardeşleri Fatma ve Nazmiye Yıldırım ile büyük annesi Fatma Gündüz ve büyük dedesi Bahri Gündüz, ve Mehmet Yıldırım bulunuyordu. Salonda bir gazeteci ve 2 izleyici dışında kimse yoktu.
Sanık Adem Çiftçi SEGBİS Odası “Müsait” Olmadığı için Duruşmaya Katılmadı
Davanın ilk duruşmasından itibaren duruşmalardan vareste tutulan sanık Er Adem Çiftçi hakkında 17 Aralık 2019’da görülen duruşmanın ara kararlarında mahkeme heyeti duruşmaya SEGBİS ile katılmasına karar vermişti. Ancak, bugün görülen duruşmada Sanık Er Çiftçi ve avukatı duruşmaya katılmadı. Mahkeme heyeti, bir önceki duruşmada SEGBİS ile duruşmaya katılmaları için talimat yazılan Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesi ile duruşma öncesi yapılan görüşmede “müsait SEGBİS odası bulunmadığı” gerekçesiyle sanık ve avukatının duruşmaya katılamadığını ifade etti.
Duruşmanın Seyri
Salonda seyirciler için ayrılan kısmın önünde demir korkuluk ve SEGBİS bağlantısı için kurulan ve etrafı demir ile kaplanan televizyon ekranı görüş alanımı sınırlandırarak, salondaki hakim, savcı ile katılan ve sanık taraflarının bulunduğu bölümü görmemizi engelliyor. Polisin geç gelmesi ve izleyicilerin salona geç alınması nedeniyle dava dosyasına gelen evraklar, katılan Fahriye Gündüz Yıldırım ve Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir’in duruşma tutanağına geçen beyanlarını dinleyemedim. Mahkeme salonuna alındığında mahkeme başkanı önündeki dosyaya bakıp zorlukla duyabildiğimiz bir sesle katibe bir şeyler yazdırırken bir taraftan da katılan avukatı Mehmet Emin Aktar’ı dinliyordu. Duruşmanın ertelenmesi ardından polis araması nedeniyle yetişemediğim ve duruşma tutanağına yansıyan beyanları inceledim. Mahkemenin rapor istediği TÜBİTAK, ATK ve TRT’nin gönderdiği yazıların dava dosyasına geldiğini gördüm. Ayrıca mahkeme, bir önceki duruşmada, Medeni Yıldırım’ın ölümüyle ilgili Lice Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2017/101 soruşturma sayılı dosyalarının onaylı bir örneğinin istemesine dair ara kararına ilişkin cevap verilmediğine ilişkin duruşma tutanağına bir şey geçirmemesi dikkatimi çekti.
TÜBİTAK, TRT ve ATK’den Bir Yıl Önce İstenen Bilirkişi Raporları Gelmedi
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Antep Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı doğrultusunda Medeni Yıldırım’ın hayatını kaybettiği olay yerinde 20 Mart 2018’de yapılmasına karar verdiği keşif ardından hazırlanan bilirkişi raporu ancak 17 Aralık 2018’de hazırlanarak dava dosyasına girdi. Davanın 7 Şubat 2019’da görülen beşinci duruşmasında alınan ara kararda, istinaf mahkemesinin bozma ilamının 2 nolu kararınca, daha önce hazırlanan raporlar arasındaki farklılıklar ve çelişkilerin giderilmesi, olay yerindeki görüntü ve ses kayıtlarının düzeltilerek hangi yönden ateş edildiği konusunda rapor aldırılması konusunda TRT, ATK ve TÜBİTAK’a müzekkere yazılmıştı.
Mahkeme heyeti,
“Ses kalitesinin ileri teknoloji ile iyileştirilmesini sağlamak suretiyle, görüntülerdeki maktulün vurulduğu andaki silah seslerinin hangi silah veya silahlara ait olabileceği, vurulma anında tek silah mı yoksa birden fazla silaha ait sesin mi geldiği, görüntülerin çekildiği yerin hangi tarafından ateş edildiğinin tespitinin teknik olarak mümkün olup olmadığı ve bixi silahın tetiğine basmakla 10 adet mermi atıp atmadığı hususunda tarafımızca rapor düzenleyip düzenlemeyeceği, rapor düzenlenmeyecek mahiyette olması durumunda hangi kurum veya kuruluşlarca rapor düzenlenebileceğinin mahkemeye bildirilmesi”ni talep etmişti.
