Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Hakkında Ortak Açıklama

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Hakkında

Ortak Açıklama
5 Mayıs 2020

Covid-19 küresel salgın tehdidinin yarattığı zorunluluk öne sürülerek apar topar Meclis’ten geçirilen, kamuoyunda “af yasası” olarak bilinen 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun, Anayasa’ya ve insan haklarına aykırı içeriği nedeniyle sert eleştirilere konu oldu. Koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerini yeniden düzenleyerek doksan bin hükümlünün tahliyesinin yolunu açan Kanun, koronavirus açısından aynı risk altındaki mahpusları, Terörle Mücadele Kanunu(TMK) ve MİT kanunu kapsamındaki suçlardan ve devletin güvenliğine karşı suçlardan hüküm giyenleri indirim kapsamı dışında bırakarak eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını hiçe saydı. Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler’in tavsiye kararlarına ve hukukçuların tepkilerine rağmen “adaletsiz infazı yasalaştıran düzenleme, böylece ifade özgürlüğünü kullanan gazetecileri, akademisyenleri, avukatları, insan hakları savunucularını, siyasetçileri, sendikacıları, belediye eş başkanlarını, politik mahpusları cezalandırmanın aracına dönüştü. Siyasi muhalifler yasanın kapsamı dışında bırakılırken, infaz indiriminin kimleri kapsadığı ise bir diğer vahim tehlikeye işaret ediyor.

Her ne kadar yasa teklifinde, yasanın amaçlarından birinin de cezasızlık algısının önüne geçmek olduğu ifade edilmişse de, düzenleme hazırlanırken kamu görevlilerinin işlediği insan hakları ihlallerinin cezasız kalma ihtimali hiç dikkate alınmadı, istisna hükümlerinin hazırlanmasında da bu olasılık değerlendirilmedi. Bu şekilde çok sayıda insan hakları ihlalinin cezasız kalmasının yolu açılmış oldu.

7242 sayılı yasanın geçici 6. maddesi ve geçici 9. maddesinin 6. fıkrası ile kapsam içine alınan özellikle “çete” diye tabir ettiğimiz adi suç örgütü lider ve üyeleri ile kamu görevlilerinin “kasten öldürme ve işkence” dışındaki suçlardan koşullu salıverme oranları indirilmiş ve bu kişilerin denetimli serbestlik hükümlerinden kolaylıkla yararlanmaları sağlanmıştır. Böylece cezasızlık iyice pekiştirilmiş ve yasa bu özelliği ile “özel af” niteliğini almıştır.

Kasten öldürme suçu kapsam dışında bırakılmış olmakla beraber, yeni infaz düzenlemesi, “kasten yaralama sonucunda ölüme sebebiyet verme ve “taksirle ölüme sebebiyet verme’” suçlarından hüküm giyenlerin infaz indiriminden yararlanabilmelerini öngörüyor. Bu ise, hukuka aykırı güç kullanarak yaşama hakkı ihlaline yol açtığı için hüküm giyen veya giyme ihtimali olan çok sayıda kolluk görevlisinin kısa süre içinde özgürlüğüne kavuşması anlamına geliyor.

Ceza indiriminden faydalanacaklar arasında; Gezi Parkı eylemlerinde orantısız ve hukuka aykırı güç kullanarak ölüme sebebiyet verdikleri için ceza alan failler ile Soma, Ermenek maden faciaları, Aladağ yurt yangını, Çorlu ve Ankara tren kazaları davalarında taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda hüküm giyenler de bulunuyor.

İşkence suçu işleyen polislerin ekseriyetle, daha hafif ceza gerektiren “kasten yaralama isnadıyla yargılandığı ve iyi ihtimalle hüküm giydiği Türkiye’de, bu yasa işkence suçunu kapsam dışı bırakmış olsa dahi işkenceci kolluk görevlilerine de bir nevi af sağlıyor.

Türkiye, Anayasa ve tarafı olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri uyarınca, yaşam hakkını ve vücut bütünlüğünü koruma yükümlülüğünün gereği olarak, öncelikle öldürme, yaralama ve işkence fiillerini suç olarak düzenlemek ve bireyin, devlet görevlilerinin güç kullanması sonucu yaşamını kaybettiği her durumda etkili bir soruşturma başlatmak, failleri yargılamak ve yeterli bir ceza ile cezalandırmak zorundadır. Yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamında devletin öncelikli ödevi, yaşam hakkına yönelik tehditlere karşı etkili bir caydırıcılık sağlayacak yasal ve idari çerçeveyi yürürlüğe koymaktır.

İnfaz indirimi getiren yasal düzenleme ise, özellikle fail(ler)i kamu görevlisi olan suçlar bakımından caydırıcılığı ortadan kaldırmakta ve yaşama hakkı güvencelerini etkisiz kılmaktadır. Öte yandan, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve istismar faillerinin, hiç bir koruyucu tedbir alınmaksızın “izin adı altında salıverilmesi, kadınlar, çocuklar ile cinsiyet kimliği ve yönelimi nedeniyle şiddete maruz kalma riski altındaki kişilerin yaşam hakkına yönelik ağır bir tehdit oluşturmaktadır. Binlerce şiddet failinin, azılı suç örgütü liderlerinin ve ihmali ya da kasti eylemleriyle yaşama hakkı ihlallerine yol açan kamu görevlilerinin birer birer serbest kaldığı bu günlerde, biz Cezasızlıkla Mücadelede Güçbirliği Ağı olarak, yasanın hak ihlaline yol açanlar için, infaz indirimi kisvesi altında bir nevi af getirerek cezasızlığı derinleştirdiğine dikkat çekiyor; bu durumun insan hakları ihlallerinin işlenmesine müsait bir ortam yaratmasından kaygı duyuyoruz.

CEZASIZLIKLA MÜCADELEDE GÜÇBİRLİĞİ AĞI
Antalya Barosu-İnsan Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu– İnsan Hakları Merkezi, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, FİSA Çocuk Hakları Merkezi, Hakikat, Adalet ve Hafıza Merkezi, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi

Yayınlanma tarihi

5 May 2020

Kategori Listesi

Etiket Listesi