Cihan Can Davası

Cihan Can 27 Aralık 2019 tarihinde Diyarbakır’da Turgut Özal Bulvarı’nda karşıdan karşıya geçerken polis memuru Hakan Avcı’nın sevk ve idaresindeki zırhlı polis otobüsü tarafından ezilerek yaşamını yitirdi.

Aynı gün trafik polislerinin hazırladığı Trafik Kazası Tespit Tutanağı‘na göre; sürücü Hakan Avcı’nın 339. sokağa dönüş yaptığı sırada Cihan Can’ın üzerinden geçmek suretiyle ölümüne neden olduğu, aracın hızının 50 km/s olduğu, yolun her iki tarafında da kaldırım bulunduğu, yolun toplam genişliğinin 27,9 metre olduğu, zeminin asfalt ve kaza esnasında havanın yağmurlu olması nedeni ile ıslak olduğu, kazanın gece vakti gerçekleştiği, polis memuru Hakan Avcı’nın Karayolları Trafik Kanunu’nun 53/2 maddesini (sağa ve sola dönüşlerde kurallara uygun geçiş yapan yayalara ilk geçiş hakkı verilmek zorundadır) ihlal ettiği, bu nedenle sürücünün ASLİ kusurlu olduğu, Cihan Can’ın ise aynı kanunda düzenlenen yaya yolu bulunmayan yollarda yürümek zorunda kalan yayaların araç sürücüsüne karşı görünürlüklerini sağlama yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle TALİ kusurlu olduğu kanaatine varıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı gün başlatılan soruşturmada şüpheli Hakan Avcı ifadesinde; çevik kuvvet şube müdürlüğünde görev yaptığını, HDP İl binasında görevli olduğunu ve  bulvardan sokağa doğru sağa dönüş yaparken araçta sarsıntı hissettiğini, kaza ekmek fırının önünde gerçekleştiğinden fırında kullanılan odunun aracın altına girmiş olabileceğini düşündüğünü, kaza yaptığını anladığında aracı durdurduğunu, Cihan’ın aracın arka tekerinin altında olduğunu fark ettiğini, tekerin altından çıkarmak için aracı biraz daha öne aldığını ve Cihan’ı hastaneye götürdüğünü, kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığını, zırhlı aracın yağmur yağdığında dikiz aynasının buğulandığını, görüşünün engellendiğini, çarpma noktasının kör nokta olarak tabir edilen bölümde gerçekleştiğini ve pişman olduğunu söyledi.

Tanık olarak dinlenen M.B. ise kendisinin de kaza sırasında aracın içinde bulunduğunu, aracın aşırı yavaş ilerlediğini (5-10 km/s), dönüş yaparken aracın önünde kimseyi görmediğini, aracın sarsılmasını hissettiğinde hemen durdurulduğunu ve devamında tekerlerin arasında Cihan’ı gördüklerini söyledi.

28 Aralık 2019 tarihinde tanık beyanına başvurulan A.O. ise ifadesinde, başka bir aracın içinde seyir halinde iken kazayı gördüğünü, kornaya bastığını, aracın ön tekerinin Cihan’ın üzerinden geçtiğini, aracın biraz daha ilerleyip durduğunu, kendisi aracından indiğinde bir kaç polis ile birlikte zırhlı aracı iterek Cihan’ı tekerlerin altından çıkardıklarını belirtti.

7 Ocak 2020 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırladı ve şüpheli Hakan Avcı’nın, kaza tespit tutanağına göre asli kusurlu olarak belirlenmesi nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 85/1 maddesi (Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır) gereği, Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemelerinin cezalandırılmasını istedi.

