Hrant Dink Davası İzleme Raporu – 18, 19, 20 Şubat 2020

Elif Akgül- 18, 19, 20 Şubat 2020

Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 77 sanıklı davanın 103, 104 ve 105. duruşmaları İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Üç gün süren duruşmalarda cinayet işlendiğinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdür Yardımcısı olan Âdem Sağlam, cinayet döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı olan Ahmet Selim Akyıldız, cinayet döneminde Samsun İl Jandarma Komutanı olan Serdar Yücel, suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle 66 yıl hapis cezası alan Yakup Kürşat Yılmaz, İstanbul Jandarma Komutanlığı Aşırı Sağ Tim Komutanı Serkan Özel tanık olarak dinlendi.

Üç gün süre duruşmalar boyunca mahkeme heyetinde Hâkim Emrah Korkmaz başkan olarak yer alırken, Ramazan Balcı ve Ali Özcan üye olarak yer aldı. Duruşma savcısı Muhammed İkbal Anar idi.

Duruşma Öncesi

Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Duruşma tarihi adli tatile denk geldiği için salonun bulunduğu koridorda genelde bulunan güvenlik bariyeri ve güvenlik görevlileri bu duruşmada yoktu.

Duruşma Salonu ve Katılım

Dink ailesi avukatları Av. Hakan Bakırcıoğlu ile Av. Havva Hülya Deveci ile sanık avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmayı sadece Hrant’ın Arkadaşları, Agos Gazetesi, Evrensel Gazetesi ve adliye muhabirleri takip etti.

103. celse / 18 Şubat 2020

Duruşma öncesinde Hrant’ın Arkadaşları adalet taleplerini yineledikleri basın açıklamasını yaptı. Duruşma saat 11.01’de başladı. Tutuksuz sanıklardan dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Gazi Günay, dönemin Samsun Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran, cinayet işlendiğinde Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Reşat Altay, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Okan Şimşek duruşma salonunda hazır bulundu.

Ali Öz’ün ev hapsinin kaldırılmasını talep ettiği ama bu talebin yeniden reddedildiği öğrenildi.

Perşembe günü dinlenecek tanıklardan Kürşat Yilmaz’ın SEGBİS ile değil duruşma salonunda ifade vermek istediğini talep eden dilekçesi okundu.

Ardından tanık dinlemelerine geçildi.

SEGBİS aracılığıyla dinlenen dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdür Yardımcısı tanık Adem Sağlam, cinayeti planlayan Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’i tanıdığını, Yasin Hayal’i 2004’teki McDonalds bombalı saldırısından sonra tanıdığını, hakkında adli işlem yapıldığını, sanıklardan cinayetten önce Trabzon Emniyet İstihbarat Dairesi şubesinde komiser yardımcısı olan Özkan Mumcu’nun devre arkadaşı olduğunu, KHK ile ihraç edildiğini, Hrant Dink’in öldürüldüğünü basından öğrendiğini, öncesine ilişkin de bilgisi olmadığını anlattı.

Mahkeme Başkanı’nın Yasin Hayal’in cezaevinden kendisine mektup yazdığını hatırlatıp “Madem ilişkiniz yoktu, neden yazdı?” sorusu üzerine Sağlam “bilmediğini” söyledi. Bu konuyla ilgili “suç duyurusunda bulunduğunu” söyleyen Sağlam, Hayal hakkında takipsizlik kararı verildiğini ifade etti.

Sağlam’ın beyanının ardından Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu tanığa soru sordu.

Av. Bakırcıoğlu, Sağlam’a Erhan Tuncel’in, sorgusunda bulunduğunu öne sürdüğü kişileri sordu. Sağlam sorgulamaya katıldığını ancak isimleri hatırlamadığını söyledi.

Bakırcıoğlu’nun McDonalds saldırısını İstihbarat ve TEM şubeler olarak beraber mi soruşturduklarına ilişkin soruya Sağlam, “İstihbarattakiler gelip ifadeleri izliyorlardı ama ‘orada bir yapı bulduk, beraber takip edelim’ gibi bir durum olmadı” diye cevap verdi.

