10 Temmuz 2020
Mahkeme: İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2017/ 309 Esas
14 Nisan 2017 günü, İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki Kent Ormanı çıkışında, polislerin “dur ihtarına uymadığı” gerekçesiyle ateş açtığı araçta, yaşları 15 ila 18 arasında olan beş çocuk bulunuyordu. Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem polislerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybederken; Demirhan Erkul, Ramazan Altürk ve Birkan Yüksel yaralandı. Savcılığın gizlilik ve yayın yasağı kararları altında yürüttüğü soruşturma neticesinde polisler Erkan Ekmekci, Kenan Akıl, Zafer Sağlam ve Davut Bakır hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek” suçlamasıyla açılan davanın 9. duruşması 10 Temmuz 2020 tarihinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi ve Duruşmaya Katılım
Duruşma haftanın son günü Cuma günü görüldü. Mağdur avukatları Av. Ümit Sisligün, Av. Meral Hanbayat, Av. Seyit Sönmez, Av. Leyla Han Tüzel, Av. Deniz Tuna Dink, Av. Kıvanç Kayaolu hazırdılar.
Mağdur yakınları Veli Erkul, Hamza Yüksel, Birkan Yüksel, Demirhan Erkul, Gülizar Erkul, İsmail Erkul, Seyran Erkul, Figen Erkul, Ayşe Altürk, Sadık Altürk, Melike Taş salonda yerlerini almışlardı.
Sanıklar müdafii Av. Tolga Yurdakul hazırdı.
Duruşmanın Seyri
Mahkeme heyeti kovuşturmanın genişletme talebine gerek olmadığı yönünde karar verdi. Esas hakkındaki mütalaanın hazır olduğunu bildirdi.
Olaya ilişkin kolluk görevlilerince tanzim edilen olay tutanağına mütalaada aynen yer verildi.
Mütalaada Yer Verilen Kriminal Bilgiler
Giysiler üzerinde atış mesafesini belirlemede uygulanan kimyasal yöntem(ler) sırasında (sodyum Rodizonat vb.) giysi üzerinde mevcut olan ateşli silahla oluşmuş delik(ler) ve delik(ler) etrafına yapışmış olan atış artıkları ve barut artıklarını presleme yöntemiyle filtre kağıdı üzerine transfer edilmiş olacağını, bundan dolayı kimyasal incelenmesi yapılmış olan giysi üzerinde daha sonra kimyasal inceleme yapmanın hatalı sonuçlara yol açabileceğinden, bu şekilde incelenmiş olan giysiler üzerinde aynı amaçlı kimyasal inceleme yapılmadığı ifade edildi. Ayrıca, adli dosya içerisinde mevcut İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının uzmanlık raporundan giysiler üzerinde daha önce fiziksel ve kimyasal inceleme yapılmış olmakla beraber, incelenmek üzere gönderilen giysilerin üzerinde bulunan delikler ile delikler etrafında yapılan fiziksel incelemede; bitişik ya da bitişiğe yakın atışın delili olabilecek yanık, kavruk ve deliğin hemen kenarlarında ve iç yüzüne denk gelen yerde iz görülmediği eklendi.
Bilirkişi raporuna göre, 34 GN 962 plakalı aracın saat 22:27 (53 sn) ile 22:27 (56 sn) zaman diliminde kamera görüntülerinde kaçtığı ve olayın bu 3 saniyelik zaman diliminde gerçekleştiği, araçtan dışarı ateş edilme pozisyon veya görüntü tespiti yapılamadığı, araca ateş eden polis memurlarının aracın arkasında kaldıklarının, görüntülerde görülmediğinin tespit edildiğine yer verildi.
Mütalaada Gazi Kent Ormanı için “Teröre Müzahir Bölge” Denildi
Mütalaada, olayın meydana geldiği yer “teröre müzahir bölge” olarak tanımlandı. DHKP-C terör örgütü mensuplarınca olayın meydana geldiği Gazi Kent Ormanı isimli yerde örgütsel faaliyetler yürütüldüğü; olay yerine intikal eden görevlilerin dosya kapsamına da yansıdığı şekilde referandum süreci öncesinde terör örgütlerince kamu görevlilerine, kamu binalarına karşı yapılabilecek silahlı/bombalı saldırı olayları konusunda uyarıldığı görüşü yer aldı.