Davanın ilk duruşması 16 Ekim 2020 tarihinde Diyarbakır 11. Asliye Ceza Mahkemesi‘nde görüldü. Sanık duruşmaya Sivas ilinden Segbis sistemi ile bağlandı. Cihan Can’ın ailesi ise duruşma salonunda idi. Duruşma öncesinde Can Ailesi’nin vekili Av. Fuat Coşacak dilekçe ile mahkemeye başvurarak Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevli olmadığını, davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı vermesini talep etmişti. Duruşmada sanık Hakan Avcı, soruşturma aşamasında verdiği savunmasına ek olarak, ön camında mika denilen plastik cam olduğunu, bunun dışarıdaki kişileri görmeyi engellediğini, akşam saatlerinde dışarıyı görüşün %50 oranında azaldığını belirtti. Ayrıca duruşmalardan vareste (bağışık) tutulmayı talep etti. Duruşmada, Cihan Can’ın abileri Neytullah Can, Mücahit Can, Veysi Can, Şefik Can, İsmet Can, Metin Can, Yener Can, babası Mehmet Sadık Can, ablaları Aysel Yıldızhan, Gurbet Düşünceli ve Türkan Yöndem davaya katılma talebinde bulundu. Beyanlarında özetle olayın kaza olmadığını, kasıtlı yapıldığını düşündüklerini ve şikayetçi olduklarını söylediler. Türkan Yöndem’in Türkçe bilmemesi nedeniyle kendisine Kürtçe tercüman atanarak dinlendi.  Ailenin vekili Av. Fuat Coşacak ise beyanında olayın oluş şekline bakıldığında taksirle değil kasten meydana geldiğini, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesini talep etti. Duruşma savcısı ise “görevsizlik kararı verilmesini gerektiren bir durum olmadığından” gerekçesi ile talebin reddine karar verilmesini istedi. Duruşma sonucunda, tüm katılma taleplerinin kabulüne, görevsizlik kararı verilmesi talebinin reddine, tanıkların dinlenmesi için gerekli işlemlerin yapılmasına, Cihan Can’ın olaydan sonra kaldırıldığı Memorial Hastanesi’nden müzekkere dönünce kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığı’na gönderilmesine karar verildi.

15 Ocak 2021 günü görülen ikinci duruşmada Memorial Hastanesinden beklenen tıbbi evraklar gönderilmişti. Duruşmaya İHD Diyarbakır Şube yöneticileri Av. Abdullah Zeytun, Av. Ercan Yılmaz ve Av. Derya Yıldırım da yetki belgesi ile katıldı. Cihan Can’ın abisi Veysi Can duruşmadaki beyanında, sanığın olaydan iki gün sonra başka bir şehre tayininin çıktığını belirtti. Av. Fuat Coşacak ise beyanında; sanığın duruşmada hazır edilmesini, olay yerinde keşif yapılmasını, 29869 sayılı araç imal ve tadilatı yönetmeliği gereği sürücünün görüş alanını etkileyecek değişiklik yapılamayacağını bu nedenle Diyarbakır Makine Mühendisleri Odası’ndan bu konuda görüş alınmasını, T24 haber sitesinde yayınlanan olay anı görüntülerine göre aracın yüksek hızda hareket ettiğinin  görüldüğünü, sanık müdafiinin Cihan’ın kıyafetlerinin açık renk olmaması üzerinden savunma yaptığını ve bu savunmanın manipülatif olduğunu, sanık müdafinin savunma dilekçesinde mahkemeyi manipüle ederek neredeyse barbarizme varan savunma yaptığını, Cihan’ın sürücü tarafından görülmemesinin mümkün olmadığını, sanığın olayda Cihan’ın üzerinden bir kaç kez geçtiğini, kasıtla suçu işlediğinin sabit olduğunu belirtti ve bu gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesini talep etti. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun beyanında; 2008-2018 yıllarında “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zırhlı Araç Çarpması Sonucu Meydana Gelen Yaşam Hakkı İhlalleri Araştırma Raporu”nu ve benzer konulu bir başka davada verilen görevsizlik kararını içeren Diyarbakır 7 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/174 esas sayılı kararını sunarak görevsizlik kararı verilmesini talep etti. Sanık müdafii Av. Faruk Uygun da beyanında yönetmelikleri ve kanunları avukatların bilmesi gerektiğini, karşı taraf vekilinin kendisine hakaret ettiğini ve bu hususta baroya ve savcılığa şikayette bulunacağını ifade etti. Duruşmada hazır bulunan tanık M.B. ise soruşturma aşamasındaki beyanlarına benzer beyanlarda bulundu. Neytullah Can tanığa zırhlı aracı Cihan’ın üzerinden çevredekilerin yardımıyla iterek hareket ettirip ettirmediklerini sordu. Cevaben kendisinin araç içinde beklediğini ve görmediğini söyledi. Av. Fuat Coşacak ise tanığın soruşturma aşamasındaki beyanında araçta telefon ile oynadığını söylediğini, dolayısıyla görgüye dayalı beyanı olmadığını söyledi. Duruşma sonucunda Cihan Can’ın yakını Hanımşah Can hakkında mahkeme gelmediği için zorla getirme kararı verilmesine, 8 Mart 2021 günü olay yerinde keşif yapılmasına, keşif anında tanık M.N.M’nin de hazır bulundurulmasına ve trafik bilirkişisinden görüş alınmasına, olay anının kamera görüntülerinin dosyaya kazandırılması için tahkikatı yürüten kolluk birimine müzekkere yazılmasına, olay anı görüntüleri geldikten sonra Diyarbakır Makine Mühendisleri Odası’na sorulması hususunun değerlendirilmesine karar verildi.