ATK, Sadece Görüntülerin Ses Kayıtlarında İyileştirme Yapacağını Söyledi
Ancak aradan geçen bir yıllık süreye rağmen bu kurumlardan istenen raporlar çeşitli gerekçeler ileri sürülerek gönderilmedi. Mahkeme heyeti, bu kurumlardan geçtiğimiz ay gelen yazıları duruşma tutanağına özetle ” İstanbul ATK, TÜBİTAK ve TRT’ye yazılan müzekkerelere cevap verildiği, İstanbul ATK ve TRT tarafından görüntülerin iyileştirilebileceklerinin bildirildiği, TÜBİTAK tarafından ise istenilen hususlarda rapor düzenlenmeyeceği bildirildiği görüldü” şeklinde geçirdi.
Ancak TRT’den gönderilen yazıda olay anına dair görüntüleri iyileştirecek imkânlarının olmadığı ifade ediliyordu. TRT tarafından verilen cevap yazısında, “Kurumumuz teknolojik altyapısının yayına yönelik oluşturulmuş olması nedeniyle istenen incelemelere uygun olmaması ve anılan dosya ile gönderilen bilgi ve belgeleri inceleyecek yeterlilikte bir uzman bilirkişi bulunmadığından talebinize konu hakkında herhangi bir işlem yapılmamaktadır”, ifadeleri yer aldı.
TÜBİTAK‘ın mahkemeye 27 Aralık 2019’da gönderdiği yazının sonuç kısmında şu ifadeler yer aldı: “İlgi yazı ile belirtilen talep, kurumumuzca sağlanan analiz hizmetleri kapsamı dışındadır. Söz konusu talep için “Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Bilişim İhtisas Daire Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi ve Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesi” ile iletişime geçilmesi önerilmektedir.”
İstanbul ATK Bilişim İhtisas Dairesi’nin 24 Aralık 2019’da mahkemeye gönderdiği yazı da ise ” Tarih ve sayılı raporumuzun sehven tarafınıza gönderildiği, tekrardan dosya ve eklerinin gönderilmesi halinde ses kayıtları üzerinde iyileştirme yapılabileceği, diğer inceleme taleplerinin kurumumuzca yapılmadığı hususları bilgilerine arz olunur” denildi.
Av. Aktar: Bu Davadaki Adalet ve Hakikat Arayışının Gerçekleşmesini İstemiyorlar
Duruşmada ilk olarak söz alan duruşma savcısı, dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesini talep etti. Ardından söz alan katılan Fahriye Gündüz Yıldırım, daha önceki beyanlarının tekrar ettiğini söyleyerek, şikâyetinin devam ettiğini söyledi.
Av. Zeynep Işık ise davadaki eksik hususların giderilmesini talep etti.
Ardından söz alan Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir, bir önceki duruşmada kurulan” dava dosyasına gelen bilirkişi raporlarının duruşma günü beklenilmeksizin taraflara tebliğine” şeklindeki ara kararı hatırlattı. Bu sorunu ceza yargılamalarında sık sık yaşadıklarını, bilirkişi raporları kendilerine tebliğ edilmediği gibi dün itibariyle UYAP’a da yüklenmediğini belirtti. Duruşmadan bir gün önce dava dosyasını incelemek için mahkeme kalemine gittiklerinde dosyanın duruşma öncesi mahkeme başkanı tarafından incelendiği için göremediklerini ifade eden Av. Yalçındağ, “Bu nedenle müzekkere verilen cevapları bugün itibariyle ancak elden görme şansımız oldu. Gelen cevabi yazıları incelemek, karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmesini talep ederiz. Ayrıca önceki taleplerimizi tekrar ederiz” dedi.
