Deniz Tekin – 24 Mart 2023
Mahkeme: Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2023/19
Şırnak’ın Cizre ilçesindeki Yafes Mahallesi’nde 14 Ocak 2015’te evlerinin yakınındayken polisin zırhlı araçtan toplumsal olaylarda kullanılması yasak olan av tüfeğiyle zırhlı araçtan açtığı ateş sonucunda 12 yaşındaki Nihat Kazanhan başından vurularak hayatını kaybetti. Dönemin hükümet yetkilileri ve yöneticileri Kazanhan’ın ölümünde polisin sorumluluğunun olmadığı yönünde açıklama yaparken, olay sonrasında bir özel televizyonda yayınlanan görüntülerde, Kazanhan’ın zırhlı araçtan açılan ateş sonucunda öldürüldüğü ortaya çıktı. Kazanhan’ın ölümüyle sanık Mehmet Nur Baki Göçmez hakkında “olası kast ile nitelikli öldürme” suçundan, olay sırasında yanında olan biri polis amiri ve 3 polis hakkında ise “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlamasıyla dava açıldı. Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi sanık Mehmet Nurbaki Göçmez ’in “kasten öldürme” suçunu işlediğinin sabit olduğuna karar vererek, müebbet hapis cezasını “haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimleri uygulayarak cezasını 13 yıl 4 aya düşürdü. İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay katılan avukatlarının istinaf ve temyiz başvurularını reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin, Kazahhan’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vermesi üzerine yeniden görülmesine karar verilen Nihat Kazanhan Davası’nın 2. duruşması 24 Mart 2023 Cuma günü Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi
Duruşmanın görüleceği Cizre Adliyesi önünde polis yoğun güvenlik önlemi almaştı. Adliyenin önünde ve çevresinde zırhlı araçlar ve çevik kuvvet polisleri bekliyordu. Adliyenin giriş katında bulunan duruşma salonunun panosunda duruşma listesi bulunmuyordu. Duruşma salonunun yanındaki masada mahkeme heyetinin koruma polisleri bekliyordu. Duruşmayı izlemek gelen avukatlar ve katılanlar, Şırnak Barosu üyesi avukatlar için ayrılan salonda duruşmayı bekledi.
Duruşmaya Katılım
Oldukça küçük olan duruşma salonunda, sandalye sayının az olması nedeniyle izleyicilerin bir kısmı ve avukatlar duruşmayı ayakta izlemek zorunda kaldı. Yer olmadığı için katılan avukatları, sanık sandalyesinde ve katılan taraf için ayrılan ancak boş olan duruşma salonundaki sandalyelere oturdu. Nihat Kazanhan’ın annesi Ayşe Kazanhan, katılan avukatlarından ve Şırnak Barosu Başkanı Av. Rojhat Dilsiz duruşma salonundaki yerlerini aldı. Diyarbakır Barosu Çocukları Hakları Merkezinden Av. Gazal Bayram Koluman, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Komisyonu Yürütme Kurulu üyesi Av. Hasan Erdoğan, Manisa Barosu temsilen Av. Pınar Kına, Şırnak Barosu’ndan Av. Orhan Uca ve Av.Osman Cingöz katıldı. Bir önceki duruşmaya katılmadığı için hakkında tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkarılan sanık Mehmet Nuri Göçmez duruşmaya katılmadı. Sanık müdafi Av. Hasan Kanatlı, talimat mahkemesi olan Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS kanalıyla duruşma katıldı. Şırnak Barosu üyesi çok sayıda avukat da duruşmayı izledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), İnsan Hakları Derneği (İHD) Şırnak ve Cizre ilçe yöneticileri, Nihat Kazanhan’ın yakınları da duruşmayı izledi. Duruşma salonunda Uluslararası Af Örgütü’nün dava gözlemcisi ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri de bulunuyordu. Duruşma boyunca salonun önünde sivil polisler bekliyordu.