Soru üzerine McDonalds saldırısı planlayıcıları arasında Tuncel’in de fail olduğu bilgisinin kendilerine verilmediğini belirten Sağlam, Av. Bakırcıoğlu’nun “Yasin Hayal’in kanlı pantolonunun TEM’e getirildiği ifade ediliyor. Siz akıbetini biliyor musunuz” sorusuna “Bize getirilmedi diye hatırlıyorum yoksa işlem yapılırdı, bu da dosyada olurdu” cevabını verdi.

Sağlam, Av. Bakırcıoğlu’nun sorusu üzerine “Şube müdürüm Yahya Öztürk’ün Yasin Hayal’i övücü ifadelerine ben tanık olmadım. Yasin Hayal’i emniyette gördüm. Bu kadar önemsediği değerlendirilen eylemden sonra Yasin’in telefonu neden izlenmemiş hatırlamıyorum” diye konuştu.

“Erhan Tuncel’in ifadesinde bahsettiği görüşmelere katılan ela gözlü şahıs kim bilmiyorum. Muhtemelen istihbarattandır. Biz eleman çalıştırmazdık. Şube müdürüm Yahya Öztürk biliyor olabilir ben onun durumunu bilmiyordum” diyen Sağlam, soru üzerine, Trabzon TEM Şube’nin 5 Şubat 2006’da Trabzon’da öldürülen Rahip Santoro cinayetinden sonra, benzer eylemlere hazırlandığı bilinen Hayal hakkında bir soruşturma yapmadığını söyledi.

“Yasin Hayal’in Hrant Dink’e yönelik eylem yapacağının şubede herkes tarafından konuşulduğuna ben tanık olmadım” diyen Sağlam, Yahya Öztürk ile yaptığı cinayetten önce 2, cinayetten sonra 3 telefon görüşmesine ne konuştuklarını hatırlamadığını ifade etti.

Duruşmaya 12.52’de öğle arası verildi, 14.00’te devam edildi.

Duruşmada ikinci tanık olarak cinayet döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı olan Ahmet Selim Akyıldız, SEGBİS marifetiyle dinlendi.

“Ben konuyu bilmiyorum” diyerek neden tanık olduğundan haberdar olmadığını ifade eden Akyıldız’a Mahkeme Başkanı Dink davasında tanık olduğunu hatırlattı.

2002-2009 yılları arasında TEM Daire Başkanlığı yaptığını söyleyen Akyıldız, cinayet işlendiğinde Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı’ydı.

Akyıldız ifadesinde, “Cinayetin öncesine ilişkin bilgim yok. Olayın olduğu gün dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile birlikte İstanbul’a, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın makamına gittik. Cerrah bizi bilgilendirdi. İlk etapta olay yerinde görüntü elde ettiklerini onların üzerine çalıştıklarını söyledi” diye konuştu.

Hrant Dink’e yönelik ciddi bir eylem yapılacağına dair 11 ay önce Trabzon Emniyeti İstihbarat Dairesi tarafından yazılan ve İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderiler rapor bu duruşmada da gündeme geldi. Akyıldız, kendisine cinayetle ilgili istihbari bilginin cinayetten sonra yapılan 19-20-21 Ocak’taki toplantıda verilmediğini söyledi. Akyıldız, “Bilgi verilmemişti, verilmiş olsa korunması için yazı yazardık” dedi.

Dink ailesi avukatı Bakırcıoğlu’nun “Akyürek cinayetten sonra 9 defa Ali Fuat Yılmazer (dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, sanık) ile görüşmüş. Bu görüşmeleri yaptığında Akyürek yanınızda mıydı? Ne konuşuldu?” sorusuna “Yanımda değildi” diye cevap verdi.

Akyıldız, Bakırcıoğlu’nun sorusu üzerine Akyürek’in cinayet günü saat 20.05’te Genelkurmay İstanbul Başkanı ile telefon görüşmesini de bilmediğini söyledi.

Akyıldız’ın ifadesinin ardından Mustafa Sabri Şahin’in ifadesine geçildi ama Şahin duruşmaya gelmediği için ifadesi alınamadı. Muharrem Durmaz ile de SEGBİS bağlantısı kurulmaması üzerine duruşmaya son verildi.

Mahkeme Kürşat Yılmaz’ın mahkeme salonunda ifade verme talebini ise reddetti. Duruşma 13.30’da sona erdi.