Son olarak söz alan Av. Mehmet Emin Aktar, ” TRT’den gelen cevapta istenilen hususta rapor düzenlenmeyeceği belirtilmiş ise de 50 yıllık olan bu kurum yapısı itibariyle bu raporu düzenleme ehliyeti vardı. Bütün imkânlara sahip olan 50 yıllık kurum olan TRT, ben bu işte rapor düzenlemiyorum diyor. TRT’nin gönderdiği yazıda söylediği budur. TÜBİTAK da benzer şeyler söylüyor. Buna rağmen rapor düzenlemekten kaçınmışlardır. Her iki kurum da bu işe bulaşmak istemiyorum diyor. Bu davadaki hakikat ve adalet arayışının gerçekleştirilmesini istemiyorlar”, dedi. “Bu aşama eksik hususların giderilmesini talep ediyoruz” diyerek savunmasını sonlandırdı.
Ara karar yazılıp ve ertelenen duruşmanın tarihi açıklanması ardından salondan ayrılıp kapıya yöneldiğim sırada, duruşmada salonunda görevli çevik kuvvet polislerinden sorumlu Polis amiri, “İçin rahat olmuştur? Duruşma erken bitti işte” dedi. Ben de duruşmaları uzun ya da kısa sürmesiyle ilgilenmediğimi duruşmaları başından sonuna kadar izlemek istediğimi söyleyerek oradan ayrıldım. Yıldırım ailesi ve avukatları duruşma salonun önünde mahkeme ara kararı hakkında konuştan sonra adliyeden ayrıldı.
Av. Yalçındağ: Olayı Zamana Yayan, Kapatmaya Çalışan Bir Mantık Var
Duruşma sonrasında, dava kapsamında istenen ve ancak ilgili kurumların teknik imkânlarını gerekçe göstererek bilirkişi raporu hazırlamaması hakkında konuştuğum katılanlar vekili Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir, “Bu davanın soruşturması genişletilmeden sadece bir tek sanık üzerinden yürümesi bile problem iken kaç yıldır geldiğimiz aşama budur. İşte yargı ATK raporunun yetişmemesi, TÜBİTAK’ın ben yeterli değilim demesi TRT’nin uzmanlığım yok gibi olayı zamana yaymaya, kapatmaya ve yönlendirmeye çalışan sanki bir yaşam hakkı sonlanmamış gibi gayet yetersiz, faillerinin tamamının açığa çıkmasına dönük bir soruşturmanın yapılmasının es geçildiği bir süreç devam ediyor. Bu yargı pratiği aslında özetle bu coğrafyadaki bütün ölümlerde, özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde müdahale esnasında gerçekleşen sivil ölümlerde gerçeğin ayrıntılarıyla açığa çıkmaması ve tabii ki adaletin tecelli etmemesi için yürüyen bir mantık. Ama biz hukuk mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
Ara Kararlar
Mahkeme heyetinin yaklaşık 8 dakika süren duruşmaya ara vermeksizin aldığı ara kararlar şöyle:
- Sanık ve müdafilerinin SEGBİS marifetiyle duruşmaya katılmalarının sağlanması amacıyla mahal mahkemesine talimat yazılmasına,
- Diyarbakır KPL’ye (Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğü) müzekkere yazılarak bixi silahının tetiğine basmak ile 10 adet mermi atıp atmadığı hususunda rapor düzenlemelerinin istenmesine,
- Olaya ilişkin güvenlik kamera kayıtlarını içerir CD’nin TRT’ye gönderilerek ses kalitesinin ileri teknoloji ile iyileştirilmesi sağlanarak hazırlanacak CD’nin mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,
- 2-3 nolu müzekkerelere cevap verildiğinde duruşma günü beklenilmeksizin dosyanın kül halinde Ankara ACM’ye gönderilerek Gaziantep BAM (Bölge Adliye Mahkemesi) 1. Ceza Dairesi’nin 2017/384 esas 2017/1381 karar sayılı ilamında 2’nolu bozma nedeni doğrultusunda heyet halindeki bilirkişilere tevdii ile rapor alınmasının istenilmesine,
- Bilirkişi raporu düzenlendiğinde duruşma günü beklenilmeksizin taraflara tebliğe çıkarılmasına.
Bir sonraki duruşma 14 Mayıs 2020 günü saat 10.00’da görülecek.