Deniz Tekin – 16 Mayıs 2018
Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2019/113
Diyarbakır’da 28 Mart 2006 tarihinde başlayan ve bölgenin birçok iline yayılan toplumsal olaylarda polisin sert müdahalesi sonucunda 7’si çocuk 13 kişi ölmüş çok sayıda kişi ise yaralanmıştı. Aynı olaylarda 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak polisin attığı gaz fişeklerinin başlarına isabet etmesi nedeniyle yaşamını yitirmişti. Tepkiler üzerine Ata ve Mızrak’ın ölümüyle ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 2009 yılında özel hareket polisleri Hayrettin Akar, Nuri Özgenç ve Bilal Özkara hakkında “Olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açtı. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2010 yılında başlayan ve 2018 yılına kadar 38 duruşması görülen davada mahkeme, suçun tutuksuz yargılan sanık polisler tarafından işlendiğinin sabit olmadığını ileri sürerek haklarında beraat kararı verdi.
Dava devam ettiği dönemde skandal sayılabilecek gelişmeler yaşandı. Davanın esasına etki edecek ve davanın seyrini değiştirecek deliller, devlet güvencesi altında olan adli emanette birer birer “kayboldu.” Mızrak’ın kafatasından çıkarılan gaz fişeği adli emanette değiştirilerek yerine av tüfeği fişeği konulduğu yargılama sırasında tespit edildi. Enes’in ölümüne yol açan ve adli emanette saklanan gaz fişeğinin zarf içinde bulunamadığı ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Ata öldürüldüğü sırada üzerinde bulunan ve kanıt niteliğinde olan elbiseleri mahkeme kararı olmaksızın 2014 yılının Mayıs ayında polis tarafından imha edildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün, 2015 yılında mahkemeye gönderdiği yazıda ise olay günü polislerin yaptığı bütün telsiz konuşma kayıtlarının imha edildiği bildirildi. Delillerin kaybolduğu adli emanette görevli olan kamu çalışanları hakkında yapılan suç duyurularına ise takipsizlik kararı verildi. Katılan tarafların itirazı üzerine kaldırılan takipsizlik kararıyla ilgili yürütülen soruşturma ise halen devam ediyor.
Dava devam ettiği dönemde Mızrak ailesinin yaptığı başvuruyu 2016 yılında sonuçlandıran Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi uyarınca “yaşam hakkının ihlal etmekten” ve “etkin soruşturma yapmamaktan” suçlu buldu. AİHM, Türkiye’yi Mızrak ailesine toplam 69 bin Euro maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkûm etti.
Katılan avukatlarının yerel mahkemenin verdiği beraat kararına yaptığı istinaf talebini inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 2’inci Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını usul yönünden eksikler olduğu gerekçesiyle 2019 yılının Şubat ayında bozdu. İlamda, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın davadan haberdar edilmemesi; suçtan zarar gören ve olay tarihinde reşit olan Mızrak’ın kardeşleri Cigerxwin, Derya ve Deniz Mızrak’ın davadan ve duruşmalardan haberdar edilmemesi, gerekçeli kararın kendilerine tebliği edilmemesi bozma gerekçesi olarak gösterildi. İstinaf Mahkemesi’nin bozma ilamının ardından yeniden görülen davanın 1. duruşması Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi ve Katılanların Davaya Dair Görüşleri
Diyarbakır Adliyesi’nde iki ayrı mahkemede görülecek olan Enes Ata ve Mahsum Mızrak Davası ile Medeni Yıldırım Davası’nı izlemek için adliye binasının önüne geldim. Adliye girişinde ve çevresinde polisin aldığı rutin güvenlik önlemleri dışında davalar için polis tarafından ekstra güvenlik önlemi alınmadığını gördüm. Güvenlik için adliye girişindeki iki kapıya konulan iki X-Ray cihazından geçip GBT kontrolünden de geçtikten sonra adliyenin içerisine girebildim. Medeni Yıldırım Davası’nın görüldüğü Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonundaki listeye baktıktan sonra Ağır ceza mahkemelerinin duruşma salonların bulunduğu koridorun sonunda Enes Ata ve Mahsun Mızrak Davası’nın görüldüğü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunun önüne geldim. Mahkeme heyetinin daha salona gelmediğini gördüm. Duruşmanın hangi saatte başlayacağını öğrenmek için kapının yanına asılı olan duruşma listesinde baktığımda duruşmanın saat 09.35’te başlayacağı yazılıyordu.