Duruşmanın Seyri
Sanığın Yakalanmamasına Tepki Gösteren Kazanhan’ın Annesi: Bunu Kabul Etmem Mümkün Değil
Mahkeme Başkanı, duruşmaya katılan taraflarının yoklamasını yaptıktan sonra heyet değişikliğini tutanağa geçirdi. Mahkeme Başkanı, bir önceki celsede sanık hakkında verdiği tutuklanmasına yönelik yakalama kararının infaz edilmediğini tutanağa geçirdi. Av. Nesli Temiz Özbek‘in Ankara Barosu adına davaya katılma talebi ve duruşmaya katılmayacağına mesleki mazeret dilekçelerini tutanağa yazıldı. Sanık müdafi Av. Sertaç Yalçın’ın celse arasında mesleki mesleki mazeretini gönderdiği dilekçe ile Uluslararası Af Örgütü davanın takip edilmesi gözlemci görevlendirdiğine dair yazı dosya arasında alındığı belirtildi. Mahkeme, Ayşe Kazanhan’a mahkemede Kürtçe tercüman görevlendirdiğini de tutanağa geçirdi. Ardından Mahkeme Başkanı ilk sözü verdiği katılan Ayşe Kazanhan’a hakkında yakalama çıkarılan sanığını yakalanamadığını hatırlatarak, bir talebinin olup olmadığını sordu. Sanığın yakalanmamasına tepki gösteren Katılan Ayşe Kazanhan, “Sanığın bu zamana kadar yakalanmaması normal değildir. Benim çocuğum ölmüştür. Serbest olmasını kabul etmem mümkün değildir. Sizin de çocuklarınız vardır. Siz de aynı durumu yaşayabilirdiniz. 9 yıldır bu acıyı çekiyorum. Sanığın yakalanmasını istiyorum. Bırakmalarını istemiyorum.” dedi.
‘Kazanhan Davası En Başından Beri Usul ve Hukuka Aykırı Şekilde Yürütüldü’
Mahkeme Başkanı, söz verdiği katılan vekili Av. Rojhat Dilsiz’e beyanlarının uzun sürmesi durumunda kayıt alınması için SEGBİS’i açacağını söyledi. Av. Rojhat Dilsiz, bir önceki celsede esasa ilişkin ayrıntılı beyanda bulundukları için bu duruşmada ayrıntılı beyanda bulunmayacağını belirtti. Dilsiz, Kazanhan’ın annesinin acısını dile getirdiği, kendilerinin hicap duyduklarını belirterek, geçmişte yaşanan benzer olaylarda yaşanan yüzlerce çocuk ölümü dosyasında sağlıklı bir yargılama yapılmaması, katillerin bulunmadığı veya serbest olduğu birçok vaka olduğuna dikkat çekti. Bu davadaki beklentilerinin adil ve etkili bir yargılama yapılması, failin hak ettiği cezayı alması olduğunu vurgulayan Dilsiz, yaptıkları bütün itirazlarına rağmen Kazanhan cinayeti davası ve soruşturmasının en başından beri usul ve hukuka aykırı bir şekilde yürütüldüğünü söyledi. Yerel mahkemenin, sanık hakkında verdiği ilk kararının vahim olduğunu, haksız tahrik indiriminin uygulamasının dayağının hukuki değil politik olduğuna işaret eden Dilsiz, “Gerekçeli kararda yer alan ‘Terör eylemlerinde çocukların ön planda bulundurulması’ değerlendirilmesi hukuk dışıdır.” ifadesini kullandı.
‘Cezasızlık Politikası Yeni Ölümlere Sebep Veriyor’
Yerel mahkemenin verdiği kararın Anayasa Mahkemesi’nden döndüğünü hatırlatan Dilsiz, devamında şunları söyledi “Anayasa hükümlerine göre bu davada farklı bir karar vermeniz söz konusu değildir. Müebbet hapis cezası alacak birinin tensiben tutuklanmasını talep ederdik. Mahkemeniz bu yönden bir tasarruf etmedi. Geçen celse sanık mahkemeye gelmedi. Müebbet hapis alacak birinin kaçmaması muhtemel değildir. İlk defa yüzlerce çocuğun ölümden sonra yapılan yargılamada, fail ceza alacak diye düşündük. 8 yıldan sonra eksik de olsa adalete erişebildik. Fail ceza aldığı için o dönem ben ölümle tehdit edildim. Suç duyurusunda bulundum. Faili kolluk görevlisi olduğu benzer dosyalarda uygulanan cezasızlık politikasının yeni ölümlere sebebiyet verdiğini defalarca anlattık. Bu durumun benzer ölümlere sebebiyet verdiğini Anayasa Mahkemesi başvurusunda dile getirdik. Olay anını gösteren görüntüler ve başka delillerin mevcut olduğu bu dosyada sağlıklı bir yargılama beklerdik. Ama Yargılamalar sağlıklı bir şekilde ilerlememektedir.” diye belirtti.
