Diyarbakır Barosu Bülteni – Tahir Elçi Özel Sayısı
Tahir ile Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tanıştım. Kendisi 1987 yılında yani benden 1 yıl sonra Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptı. Okulda arkadaşlığımız başladı ve kara güne kadar da kopmadı. Bir çok davada beraber çalıştık. Mesleki ve yönetsel ortak çalışmalarımız çok oldu…
Henüz öğrenci iken DGM’nin hışmına uğrayıp bir süre tutuklu kaldı. 1992 yılında Cizre’de avukatlığa başladı. Bu yıllar Kürdistan topraklarında oluk oluk kanın aktığı yıllardı. Tahir adeta savaşın merkezi olan Cizre’ye tavırsız kalamazdı ve kalmadı. Hak ihlallerini yakından izledi. Ağır hak ihlallerinin peşine düşmeyi görev bildi. Meçhule gömülmeye çalışılan faillerin peşine düştü. Henüz mesleğinin çocukluğunda… Dikkatleri üzerine çekmesi uzun sürmedi. İzlendi, takip edildi. Diyarbakır’daki duruşmalarına geldiğinde Cizre/Diyarbakır arasındaki yolu en kısa sürede katetmeyi heyecanla bize anlatmaktan kaçınmadı. Açık yüreklilikle anlatıyordu izlendiğini, dikkatleri üzerine çektiğini, Diyarbakır’da bizde misafir olarak kaldığında…
1993 yılının sonlarına doğru derin devletin/DGM’lerin hedeflerinden biri de avukatlar oldu. Çalışmaları nedeniyle 16 avukat JİTEM sorgu merkezine alındı. Tahir bunların dışında kalacak değildi ya… Cizre’de JİTEM mensuplarına alınmış, bürosu aranmış ve takip ettiği dosyalarına delil olarak el konulmuştu… AİHM’e gönderdiği ve göndereceği dosyalar işlediği suçun delilleri idi. Gözaltına alındığında ben de mahkemeden alınıp JİTEM sorgu merkezinde karanlık bir hücreye kapatılmıştım. Getirilirken sesinden O’nu tanıştım. Aralık ayının soğuk günleriydi. Ben hücrede kendisi koridorda sürekli gözleri bağlanmış şekilde tutuluyordu. Bir tazyikli soğuk su işkence seansından sonra beni hücreye attıklarında çok üşüdüğümü sesimden anladı. Fırsatını yakaladığında üç çorap giydiğini birini vermek istediğini söyledi. Riski göze alarak bekçiden çorabı bana vermesini istedi. Bir gün sonra çorap gelmişti. Sıcacıktı . 25 günlük cehennemde, gözaltı sürecinde unutamayacağım ifade edilemez duygulardan birini yaşadım.
Suikastten bir gün önce (27 kasım) arayıp ziyaret etmek istedim. Sevincini sesinden anlamamak mümkün değildi. Ziyaretimde son dönemleri konuştuk. Kendisine yönelik çok yönlü linci atlayamazdık. Uzunca konuştuk. Hakkında açılan davanın hazırlığını yapıyordu.Takip etmek istediğimi söyleyince duruşma gününü verdi. (Bakırköy ACM 19 Nisan 2016) Duruşma gününden önce beraat etti.!! Ne konuşmadık ki, uzattığı sakalını bile konuştuk. İkimizde habersizdik son görüşmeyi yaptığımızdan. Ama son kez morgda uyumuş halde gördüm O’nu…
Tahir Elçi benim için bir dost, zemheride ayağı sıcak tutan bir çorap, işkencede sesini duyduğum sesimi dinleyen bir dinleyici, beraber işkenceye karşı birlikte cesaret aldığım/cesaret verdiğim bir yoldaş, yüreklice karanlık güçler tarafından gaibe yollanan failleri takip etmekten korkmayan bir yiğit, şaşkınlığını yansıtmaktan çekinmeyen bir çocuktur Tahir..