“13 Yıldır Adalet Yerini Bulmadı”
Duruşmada salonuna karşısındaki banklarda davaya katılmak için gelen Enes Ata’nın babası Selamettin Ata’yı gördüm. Kısa bir tokalaşma ve hal hatır sormanın ardından baba Ata ile dava hakkında konuşmaya başladık. Ağır bir kalp ameliyatı geçirdiğini söyleyen baba Ata, 13 yıldır süren ve İstinaf Mahkemesi’nden dönen davaya ilişkin: “13 yıldır devam eden bu dava 14. Senesine girecek. Ancak adalet yerini bulmadı. Her şey ortada ama benim bu davadan adalet beklentim yok. Gariban insanların bu ülkede hiçbir beklentisi olmuyor. Ama yine de ömrüm yeterse bu davanın takipçisi olacağım. Sonuna kadar takipçisi olacağım. Diyorlar ki acı çeke çeke öleceksiniz. Aslında kurşunun da vuranların da kendileri olduğunu biliyorlar. Ama vuranların kim olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. 13 yılda adaleti yerine getirmiyorlarsa ne zaman yerine getirecekler. O zaman bu ülkede nasıl “adalet var” diyorlar. Bu olayların ne olduğu bilmeyen ve anlamayan çocuk yaştaki oğlumun öldürülmesi benim çok zoruma gidiyor.” diyerek tepkisini dile getiriyor.
“Dava Boyunca Görüşlerimizi Dikkate Almadılar”
Baba Ata ile konuştuğumuz sırada davayı takip etmek için gelen Mahsum Mızrak’ın annesi Besire ve babası Hasan Mızrak da yanımızda bulunan banka oturuyor. Anne ve baba ile tokalaşıyoruz ardından Mızrak’ın babası Hasan Mızrak sözü davaya getiriyor. Oğlunun kafatasına saplanarak ölümüne neden gaz fişeğinin adli emanette kaybolmasına tepki gösteren baba Mızrak: “Gaz fişeği yolda kaybolmuş diyorlar. Rezalete bak! Burada bir iğne kaybolmaz diyorlar ama oğlumun başına isabet eden gaz fişeği için kaybolmuş diyorlar. 18 yaşından büyük çocuklarımın görüşleri alınmamış diye dava bozulmuş. Etten eften püften bir şey. Sanki dava boyunca bizim görüşlerimizi dikkate aldılar” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Davaya Katılanlar
Konuşmaya devam ettiğimiz sırada mahkeme heyeti saat 09.00’da duruşma salonundaki yerini alıyor. Biz de duruşma listesinde beşinci sırada olan davanın duruşması saatini bekliyoruz. Duruşma saati gelmesine rağmen daha önce görülen davaların duruşmalarının uzaması nedeniyle Mızrak ve Ata davasının görülmesi de gecikiyor. Bunun üzerine katılan tarafın avukatları mahkeme salonuna giderek duruşmanın ne zaman başlayacağını soruyor. Ancak duruşmanın tam olarak ne zaman başlayacağına ilişkin kesin bir bilgi alamayınca duruşma salonunun önünde beklemeye başlıyor. Saat 09.35’de görülmesi gereken dava bir saatlik gecikmenin ardından saat 10.35’de başlıyor. Katılan Selamettin Ata ile Hasan ve Besire Mızrak ve Mızrak Ailesi avukatı Diyarbakır TİHV Temsilcisi Av. Barış Yavuz ile Ata ailesi avukatı İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Yakup Güven duruşma salonundaki yerlerini alıyor. Sanık polis memurları Hayrettin Akar, Nuri Özgenç ve Bilal Özkara ile avukatlarının duruşmaya katılmadığını görüyorum. Salondaki izleyici kısmında ise benim dışında duruşmayı izleyen kimse yok. İstinaf Mahkemesi’nin bozma ilamında davaya katılmaması bozma gerekçesi gösterilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatı ise duruşma gün ve saatini bildiren tebligat henüz ulaşmadığı için davayı katılmadı.