Varitinis Katliamı Davası Hatırlatılarak Sanık Hakkında Kırmızı Bülten Çıkarılması İstendi
Muş’un Korkut İlçesi’ne bağlı Vartinis (Altınova) Beldesi’nde 3 Ekim 1993 tarihinde 9 kişiyi öldürme suçundan yargılanan davanın firari sanığı Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarıldığını hatırlatan Dilsiz, sanık Mehmet Nur Baki Göçmez’in halen yakalanamamasına tepki gösterdi. Dilsiz beyanlarının devamında “Aldığımız duyumlara göre sanık birileri tarafından korunmaktadır. Yurt dışına çıkmış olması kuvvetle muhtemeldir. Aksi hayatın olağan akışına uygun değildir. Kırmızı bülten talebinde bulunuyoruz. Karar alıp, İnterpol’e bildirebilirsiniz. Sanığın GSM kaydının araştırılmasını, son baz istasyonu bilgilerinin ve banka hesap hareketlerinin istenilmesini talep ederiz.” diye belirtti. Dilsiz, geçen celsede sanık avukatının savunmasında söylediği “Ben orada onlarca polis davasına katıldım. Yakılan polisler gördüm. Bu yakılan polislerin hepsinin faili çocuktu.” sözlerine eleştirerek, “Bu tamamen taraflı ve çocuklarımızı zan altında bırakan bir açıklamadır. Had bildirmek gibi olmasın kendisinin benzer bir savunma yapmamasını talep ederiz.” diye belirtti.
‘Sanığın Neden Yakalanamadığına Dair Dosyada Bilgi Yok’
Bir önceki duruşma davaya katılma talebi reddedilen Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Av. Gazal Bayram Koluman ise mahkemenin baroların davaya katılma talebini kabul etmediği için katılan avukatı olarak duruşma salonunda olduğunu söyledi. Yakalanamayan sanık polis hakkında kırmızı bülten çıkarılması talebini yineleyen Koluman “Dava dosyasında yer alan evrakları incelediğimizde sanığın neden yakalanamadığını bilmiyoruz. Sanığın neden hala yakalanmadığı hususunda kolluk kuvvetine müzekkere yazılmasını, bu konuda araştırma yapılmasını, mahkemenin bu konuda bizi bilgilendirmesini istiyoruz. İhmal varsa suç duyurusunda bulunulması talep ederiz. Sanığın halen görevde olup olmadığı, görevden alınıp alınmadığını, hakkında disiplin soruşturması olup olmadığının araştırılması ve bunun İçişleri Bakanlığı’na sorulmasını talep ediyoruz.” dedi.