9 Nisan 2021 tarihinde görülen üçüncü duruşmada mahkeme hakimi izinli olduğundan yerine geçici hakim bakıyordu. Cihan Can’ın ablası Hanımşah Can geldi ve şikayetçi olduğunu söyledi. Mahkemenin hakimi bulunmadığından katılan vekilinin taleplerine dair bir karar verilmedi. Keşif yapılamadığı öğrenildi ve yeni keşif günü verilmesi kararı bir sonraki celseye bırakıldı.

26 Mayıs 2021 günü görülen dördüncü duruşmada 12 Temmuz 2021 günü keşif yapılmasına karar verildi.

13 Eylül 2021 tarihinde olay yerinde keşif yapıldı ve sonucunda 18 Ekim 2021 günü keşif sonrası bilirkişi raporu hazırlandı. Diyarbakır Adliyesi bilirkişi listesinden makine mühendisi ve adli trafik eğitmeni bir uzmanın hazırladığı raporda, aracın hem ön ve hem arka tekerleğinin maktulün üstünden geçmiş olduğu, aracın zırhlı ve dolu olması nedeniyle ağırlığı, yolun yokuş olması ve 3 kere sarsılmasına rağmen ancak durması nedeniyle aracın hızının yüksek olduğunun anlaşıldığı ve sanığın aşırı derecede dikkatsiz ve tedbirsiz olduğu tespit edildi. Ayrıca sanığın sağa dönüş esnasında dönüşü geniş açıyla aldığı, bu durumda çarpma noktasının kör noktada olmadığı tespit edildi. Sanığın “hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlama ile kavşaklarda uyulması gereken kural ve yasakları (Karayolları Trafik Kanunu 52., 53. ve 74. Maddeler) ihlal ederek %80 oranında asli kusurlu olduğu, Cihan Can’ın ise  güvenli geçiş kurallarını uygulamada yetersiz davranışı nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %20 kusurlu olduğu tespit edildi.

20 Ekim 2021 günü beşinci duruşma yapıldı ve keşif tutanağı ile bilirkişi raporu gelmişti. Taraflara gelenlere karşı beyanda bulunmak üzere süre verildi. Dosyanın Diyarbakır Makine Mühendisleri Odası’na gönderilmesine karar verildi.

26 Ocak 2022 günü görülen altıncı duruşmada Av. Fuat Coşacak ve duruşma savcısının dosyanın ATK’ya gönderilmesi talepleri kabul edildi.