Duruşmaya Dair İzlenimler
Mahkeme, sanıklar ve avukatlarının bozma ilamına karşı beyanlarının alınması için Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne SEGBİS ile kurmak istediği bağlantıda yaşanan teknik sorun nedeniyle ulaşamıyor. Bu sırada söz alan katılan avukatı Av. Barış Yavuz, sanıkların bozma ilamına karşı beyanlarının alınması için talimat yazılan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimat duruşmasını 31 Mayıs’a ertelediğinin bilgisini veriyor. Bunun üzerine mahkeme başkanı talimatın yazıldığı mahkemeye SEGBİS ile bağlanmaktan vazgeçiyor. Mahkeme Başkanı, bozma ilamı ardından kurdukları ara kararda, sanıkların ifadelerinin SEGBİS ile alınması ilişkin ifadeyi eklemeyi unuttuklarını söylüyor. Ardından mahkeme başkanı, duruşmaya katılanları tutanağa geçirdikten sonra Antep Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 2. Ceza Dairesi’nin, usul yönündeki eksikler olduğu gerekçesiyle bozduğu yerel mahkemenin bozma kararını kısaca okuyarak tutanağa geçiriyor. İstinaf Mahkemesi’nin bozma ilamının gerekçelerinden biri, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın suçun zarar gören tarafı olduğu, duruşmalardan haberdar edilmemesi. Diğeri ise suçtan zarar gören konumunda bulunan ve olay tarihinde reşit olan Mızrak’ın kardeşleri Cigerxwin, Derya ve Deniz Mızrak’ın dava ve duruşmalara ilişkin olarak CMK’de yer haklardan haberdar edilmedikleri, gerekçeli kararının kendilerine usulüne uygun tebliğ edilmemesini hukuka aykırı olduğuna ilişkin tespit.
Duruşmada ilk olarak söz alan katılan Selamettin Ata’nın avukatı Av. Yakup Güven, yetki belgesi sunmak üzere süre talebinde bulunarak, bozma ilamına karşı bir diyeceklerinin olmadığını söyledi. Mızrak Ailesi’nin avukatı ve TİHV Diyarbakır Temsilcisi Av. Barış Yavuz ise, İstinaf Mahkemesi’nin bozma ilamı doğrultusunda davaya katılmaları istenen Mahsum Mızrak’ın kardeşlerinden aldığı vekaleti mahkemeye sundu. Yavuz, bozma ilamına karşı bir diyeceklerinin olmadığını belirterek, Mahsum Mızrak’ın annesi ve babası açısından davada katılan sıfatı bulunmadığını belirterek: “Şikayetçiyiz. Şikayetçi olduğumuz müştekiler yönünden davaya katılmak üzere süre talep ediyoruz” dedi.
Duruşma savcısı verdiği mütalaasında dava dosyasına gelen belgelere ve duruşmada söylenen beyanlara karşı bir diyeceklerinin olmadığını söyledi. Duruşma devam ettiği sırada mahkeme heyetinin bir üyesi telefonla görüşmek için duruşma salonundan çıktı ve duruşmanın bitmesine yakın geri geldi. Mahkeme başkanının ise duruşma boyunca ayakta beklemesi ve elindeki tespihi çekmesi dikkat çekti.
Sanıkların Beyanları 31 Mayıs’ta SEGBİS ile Alınacak
Mahkeme heyetinin 15 dakika süren duruşmaya ara vermeksizin aldığı kararlar şöyle:
- Sanıkların 31/05/2019 tarihinde mahkememize SEGBİS ile bağlanarak müdafi eşliğinde beyanlarının alınması için müzekkere yazılmasına,
- Sanıklar müdafilerine 1 numaralı ara karar gereğince bilgi verilmesine,
- Müştekiler Mahsum Mızrak’ın kardeşlerinin davaya katılan sıfatıyla kabulüne, Av. Barış Yavuz’un katılan vekili olarak kabulüne,
- Katılan Selamettin Ata vekiline yetki belgesini sunmak üzere süre verilmesine,
- Varsa soruşturmanın genişletilmesi, yoksa esasa ilişkin mütalaasını hazırlamak için dosyanın iddia makamına sunulması, mütalaasını sunması halinde taraflara tebliğine,
- Bu nedenle yargılamanın ara günlerin dolu olması gözetilerek 26/09/2019 günü saat 09.25’e bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.