‘Bu Dosyanın Uğur Kaymaz Davası Gibi Olmasını İstemediğimiz İçin Buradayız’
Türkiye Barolar Birliği adına söz alan Av. Hasan Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği olarak davaya katılma taleplerinin olduğunu ifade ederek, TBB adına yetki belgesini mahkemeye sundu. Davanın ilk duruşmasını 25 baro olarak takip ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Adliye önünde rahmetli Tahir Elçi ile konuşurken ‘bu dosyada suçlu hak ettiği cezayı alacak’ diye konuştuk. Daha önce birlikte Uğur Kaymaz dosyasını da takip etmiştik. Bu dosyanın Uğur Kaymaz gibi olmamasını istemediğimiz için buradayız. Her celseye katıldım. Çocuklar top oynarken duvar delmek için kullanılan bir silahla kafasından vurmuştur. Biz bu nedenle 25 baro birlikte geldik. Bunu yapan kimse yanına kalmayacak dedik. Adil yargılanma talep ettik. İlk mahkeme katılma talebimizi kabul etti. İstinaf mahkemesi ise baroların suçtan zarar görme durumu yoktur diye katılma talebimizi reddetti. Bizim isteğimiz suçlunun cezalandırılmasıydı. Devletin kendisine verdiği silahla 12 yaşındaki masum bir çocuk öldürüldü. Gereken cezayı alacak diye düşünüyoruz. Haksız tahrik konusunda coğrafi değerlendirmeyle sanık lehine indirim yapılması hukuka aykırıdır. Kasten öldürmenin de tartışılması gerekir. Müebbet hapis cezası alacak bir kişinin tutuklanmaması, halen yakalanamaması, kamu görevlisinin huzura getirilememesi olağan değildir. Ben 81 baro adına buradayım. Heyetinizden aile için adalet istiyorum. Tüm toplumun adalete ihtiyacı var.” dedi ve “Yakalama kararı sonrası mahkeme ne yaptı?” diye sordu.
‘Polisleri Yakanlar Çocuklardır’ İddiasında Bulunan Sanık Avukatı ‘Çocukları Suçlayacak Beyanda Bulunmadım’
Sanık müdafii Av. Hasan Kanatlı, baroların davaya katılma taleplerinin değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Geçen celsedeki savunmasında bölgede toplumsal olaylara katıldığı iddia edilen çocuklara yönelik söylediği sözleri nedeniyle kendisini eleştiren Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz’in ismini vermeden cevap veren Av. Kanatlı, “Geçen celse ben çocukları suçlayacak bir beyanda bulunmadım. Cizre’de baktığım iki tane dosyadan örnek verebilirim. Bu dosyada failler SSÇ’dir. Bu dosyada polisleri yakanlar çocuklardır.” dedi. Av. Rojhat Dilsiz sanık avukatının beyanlarına tepki göstererek, bu beyanlarının bu dosya ile ilgisini sordu. Araya giren Mahkeme Başkanı, duruşmanın düzeninin bozulmasına izin vermeyeceği uyarısını yaptı.
Hakkında Yakalama Kararı Çıkarılan Firari Sanık Babasına, Kendisiyle İrtibat Kurmamasını Söylemiş
Savunmasına kaldığı yerden devam eden Av. Kanatlı “ Ben tarafları rencide edecek bir beyanda bulunmadım. Haksız tahrik uygulanması olarak yol kesme, şiddet eylemlerinde çocukların kullanıldığından bahsettim. Ben herhangi bir çocuğu suçlamadım. Türkiye Barolar Birliği adına söz alan avukat beyin şahsımı hedef alan beyanları tekrarlamamalarını isterim.” dedi. Mahkeme Başkanının “Celse arasında sanıkla görüşebildiniz mi? Sorusuna sanık Av. Kanatlı, “Samimi olarak söylüyorum asla sanıkla görüşmedim. Sanığın babasıyla telefonla görüştüm. Yakalama kararından sonra evden ayrıldığını ve kendisi ile irtibat kurulmamasını talep ettiğini öğrendim.” şeklinde cevap verdi. Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verilmesini talep eden Av. Kanatlı, “Müvekkilin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin Bakanlığa sorulsun. Çıktıysa kırmızı bülten çıkarılsın. Diğer tevsi tahkikat hususunda takdir mahkemenindir.” diye belirtti.
Savcı, Sanık Hakkında Kırmızı Bülten Çıkarılması İsteyen Katılanların Talebine Mütalaada Yer Vermedi
Mütalaa için söz alan iddia makamı, bilgisayar ekranı bozuk olduğu için yanındaki üye hakimin bilgisayarına bakarak mütalaasını okudu. İddia makamı, dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesini, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle baroların davaya katılma taleplerinin reddedilmesini istedi. Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazın beklenmesine karar verilmesini, sanık hakkında disiplin soruşturması açılıp açılmadığına dair talebin yargılamayla bir bağlantısı olmadığı gerekçesiyle reddedilmesini talep etti. Katılan avukatlarının diğer tevsi tahkikat taleplerinin kabulüne karar verilmesini isteyen iddia makamı, sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılması yönündeki talebe dair görüş sunmadı. Mütalaanın ardından söz alan katılan vekilleri, mütalaada yer alan aleyhteki hususları kabul etmediklerini, tevsii tahkikat taleplerini kabulüne karar verilmesini istedi. Sanık avukatı ise mütalaaya karşı bir diyeceğinin olmadığını söyledi.