28 Şubat 2022 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin hazırladığı bilirkişi raporunda, “dönüş manevrası ile hareketini sürdüren sanık sürücünün manevrası sırasında görüş alanını kontrolü altında bulundurması gerektiği, müteveffa yayanın (Cihan Can) ise geçiş doğrultusu dikkate alındığında sol gerisinden görüş alanı dışından gelerek sağa manevrayla dönüşe geçen otobüse karşı korunma tedbiri alamayacağı” tespit edildi. Sonuç olarak sanığın, yayaya ilk geçiş hakkının verilmesi kuralına riayet etmediği, kontrolsüz ve önlemsizce Cihan Can’a çarptığı, bu nedenle asli kusurlu olduğu, Cihan Can’ın ise herhangi bir önlem alamayacağı anlaşılmakla olayın meydana gelişinde kusursuz olduğu tespit edildi.

18 Mayıs 2022 günü görülen 7. Duruşmada sanık müdafii Av. Faruk Uygun, kaza tespit tutanağı, keşif sonrası yapılan bilirkişi raporu ve ATK’nın bilirkişi raporu arasında çelişkiler bulunduğunu, kaza tespit tutanağında %75 sanık ve %25 maktulün kusurlu olduğunun tespit edildiğini, keşif sonrası hazırlanan ilk bilirkişi raporunda ise %80 sanık ve %20 maktul’un, son raporda ise %100 sanığın kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirtti. Bu çelişkiler nedeniyle dosyanın İstanbul ATK’ya gönderilmesini talep etti. Av. Fuat Coşacak ise beyanında, kaza tespit tutanağında kusur oranı belirlenmediğinden herhangi bir çelişki bulunmadığını, ayrıca Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan yargılamada da kusur raporunda sanığın %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenlerle dosyanın yeniden ATK’ya gönderilmesine ihtiyaç duyulmadığını belirtti. Fakat mahkeme hakimi izinli olduğundan yerine bakan hakim bu hususta karar verilmesi için duruşmayı 5 gün sonrasına erteledi.

23 Mayıs 2022 günü görülen duruşmada dosyanın ATK Genel Kurul’a gönderilmesine karar verildi. 31 Ekim 2022 günü gerçekleşen duruşmada ise henüz ATK’den cevap gelmediği için duruşma ertelendi.

26 Aralık 2022 günü gerçekleşen onuncu duruşmada ise ATK’den beklenen genişletilmiş uzmanlar kurulu raporu gelmişti, buna göre sanık polis yüzde yüz asli kusurlu, Cihan Can ise kusursuz bulundu. Hakim Can Ailesi’ne cenaze masrafları konusunda fatura sunması için bir sonraki celseye kadar süre verdi. 6 Şubat 2023’te görülmesi gereken duruşma 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezi deprem nedeniyle ertelendi. 3 Mayıs 2023 günü, savcının esas hakkında mütalaa sunması için dosya savcılığa gönderildi.

10 Temmuz 2023 günü görülen duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı sanık polisin TCK 85/1 maddesinde düzenlenen “taksirle ölüme neden olma” suçundan cezalandırılmasını istedi. Mahkeme, taraflara esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre verdi.

4 Eylül 2023 günü karar duruşması görüldü. Mahkeme, sanık polis memurunun taksirle ölüme neden olma suçunu işlediğine karar vererek 3 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti, devamında iyi hali nedeniyle indirim yaparak 2 yıl 11 ay hapis cezasına düşürdü ve adli para cezasına çevirdi. Nihayetinde 21.200 TL adli para cezasına hükmedildi.

 

İlk Duruşma Tarihi

16.10.2020

Dava Mahkemesi

Diyarbakır 11. Asliye Ceza Mahkemesi

Dava İddianamesi

Dosyayı indirin

Sanıklar

Hakan Avcı

Maktuller

Cihan Can