Şahin Öner Davası İzleme Raporu – 27 Mayıs 2021

Deniz Tekin – 27 Mayıs 2021

Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Esas No: 2017/ 495 Esas

Diyarbakır Merkez Yenişehir İlçesinde, 10 Şubat 2013’te yapılan bir gösteriye yapılan polis müdahalesi esnasında 19 yaşındaki Şahin Öner’i zırhlı araçla ezerek ölümüne sebebiyet verdiği gerekçesiyle sanık polis memuru Selahattin Korkmaz’ın “kasten öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle yargılandığı Şahin Öner Davası’nın 13. Duruşması 27 Kasım Perşembe günü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma Öncesi

Diyarbakır Adliyesi önünde Şahin Öner davası için “güvenlik” amacıyla geldiğini düşündüğüm çok sayıda polis zırhlı aracı ve çevik kuvvet polisi bulunuyordu. Adliye girişindeki arama noktasında oluşan insan kuyruğu nedeniyle yaklaşık yarım saat bekledikten sonra içeri girdim.  GBT kontrolünün yapıldığına dair mühürlü bir kâğıt aldıktan sonra ikinci arama noktasındaki x-ray cihazından geçip ancak adliyenin içerisine girebildim. Öner davasının görüldüğü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun önüne geldiğimde görevli mübaşir ve kâtibin salonda hazırlık yaptığını, mahkeme heyetinin salonda olmadığını gördüm. Salonun yanındaki panoya asılan duruşma listesinde Şahin Öner Davası’nın ikinci sırada görüleceği yazıyordu.  Kısa bir bekleyişin ardından açık olan salonun kapısından salona baktığımda sadece mahkeme başkanının duruşma salonunda olduğunu gördüm. Kısa bir bekleyişin ardından duruşma salonuna gelen katılan avukatları mahkeme başkanıyla konuştuktan sonra salonda kendileri için ayrılan bölüme geçti.

Duruşmaya Katılım

Duruşmaya, Katılan avukatları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun ve İHD Hukuk Komisyonu üyesi Hukuk Komisyonu Üyeleri Avukat Ercan Yılmaz katıldı. Mahkemenin daha önce vareste tuttuğu sanık Selahattin Korkmaz’ın katılmadığı duruşmaya, avukatı İbrahim Kaygusuz da mazeret dilekçesi sunarak katılmadı.  Neredeyse her duruşmaya katılan maktul Şahin Öner’in babası Mehmet Şirin Öner ise sağlık sorunları ve şehir dışında olması nedeniyle bu duruşmaya katılmadı.  Duruşma salonunun önünde bekleyen iki çevik kuvvet polisi, avukatlar dışında kimsenin duruşmaya katılmadığını görünce salonun önünden ayrıldı. Daha önce Covid-19 salgını gerekçe gösterilerek Şahin Öner davasının iki duruşmasına alınmamıştım.

Duruşma başlamadan önce duruşmaya izleyici alınacağını söyleyen mahkeme mübaşiri duruşma başladıktan sonra ise Covid-19 salgını nedeniyle sanık, katılan ve avukatlar dışında kimseyi salona almayacağını söyleyerek, salonunun izleyici girişinin kapısını açmadı.  Bunun üzerine mübaşiri, gazeteci olduğumu ve herkese açık olan duruşmayı izlemek istediğimi mahkeme başkanına söylemesini istedim. Bu talebimi duyan Mahkeme Başkanının, mübaşire salondaki izleyici kısmının kapısını açmasını söylemesi üzerine ancak salona girebildim. Salona girdiğim sırada Mahkeme Başkanı gazeteci olup olmadığımı sorduktan sonra yerime geçip duruşmayı izlemeye başladım.  Duruşma salonuna alınmamın uzun sürmesi nedeniyle duruşmanın başında yaşananları izleyemedim.