Ara Kararlar
Mahkeme heyeti, talepleri görüşmek ve ara karar için duruşmaya ara verdi. Mahkeme, yaklaşık 5 dakika süren aranın ardından ara kararı kararını açıkladı. Sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılması talebini reddeden Mahkeme, Uluslararası Af Örgütü’nün duruşmayı izlemek için dava gözlemcisi görevlendirildiğine dair bilgi amaçlı gönderdiği dilekçeyi, katılma talebi olarak değerlendirerek, Af Örgütü için davaya katılma talebinin reddine dair ara karar kurması dikkat çekti.
Ara Kararlar şöyle:
* Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine,
* Yakalama emrinin infazı için sanığın kayıtlı adresi itibarıyla ilgili (Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğüne) kolluk birimine müzekkere yazılmasına, işlemlerin doğrudan bilinen adrese gidilerek gerekli kontrollerin yapılması, bu yönde komşular ve mahalle kişileriyle de görüşmeler yapılarak gerçekleştirilen araştırmanın detaylı bir biçimde tutanağa bağlanması istenilmesine,
* Katılanlar vekillerinin diğer tevsi tahkikat taleplerinin bu aşamada reddine,
* Suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle Baroların davaya katılma taleplerinin reddine,
* Talimat mahkemesine yeni duruşma günü bildirilerek sanık müdafinin gelecek celse segbis ile hazır edilmelerinin istenilmesine,
* Dosyada mevcut deliller, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin 25/05/2022 tarih ve 2019/33136 başvuru numaralı kararı, Yargıtay İlamı, kaçma veya saklanma şüphesi, suç için ön görülen ceza miktarı göz önüne alınarak CMK’nın 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle adli kontrol hükümlerinin bu aşamada gerekli olduğu kanaatiyle sanık hakkında uygulanan CMK’nın 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin aynen devamına karar verildi.
Bir sonraki duruşma 26 Mayıs 2023 günü saat 14:00’te görülecek.
Duruşma Sonrası
‘Tutuklama Kararının İnfaz Edilmeyeceğine Dair Bizde Kanaat Oluştu’
Duruşmanın ardından davaya ilişkin Cizre Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Duruşmaya katılan baroların avukatlar, Kazanhan’ın annesi katıldığı açıklamada konuşan Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, davanın ilk duruşmasında sanığın AYM kararı sonrasında kaçmış olabileceğini söylediklerini hatırlatarak, “Her ne kadar hakkında bir tutuklama kararı çıkartılmış ise de infaz edilemeyeceğine dair bizde bir kanaat olmuştu. Bugün duruşmada gördüğümüz gibi bu kanaatimiz netleşti. Sanığın kırmızı bültenle aranması talebimiz reddedildi. Çünkü yurt dışına çıkma ihtimaline dair elimizde ciddi anlamda doneler vardı. Bölgede son 20 yılda yüzlerce çocuğumuzun ölümüne sebep olan ve benzer bir şekilde faili kolluk olan dosyalarda kavuşturma süreçlerinin akamete uğratıldığı ve sağlıklı bir yargılanmanın yapılmadığını dile getirmiştik. Ancak bu dosya önemli bir dosyaydı. Çünkü ilk defa benzer durumda çocuklarımızın ölümüne sebebiyet verenlerin her ne kadar 8 yıllık bir mücadele sonucunda böyle bir sonuç çıkmışsa bile AYM’nin vermiş olduğu bu kararın benzer çocuk ölümlerinin önüne geçmesi açısından önemli olduğunu biliyorduk. Ama anladığımız kadarıyla ve şuanda bizde oluşan kanaat demek ki failin yakalanarak hakkettiği cezayı alması için mücadele etmemiz gerektiği kanaatine vardık. Sağlıklı bir yargılamanın yürütülebilmesi için sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.