104. Celse / 19 Şubat 2020

104’üncü duruşma saat 10.47’de başladı. Tutuksuz sanıklardan Ali Öz, cinayet işlendiğinde Samsun İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde astsubay olan ve tetikçi Ogün Samast ile Türkiye Cumhuriyeti bayrağı tutarken “hatıra fotoğrafı” çektiren Birol Ustaoğlu ve Samsun Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu salonda hazır bulundu. Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ve Ercan Gün ise SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

Duruşmada ilk olarak tanıklardan Samast’ı Samsun otogarında teslim alan dönemin Jandarma Komutanı Serdar Yücel, SEGBİS aracılığıyla dinlendi.

İfadesine “Üzerinden 13 yıl geçti” diyerek başlayan Yücel, “Savcı bey Samsun’da Ogün Samast’a ilişkin yasal bir işlem yapılmadan doğrudan İstanbul’a sevk edileceği bilgisini verdi. Samsun İl emniyet binasına götürüp teslim ettik. Jandarma Komutanlığı olayın önemine binaen takibini istedi. Ben de Emniyet’e gittim. Samast’ın görüntüleri alınırken jandarma personeli de bulunsun istedik. Üzerinde bayrak olduğunu bilmiyordum. Emniyet’te çekilen görüntüleri ertesi gün öğrendim. Bayraklı fotoğraf çekildiğinde ben orada değildim. Basında çıkan fotoğraf bizim çektiklerimizden değildi. Fotoğraf çekilip kayıt yapılması emrini ben verdim ama ‘bayraklı fotoğraf çekin’ demedim. Daha sonrasında personelin disiplinsizliği nedeniyle soruşturma başlattım” diye konuştu.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu’nun sorusu üzerine Yücel “Emniyet’teki görüşmede İl Emniyet Müdürü, Cumhuriyet Savcısı ve ben vardım. Samast 20 Ocak saat 22.45’te gözaltna alındı. 20 Ocak’ta Ali Öz ile ne konuştuğumu hatırlamıyorum. Şahsn Trabzonlu olduğu ve ismi biliniyordu ama eşgali bilinmiyordu” dedi.

Samast gözaltındayken fotoğraf çekilmesinin ardından Samsun’da yapılan jandarma bölge toplantısında fotoğraflar hakkında konuşulduğunu, müfettişlerin tahkikat başlattığının söylendiği ama Dink konusunun konuşulmadığını ifade eden Yücel, Samast ile yapılan “mülakata” ilişkin de “Mülakatta Samast’ın arkadaşlarının ismini söylediğini ben duymadım. Sadece ön bilgiler alındı. Yazılı bilgi aktarılmadı. Mülakatı yapan Birol Ustaoğlu onunla Samsun’a gitti. Biz işlem yapmadık” dedi.

Samast’ın bayraklı fotoğrafı çekilirken ona yönlendiren jandarmaların övücü sözlerinin aktarılması üzerine Yücel “Bu fotoğrafın poster önünde çekilmesinin tesadüf olduğunu düşündük ama personelin tavrı disiplinsiz olduğu için soruşturma başlattım” dedi.

Müfettişlerin geldiğini, dört soruşturma geçirildiğini belirten Yücel “İlgili personel cezalandırıldı” diye konuştu. Söz konusu görüntülerin Jandarma Genel Komutanlığı tarafından istendiğini belirten Yücel, Samast’ın Emniyet’e götürülmesi emrininse Cumhuriyet Baş Savcısı ve Vali tarafından telefonla verildiğini aktardı.

Yücel, “Görüntülerle ilgili istihbari bilgi bana ulaşmadı. Cinayetin FETÖ bağlantılı olduğu bilgisi bizde yoktu. Jandarma görüntülerinin basına sızdırılmasının ise şüpheli ve kasıtlı bir hamle olduğunu düşündüğümü müfettişlere söyledim” diye konuştu.

Mahkeme Başkanı o dönemde Samsun jandarmasında görevli olan sanıkların ismini tek tek sayarak örgütle ilişkilerinin olup olmadığını tanığa sordu. Serdar Yücel ‘bilgim yok’ dedi.

Başkan’ın “Görüntülerin kimler tarafından sızdırıldığından şüpheleniyorsunuz?” sorusuna ise Yücel “İlgili bilirkişi raporunda ifade vermiştim” diye yanıtladı.