Duruşmanın Seyri

Duruşma başlamasına rağmen salonda Mahkeme Heyeti üyeleri ve Cumhuriyet Savcısı bulunmuyordu. Mahkeme Başkanı, daha heyet toplanmadan katılan avukatı Abdullah Zeytun’un beyanlarını tutanağa geçirdi.  Zeytun beyan verdiği sırada mahkeme üyesi hakimler ve duruşma savcısı salona gelmeye başladı.  Mahkeme Başkanı, Şahin Öner’e yönelik öldürme eyleminin taksirle öldürme suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda rapor istediği İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Trafik Kürsüsü’nün hazırladığı raporun duruşmadan bir gün önce UYAP üzerinden dava dosyasına geldiğini söyleyerek, raporun geldiğini duruşma tutanağına geçirdi.  Mahkeme kaleminin, 8 Ekim 2020 tarihinde görülen duruşmanın ara kararı için müzekkere yazmayı unutması nedeniyle rapor geç gelmişti.

Katılan Avukatları Sanığın Tutuklanmasını Talep Etti

Duruşmada ilk söz alan katılan avukatı Abdullah Zeytun, daha önceki duruşmalarda verdikleri beyanlarını tekrar ettiğini belirterek, “İTÜ’ye gönderilen dosya hakkında beyanda bulunmuştuk. Raporun tarafımıza tevdii ile beyanda bulunmak üzere süre talep ederiz. Ayrıca daha öncesinde de ifade ettiğimiz gibi gerek tanık beyanları, gerek otopsi tutanakları, gerekse telefon ve görüşme kayıtlarından da anlaşılacağı üzere zırhlı araç sürücüsünün, Şahin’i kasten öldürme fiilini gerçekleştirdiğinden bahis ile tutuklanması gerekmektedir.” dedi. Katılan avukatlarından Ercan Yılmaz da İTÜ’ye gönderilen dosya hakkında daha önce beyanda bulunduklarını hatırlatarak, yeni gelen raporun kendilerine gönderilmesi ve rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre talep etti.

İddia makamı ise mütalaasında dava dosyasındaki eksiklerin giderilmesini talep etti.

Ara Kararlar

Yaklaşık 10 dakika süren duruşmada alınan ara kararlar şöyle:

  • Talimat mahkemesi aracılığı ile bilirkişi tarafından sunulan raporun taraflara tebliğine, raporu inceleyip beyanda bulunmak üzere taraflara bir sonraki celseye kadar süre verilmesine,
  • Sanık Selahattin Korkmaz müdafii Av. İbrahim Kaygusuz’un mazeretinin kabulü ile duruşma gün ve saatini Uyap sisteminden öğrenmesine,
  • Katılan vekilinin sanığın tutuklanması talebinin dava dosyasındaki delil durumu, atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali nazara alınarak reddine,
  • Bu nedenle duruşmanın 24 Haziran 2021 günü saat 11:10 bırakılmasına karar verildi.

Mahkeme başkanı ara karar yazdığı sırada katılan avukatlarına, sanık polisin tutuklanması talebini reddettiğini söyleyerek, buna ara karara yazacağını ve duruşma tutanağını düzenlendikten sonra UYAP’a yükleneceğini söyledi. Ara karar yazıldıktan sonra duruşma savcısı, mahkeme başkanına İTÜ bilirkişi raporu ile diğer raporlar arasında çelişki olması durumunda yeniden rapor aldırılması için tekrar bilirkişi rapor aldırılabileceğini belirtti.

Duruşma Sonrası

Son 8 yılda Hazırlanan 4 Rapor Da Birbirinden Farklı!

Şahin Öner’in ölümüne dair bugüne kadar hazırlanan 2 adli tıp raporu ile 2 bilirkişi raporunda olaya dair farklı tespit ve değerlendirmeler bulunuyor.

  • İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun Öner’in ölüm nedenine dair 12 Haziran 2013’te hazırladığı ilk raporda Şahin Öner’in ölümünün “patlamayla mümkün genel beden travmasına bağlı çok sayıda kot kırığı ve yaygın akciğer hasarına bağlı iç kanama sonucu meydana geldiği” tespit edilmiş;
  • İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 2014 yılında hazırladığı raporda ise Öner’in ölümünün zırhlı polis aracının çarpması ve sürüklenmesi ile meydana geldiğini dair görüş bildirildi. Olayın “Yayaların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketlerine ilişkin bir trafik olayına” ilişkin değil, patlayıcı maddelerin de kullanıldığı protesto gösterilerine ilişkin olduğu ve olayın Trafik İhtisas Dairesi görevleri arasında bulunmadığını belirtilmiş;
  • İstanbul Teknik Üniversitesi bilirkişinin 2015 yılında hazırladığı bilirkişi raporunda maktul Şahin Öner ve onu zırhlı araçla ezen sanık polis Selahattin Korkmaz’ın olayda “eşit derece kusurlu” olduğuna dair görüş verilmiş;
  • İstanbul Teknik Üniversitesi bilirkişinin 2021 yılında hazırladığı son raporda ise olaya ilişkin iki ihtimale yer verilerek sanık polisin Öner’in ölümünde “Tali” veya “kusursuz” zırhlı aracın ezdiği Şahin Öner’in ise olayda “asli kusurlu” olduğuna dair görüş bildirilmişti.

Bilirkişi Olayın Oluşumundaki İki ihtimalde de Öner’i ‘Kusurlu’ gösterdi

İTÜ’de görevli iki profesör ve bir uzman bilirkişiden oluşan heyet tarafından 19 Nisan 2021’de hazırlanarak mahkemeye gönderilen 11 sayfalık son bilirkişi raporunda, olay yeri inceleme raporu, tanık ifadeleri, olay yeri krokisi, zırhlı aracın fotoğrafları, telsiz konuşma kayıtları, ATK ve bilirkişi raporlarındaki bilgi ve tespitlere yer verildi. Raporda,  sanık polis Selahattin Korkmaz’ın olayın meydana gelmesi bakımından iki ihtimalin söz konusu olduğunu ileri sürerek, bunun nedenleri ise şöyle açıklandı,

Birinci İhtimal: Kaza anında yoldaki alacakaranlık ortam, vefat eden Şahin Öner’in açık renk elbise giymemiş oluşu, sevk ve idaresindeki aracın kısıtlı görüş açıklığıyla birlikte, araç üzerinde rapor edilen patlayıcı-yanıcı vb. madde izlerinin oluşturduğu –patlama-yanmanın tam çapma anında denk gelmesinden dolayı, vefat eden Şahin Öner’i aracı sevk ve idare eden Polis Memuru sanık Selahattin Korkmaz’ın görmemiş olmasıdır. Bu durumda, Polis Memuru sanık Selahattin Korkmaz’a atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır.

İkinci İhtimal: Kaza anında yoldaki alacakaranlık ortam, vefat eden Şahin Öner’in açık renk elbise giymemiş oluşu, kısıtlı görüş açıklığına sahip sevk ve idaresindeki aracın, arbede ortamında kullanılan Polis Memur sanık Selahattin Korkmaz, her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 71/c maddesinde geçen geçiş üstünlüğüne sahip araçlar arasında “…emniyet ve asayişi korumak için acele olay yerine giden zabıta araçları” da yer almasına rağmen, aynı maddede “Bu hak, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermek şartı ile kullanılır” ifadesine uygun davranarak olay kargaşasında sokakta bulunması olası, olaylarla ilgili veya ilgisiz yaya ve taşıtların olabileceğini gözeterek, her an için etkin tedbir alabilecek şekilde taşıtı sevk ve idare etmesi, kullandığı aracın ve ortamının görüş kısıtlamalarını dikkate alarak hızını bu duruma uygun hale getirmesi gerekirdi. Dolasıyla aydınlatmanın bulunmadığı dar bir sokakta akşam vakti, sis ve dumanın olduğu bir ortamda ilerlerken, önündeki yolda koşarak kaçmakta olan insanlar bulunabileceğinden hareketle bu insanların oluşumunu başlatacağı olası kazaları önlemeye gereken dikkatli vermemesi sebebiyle, olayın meydana gelmesinde kazaya karışan aracı sevk ve idare eden Polis Memuru sanık Selahattin Korkmaz ikinci dereceden (tali) sorumluluğu bulunmaktadır” denildi.