Savcı mütalaasında, sanıkların olay yerine Kent Ormanında silahlı ve poşulu şahısların gezerek propaganda yaptıklarına dair ihbar üzerine olay yerine gittiklerini ve müşteki ile ölenlerin bulundukları aracın yapılan dur ihtarına uymadığını savundu. Aracın camlarının filmli olması sebebiyle sanıkların araç içini göremedikleri, polis memurlarınca uyarı amacıyla havaya ateş edilmesine rağmen aracın duraksamaksızın yola devam ettiği, aracın yapılan atışlara rağmen durdurulamadığı, aracın olaydan uzunca bir süre sonra bulunabildiği ifade edildi.
Müşteki Ramazan Altürk’ün araç durduğu sırada polis memurunun silahla kafasına doğru nişan aldığını ancak kendisini geri çekmesi üzerine merminin bacağına isabet etmiş olduğu yönünde verdiği beyanın, bilirkişi raporları ve tanıkların beyanları değerlendiğinde gerçeği yansıtmadığı savunuldu. Müşteki beyanlarının sanıklara atılı suçun vasfını değiştirme amacı taşıdığı görüşüne yer verildi. Ayrıca dosya kapsamında yer alan kamera kayıtları, alınan bilirkişi raporları ve tanık beyanları ışığında, müştekilerin kontrol noktasına yaklaşıldığı esnada aracın camını açtıkları ve aracın iç lambasını yakarak polis memurlarının aracın içini görmelerini sağladıkları yönündeki beyanlarına itibar edilemeyeceği savunuldu.
Sanık Erkan Ekmekçi’nin savunmasının istikrarlı olduğu görüşüne yer verilen mütalaada, somut olayda PVSK’nın 16. maddesinde belirtilen kaçan şahısların yakalanması amacıyla silah kullanma yetkisine şartlarının ve silah kullanma şartlarının oluştuğunun kabulü gerekir denildi. Buna karşın olay yerinde polis memurlarının silahlarından atıldığı anlaşılan toplam 35 adet kovan tespit edildiği, araçtaki isabet sayısının 23 olduğu dikkate alındığında savunma sırasında orantının aşıldığı kanaatine varılmıştır dendi.
Ancak mütalaanın devamında sanıkların alınan ifadelerinde aracın tekerleklerini hedef alarak ateş ettiklerine dair beyanlarına yer verildi ve atışların tamamının aracın üst bölgerine yapmadıkları nazara alındığında ölüm sonucunu istemediklerinin anlaşıldığı görüşü savunuldu. Bununla birlikte, meydana gelen sonucun öngörülebilir olduğu, polis memuru olan sanıkların kendi eğitim ve becerilerine güvenerek ölüm sonucunun gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle durdurmak amacıyla araca ateş ettikleri bundan dolayı eylemlerinin “bilinçli taksir” kapsamında kaldığı kanaatine varıldığı söylendi.
Açıklanan nedenle; sanıklar Erkan Ekmekçi, Zafer Sağlam, Davut Bakır ve Kenan Akıl’ın eylemleri ile kanun hükmünü yerine getirdikleri ancak hukuka uygunluk nedenlerine ilişkin olarak çizilen orantılı hareket sınırını, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareketleri ile aşarak geçekleştirdikleri savunuldu. “Sanıkların böylelikle üzerilerine atılı bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme suçunu işledikleri anlaşılmakla sanıklar Erkan Ekmekçi, Zafer Sağlam, Davut Bakır ve Kenan Akıl’ın TCK 85/2 maddesi gereğince cezalandırılmalarına, sanıkların suç işlenmesi sırasında bilinçli taksirle hareket ettikleri anlaşılmakla verilecek cezalarında TCK 22/3 maddesi gereğince artırım yapılmasına, sanıkların hakkında TCK 53/6 maddesi gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaları iddia ve talep olunur” dendi.
“Mütalaa İddianameden Farksızdır”
Katılan vekilleri “Mütalaa iddianameden farksızdır ve sanıkların ceza almamasına yöneliktir, daha detaylı beyanlarımızı sunmak için süre talep ediyoruz” dedi.
Sanıklar müdafii “Detaylı savunmamızı sunmak için süre talep ediyoruz, ayrıca OHAL Kanunu’nun da dikkate alınmasını talep ediyoruz” dedi.
Ara Karar
Katılan vekilleriyle sanıklar müdafiine mütalaayı inceleyerek esasa ilişkin savunmalarına hazırlamak üzere süre verilmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 18 Aralık 2020 günü saat 10:00‘da görülecek.