Abdurrahman Olcay’ın ablası Meryem Olcay ve ve babası Mehmet Ali Olcay
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 1995 yılında 8 sivil yurttaş (8 kişiden biri olan Hikmet Kaya delil yetersizliği sebebiyle dava dosyasına dahil edilmedi) ile uzman çavuş Bilal Batırır’ın öldürülme olayına ilişkin davanın ilk duruşması bugün Adıyaman’da görüldü.
İddianamede ifadelerine yer verilen tanıklardan Uzman Çavuş Ali Arısoy, o dönem Yüzbaşı Mehmet Tire’nin talimatıyla koruculardan oluşan ‘Çelikler’ adlı timin geceleri infazlar yaptığını ve bir uzman çavuşun öğrendiği kadarıyla gözaltına alınan gençlerin öldürüldükten sonra kuyulara atıldığını iddia etmişti.
Dava kapsamında Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Jandarma Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Jandarma Karakolunda şoför olarak görevli Kerim Şahin, ayrıca ek iddianame ile Faruk Çatak, Mahmut Ayaz, Naif Çelik, Ramazan Savcı, Kemal Kaya, Mehmet Acar, Faik Acar, Hüseyin Altunışık, Mehmet Emin Çelik, Sadık Çelik, Fethullah Çelik, Bahattin Ergel, Osman Demir ve kimliği tespit edilemeyen iki köy korucusu sanık olarak yargılanacaklar.
Zorla kaybetmeler
1995 yılının 29 Ekim günü iki öğretmen ve Amara köyünün baş korucusunun oğlunun PKK tarafından kaçırılması üzerine Dargeçit’te gözaltına alınmalar başlamıştı. Bu gözaltı harekatı çerçevesinde aynu gün aralarında asker, özel harekat timleri, korucu ve sivil giyimli insanların olduğu 60-70 kişilik bir ekip 14 yaşındaki Seyhan Doğan‘ı apar topar kelepçeleyerek gözaltına aldı. Aynı gece ve takip eden birkaç gün içinde Seyhan Doğan’ın eniştesi Abdurrahman Coşkun (21), dayısının oğlu Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Olcay (20), Nedim Akyön (16), Hikmet Kaya (24) ve Süleyman Seyhan (57) evlerinden gözaltına alındı. O gece Davut Altınkaynak‘ı (13) bastıkları evinde bulamayan askerler, annesine Davut’un yerini söyletmek için cinsel şiddet tehdidinde bulundular. En sonunda sadece sorgulayıp bırakacaklarını söyleyerek anneyi ikna ettiler ve dayısında kalan Davut Altınkaynak’ı da gözaltına alarak annesinin gözleri önünde Filistin askısında işkenceye aldılar.
Böylece birkaç gün içinde gözaltına alınan 2’si lise öğrencisi, 3’ü çocuk 8 sivil yurttaştan bir daha haber alınamadı.
Kaybedilenlerden Süleyman Seyhan’ın cesedi 6 Mart 1996’da Dargeçit Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş Bilal Batırır‘ın yerini ailesine söylemesi ile bir kuyuda bulundu. Elleri arkasından bağlı, kafası koparılmış ve yanmış haldeydi. Bu olaydan sonra Bilal Batırır da zorla kaybedildi. Vicdan azabı çektiği için şahit olduğu bu olayla ilgili polise bilgi veren Bilal Batırır kayıplardan sorumlu özel tim tarafından infaz edildi.
Abdurrahman Olcay, Abdurrahman Coşkun, Davut Altınkaynak, Hikmet Kaya, Mehmet Emin Aslan, Nedim Akyön, Seyhan Doğan ve Süleyman Seyhan’ın kaybedilmeleri sürecinde ve sonrasında yaşananlara detayları Zorla Kaybetmeler Veritabanı’ndan ve Murat Çelikkan’ın “Seyhan Doğan’ı tanır mısınız? isimli yazısından okuyabilirsiniz.
Zorla kaybetmelerin ardından Dargeçit, Mardin ve Diyarbakır savcılıklarına yapılan tüm şikayetlere rağmen 2009 yılına kadar konuyla ilgili herhangi bir soruşturma yürütülmedi. Bu tarihte Doğan ailesi bir emekli korucuya ulaştı ve bu kişinin verdiği tanıklıklar sonucu soruşturma genişletildi. Genişleyen soruşturma kapsamında yapılan kazılarda ise Mehmet Emin Aslan, Seyhan Doğan, Abdurrahman Coşkun ve Abdurrahman Olcay’ın kemikleri 2013 tarihinde bulundu.
Doğan ailesinin ulaştığı emekli korucu o dönemde askerlerin 5-6 cesedi boşaltılmış ve güvenlik nedeniyle sivil girişe izin verilmeyen Tiruva (Bağözü) Köyü’nde kepçeyle açtıkları büyük bir çukura gömdüklerine şahit olduğunu, dönemin Dargeçit Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren’in ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin bu gömme işlemi sırasında hazır bulunduklarını anlattı. Daha sonraki yıllarda Mehmet Tire Gümüşlük Belediye Başkanlığı (DP) yapacak, 2013 yılında AK Parti’ye üye olacak Hurşit İmren ise Sivas Çepni Belde Belediye Başkanlığı (CHP) yapacaktı.
İddianame süreci
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nin, “güvenlik” gerekçesiyle nakil talebinde bulunulması üzerine Adalet Bakanlığı davanın Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilme karar vermişti. Böylece davaların suçun işlendiği yerelde etkin bir şekilde takip edebilmesi ve yakınların duruşmaya erişimini engelleyen dava nakli sorunu bu dava için de geçerli oldu.
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 24 Aralık 2014’te kabul edilen ilk iddianamede, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin hakkında taammüden öldürme suçundan müebbet hapis cezası isteniyordu.
Fakat aynı olayda kaybedilen Hikmet Kaya adına yapılan başvuru delil yetersizliğinden dolayı ret edilmiş, böylece bu olayla ilgili çoğu korucu olan şüpheliler dava kapsamı dışında bırakılmıştı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi bu karara, Dargeçit cinayetlerinin bir bütün halinde JİTEM cinayeti olduğu ve örgütsel suç olarak ele alınması gerekçesiyle itiraz etmişti. İHD’nin bu itirazını kısmen kabul eden Midyat Sulh Ceza Mahkemesi, kayıp Hikmet Kaya adına yapılan başvuru delil yetersizliğinden dolayı ret etmekle beraber, Hikmet Kaya’nın kaybedilmesiyle ilgili haklarında takipsizlik kararı verilen şüpheliler hakkında ek iddianame hazırlanması yönündeki talebi kabul etmişti. Böylece dava kapsamında yargılanan toplam şüpheli sayısı 5’ten 20’ye yükseldi.
Mehmet Tire 2009-2014 yılları arasında Bodrum Gümüşlük Belediye Başkanı (DP), Hurşit İmren ise Sivas Çepni Belde Belediye Başkanı (CHP) idi. 2013’te AKP’ye katılan Mehmet Tire, 2014 yerel seçimleri öncesinde Bodrum belde belediyelerinin yerel yönetimler yasasıyla kapanmasıyla yeniden aday olmadı. Hurşit İmren’in yeniden adaylığı ise Cumartesi Annelerinin itirazları sonucunda CHP Parti Meclisi tarafından düşürüldü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı
Seyhan v. Türkiye, Başvuru no: 33384/96: Mahkeme, 2 Kasım 2004 tarihinde, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesini (usulden) ve 13. maddesini ihlal ettiğine karar verdi.