Rapora Göre Maktul Şahin Öner ‘asli kusurlu’ sanık polis ise ‘Kusursuz’ veya ‘tali kusurlu’

Raporun sonuç bölümünde şu tespit ve iddialarda bulunuldu:

“1-         Olayda ölümü neden Land Rover marka Shortland 2008 model ZPT tipi, Shorland 75 kod numaralı, 21 A 0318 resmi plakalı sayılı aracın sürücüsü polis memuru sanık Selahattin Korkmaz resmi olarak görevlendirilmiştir.

2-         21 A 7543 plakalı Shorland 75 kodlu araç, ergonomisi-ağırlığı (3,5-4 ton) nedeni ile hız yapamaması ancak durma mesafesi-görüş imkânsızlığının (aracın yol üzerindeki hareketi sonrasında sürücü tarafındaki ön kapat üzerine Molotof atılması sebebiyle ortamın toz-duman olması) etken olduğu anlaşılmaktadır.

3-         Bu kazada bu aracı kullanmakta olan ve olay için görevlendirilmiş bulunan araç sürücüsü polis memuru sanık Selahattin Korkmaz’ın yukarıda açıklanan birinci ihtimalin geçerli olması durumunda alabileceği herhangi bir tedbir olmaması nedeniyle kusursuz olduğu; ikinci ihtimalin geçerli olması durumunda Tali Kusurlu olduğu kanısına varılmıştır.

4-         Davaya konu kazada, 21 A 7543 plakalı Shortland 75 kodlu aracın çarpması sonucu, yaralanmayı müteakip vefat eden Şahin Öner ise o sırada dosya içeriğine göre (Adli Tıp buluntuları) kurallara uygun davranmayarak yol üzerinde bulunması sonucu meydana gelen olayda Asli Kusurlu olduğu kanısına varılmıştır.”

Zeytun: ‘Bütün Deliller Ortadayken Yeni Bir Rapor İstendi’

Katılan avukatı Abdullah Zeytun İTÜ bilirkişi heyetinin hazırladığı raporu değerlendirdi. Soruşturmanın ilk aşamasında delillerin kolluk gücünü koruyacak şekilde yanlı ve taraflı bir şekilde hazırlanıp, toplandığını hatırlatan Zeytun, “ATK’nın olaya ilişkin birbirinden farklı iki ayrı raporu söz konusuydu. Olayı trafik kazası gösterme çabası vardı. Ancak dosyadaki somut deliller ve veriler buna olanak tanımayınca ATK son raporunda Şahin’in tam da tanıkların, otopsi tutanağının ve diğer bütün delillerin gösterdiği gibi aracın sürücüsü zırhlı aracı bir silah olarak kullanıp Şahin’in kasıtlı bir şekilde ezdiğini gösteren bir rapor tanzim etti.  Kaldı ki Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek yargılamanın ağır ceza mahkemesinde devam edilmesine karar vermişti. Ağır Ceza Mahkemesi görev yönünden İstinaf etmişti.  İstinaf Mahkemesi de dava dosyasındaki deliller, sanığın üzerine atılı suçun niteliği, iddianamede olayın anlatılış biçimi gibi gerekçelerle davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesine karar vermişti. Davada, dosyadaki bütün deliller tartışıldıktan sonra iddia makamı esas hakkındaki mütalaasında ATK raporu, tanık beyanları, 112 arama kayıtları ve diğer delilleri göz önünde bulundurarak sanığın olası kastla insan öldürme suçundan cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme de tarafların beyanlarını ve savunmalarını almak üzere duruşmayı bir sonraki tarihe ertelemişti. Ancak sonraki duruşma mahkeme heyeti değişmişti. Dosyada mütalaada da belirtilen somut delil ve veriler ortada olmasına rağmen Mahkeme, esas hakkındaki mütalaayı görmezden gelerek hukuken de gereği olmamasına rağmen olayın taksirle öldürme olup olmadığının tespiti için yeni bir rapor aldırılmasına karar verdi” dedi.