Ardından sanıklardan dönemin Samsun Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu tanık Yücel’e soru yöneltti. Güçlüoğlu, “Benim Samsun İl Jandarma Komutanı Asayiş Şube Müdürü olarak Trabzon İl Jandarma Komutanı Asayiş Şube Müdürü’nü aramam kadar doğal bir şey var mıdır? Yoksa ters midir?” diye sordu, Yücel “Doğru bir hamledir. İl Şube Müdürleri kendi aralarında teyit çalışması yapabilirler” cevabını verdi.

Sanıklardan Samast ile fotoğraf çektiren astsubay Birol Ustaoğlu ise “Emniyet’te Samast’ın bir çay ocağına götürülmesi konusunda bizim inisiyatif kullanmamız mümkün mü” diye sordu, Yücel, “Emniyet Müdürü haricinde kimse bu tasarrufta bulunamaz” dedi. Ustaoğlu’nun “Talimat almadan mülakat yapmam mümkün mü” sorusunaysa, “Hayır” diye cevap verdi.

Tanıklardan Şenol Çınar ve Zeki Erdem dinlenemedi. Duruşma 12.07’de sona erdi.

105. Celse / 20 Şubat 2020

Duruşma saat 10.44’te başladı.

10.44’te başladı. Tutuksuz sanıklarda Ali Öz, Yakup Kurtaran, Adem Sarıgöl, Ali Barış Sevindik, Ecevit Demir duruşmada hazır bulundu. Tutuklu Ramazan Akyürek, Ercan Gün ve Yavuz Karakaya SEGBİS ile bağlandı.

Duruşmada, “Suç örgütü kurmak ve yönetmek” suçundan tutuklu bulunan Kürşat Yılmaz‘ın Kocaeli 2 No’lu  F Tipi Yüksek Güvenlikli cezaevinden tanık olarak ifadesi alındı.

Yılmaz ifadesinde şunları söyledi:

“2007’de o zamanki yargılamaya dosyanızda, ‘bu cinayetle ilgili bilgim var’ diyerek dilekçe yolladım. Bu Amerikan uşağı örgütle ilgili dilekçe yazarak yargılandığım mahkemeye, başsavcılıklara, basına gönderdim. Sadece komünist bir basın yazdı. Bırak ifademi almayı, bilgime bile başvurulmadı. FETÖ 15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olsa beni yolda, nakledilirken öldüreceklerdi.”

 “Bana tezgah kurdular” diyen Kürşat Yılmaz, bir otelde görüştüğü hakimlik yaptığını belirttiği Ömer Küçükyurt ile Hüseyin Albay ve İsmail Issız isimli kişilerin kendisine Hrant Dink’in fotoğrafını göstererek öldürülmesini teklif ettiklerini söyledi. Yılmaz, “Gel bizim mafyamız ol. Bunu öldürt, yakalanan kişiyi Avrupa’ya gönderirsin dediler. Ben de ‘Bu işte yokum, sizde bu işe girmeyin, bu vatan hainliğidir. Türkiye’yi zor duruma sokar. Amerikan oyunlarına gelmeyin’ dedim. Kabul etmedim” dedi. Kürşat Yılmaz, “Cinayetten sonra cezaevinde Erhan Tuncel benimle görüşmek istedi. Avukatıma görüşmesini söyledim. Ama cezaevi idaresi görüştürmedi” diye konuştu.

Yılmaz’ın ardından dönemin İstanbul Jandarma Sağ Tim Komutanı Serkan Özel tanık olarak dinlendi. Daha önce şüpheli sıfatıyla ifade veren Özel hakkında takipsizlik kararı verilmişti.

Özel ifadesinde “Cinayet öncesinde Dink ile ilgili bilgim yoktu. Cinayet günü personelim nerede görevliydi hatırlamıyorum. Trabzon’dan gelenler olmuş ama hatırlamıyorum. Ben o gün şubedeydim” dedi.

Soru üzerine “Yavuz Karakaya, Bekir Yokuş o gün neredeydi hatırlamıyorum” diyen Özel, Mahkeme Başkanı’nın sanık jandarmaların isimlerini okuyup “FETÖ bağlantısı olan var mıydı” sorusuna, “Bilmiyorum” ya da “Hayır” diye cevap verdi.

Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu da Özel’e soru yöneltti. “2004-2008 arasında Jandarma Genel Komutanlığı’nda personele tahsis edilen ve kullanılan hatlar zimmetlenen kişi tarafından mı kullanılırdı?” sorusuna Özel “Timde herkeste hat yoktu. Komutan olarak bende ve bir iki personelde vardı. Üstüme kayıtlı hattı sadece ben kullanıyordum ama timdeki diğer hatlar personeller tarafından kullanılıyordu. Ağırlıklı olarak zimmetli personel tarafından kullanılırdı” cevabını verdi.

Görev kayıt defterine göreve çıkış ve dönüşte kayıt yazıldığını aktaran Özel, “Emniyet ve MİT ile istihbarat paylaşımı yapılırdı. Hrant Dink konusu benim görev alanımda değildi. Ermenicilik konusu Kürtçülük gibi bölücü faaliyet alanına girer” ifadelerini kullandı.

Bakırcıoğlu’nun sorusu üzerine “Irkçı ve aşırı sağcı gruplarla ilgili faaliyetimiz olmadı” diyen Özel, “Bizim ‘aşırı sağ’dan anladığımız dinci faaliyetlerdi. Dink’e yönelik eylemleri de izlemedik. Dink’in evi ve işyerini izleme konusunu hatırlamıyorum. Bakırköy’de bir yerimiz vardı” diye konuştu.

“Hrant Dink ile ilgili biz öncesinde ve sonrasında bir soruşturma yapmış değiliz” diyen Özel, “İstanbul’da Jandarma İstihbarat’ın elemanlarınca cinayet öncesi görüntü çekilip Samsun’da Ogün Samast’a gösterildiği konusunu ben bilemiyorum. Teknik olarak mümkün müdür bilemiyorum” diye konuştu.

Özel’i ifadesinin ardından Av. Bakıcoğlu mahkemeye iki dilekçe sunarak İstanbul Emniyet İstihbarat’tan gelen telefon irtibatları şemasının eksik olduğunu tüm görüşmelerin tekrar istenmesini, MİT görevlileri Ergun Güngör, Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz, Handan Selçuk, Yahya Öztürk, Adem Sağlam ile Mustafa Kuletaş’ın dinlemesini, Dink ile ilgili MİT istihbarat çalışmasının belgelerinin istenmesini talep etti.

Av. Bakırcıoğlu, “MİT’ten gelen yanıtta belirtilen MİT yasasındaki izne tabi olma gerekçeleri bu tanıklar için geçerli değildir. Valilikte Hrant Dink ile yapılan görüşme MİT görev kapsamında değil. Bu tanıkların dinlenilmesi gerekir. İzne gerek yoktur” dedi.

Başkan talepler için savcının görüşünü aldı. Savcı tahliye taleplerinin reddini istedi. Mahkeme Başkanı sanıkların tutukluluk durumu ve adli kontrol tedbirlerine ilişkin taleplerini aldı.

Ara Kararlar

16.01’de kararını açıklayan mahkeme heyeti,

  • Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale ve Ercan Gün’ün bir kısım tanık beyanlarının halen tamamlanmamış olması nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına,
  • Aralarında Fetullah Gülen’in de bulunduğu 13 sanığın yakalamalı emirlerinin infazının beklenmesine,
  • Sanık Ali Öz’ün “Konutu terk etmemek” şeklindeki tedbirinin kaldırılmasına; yurtdışına çıkış yasağının devamına ve her haftanın pazar günü ikametine en yakın karakola imza vermesine,

Karar verdi.

Bakırcıoğlu’nun tüm telefon görüşmelerinin yeniden dinlenmesi talebini reddeden mahkeme, MİT’çilerin dinlenmesine ilişkin talebe dair bir karar vermedi.

Heyet, sanık ifadelerinde geçen 14 tanığın dinlenmesine karar verdi.

Üye hâkimlerden Ali Özcan, Muharrem Demirkale yönünden “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçu nedeniyle Ankara 23. ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Temmuz 2016’dan beri tutuklu olduğunu belirterek tahliyesinin gerektiğini, Ercan Gün yönünden de tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak tahliyesinin gerektiğini ve sanık Adem Sarıgöl yönünden yurtdışına gitme yönündeki beyanları ve sunduğu evraklar doğrultusunda yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması yönünde karara muhalefet şerhi düştü.

Davaya 12-13-14 Mayıs 2020’de devam edilecek.

Yayınlanma tarihi

27 February 2020

Kategori Listesi