‘Raporda Tespitler ve Değerlendirmelerin dosyanın Maddi Gerçekleriyle Örtüşmüyor’

Dosyadaki rapor, tanık beyanları ve somut delillere bakıldığında İTÜ bilirkişi heyetinin hazırladığı raporu kabul etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Zeytun, “Hazırlanan son rapor, değişen mahkeme heyeti aynı zamanda sanık kolluk gücünün görüşünü, istemini yansıtacak şekilde hazırlanmıştır. Bilirkişinin rapora dayandırdığı veri ve değerlendirmeler, soruşturmanın en başında başsavcılığın, valiliğin ve emniyet müdürlüğünün kamuoyunu yanıltan açıklamalarına dayanılarak hazırlandığı görülüyor. İTÜ raporu olayın trafik kazası olduğu ön kabulüyle hazırlanmıştır. Raporda değinilen ve rapora kanaat oluşturan gerekçeler tümüyle dosyamızın maddi gerçekleriyle örtüşmüyor.  Ki somut veriler ve deliller bunun aksini göstermektedir. Gerek tanık beyanları gerekse de zırhlı araçtan alınan görüntülerde zırhlı aracın ön tarafında hasarı olduğuna ilişkin tek bir veri yok.  Bununla birlikte zırhlı araç sürücüsünün hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında dosyaya yansıyan beyanlarında ise İTÜ raporunda ifade belirtilen “zırhlı aracın ön kısmına molotof kokteyli ya da paylayıcı cisim atıldı, görüş alanım kapatıldı” şeklinde bir beyanı yok. Hatta sanık kendisinden emin bir şekilde Şahin Öner’e çarpmadığını iddia ediyor. Sanık polisin ifadesinden net anlaşıldığı üzere sanığın görüş alanının kapalı olmadığı ortadadır. İTÜ Raporunda belirtilen ve iki ihtimal şeklinde ifade edilen belirlemeler tümü ile Şahin in kusurlu olduğu önyargısı ile hazırlanmıştır.” diye belirtti.

‘Rapora Karşı Gerekli Bütün İtirazları Yapacağız’

Zeytun son olarak da şunları söyledi, “Bu rapor tamamıyla zırhlı araç sürücüsünü korumaya, daha az ceza veya ceza almadan kurtarmaya yönelik bir şekilde hazırlanmıştır. Dosyadaki maddi gerçekliklerle ve somut verilerle uyuşmayan, bilimsellikten uzak bir rapor hazırlanmıştır. Rapor, Şahin’i kusurlu gösteren ve faili aklayan bir rapordur.  Bu olayı basit bir trafik kazası gibi gösterilip olayın üstü kapatılmaya çalışıyor. Buna sebebiyet veren temel etken şüphesiz cezasızlık politikasıdır.  Bu yönüyle de İTÜ bilirkişi raporu çok vahim bir rapordur.  Bunu kabul etmek mümkün değildir.  Bu rapora karşı dosyada mevcut somut veriler ışığında gerekli itirazlarımızı yapıp, yeniden bir rapor aldırılmasını talep edeceğiz.”

 

Yayınlanma tarihi

4 June 2021

Kategori Listesi