Hrant Dink Davası İzleme Raporu – 20,22 Ocak 2021

 

Elif Akgül- 20,22 Ocak 2021 

Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 7’si tutuklu, 13 firari, 76 sanıklı davanın 124. ve 125. duruşmaları 20 ve 22 Ocak’’ta görüldü.

15 Aralık’taki duruşmadan bir gün önce savcı Muhammed İkbal Anar esas hakkında mütalaasını açıkladı. Savcı Anar bir kısım sanıklar için beraat, bir kısım sanıklar için “FETÖ üyeliği”, bir kısım için “FETÖ yöneticiliği” ve bir kısmı içinse “görevi ihmal” suçlamalarından ceza istedi. Dava sanıkların esas hakkına mütalaaya karşı savunmalarıyla sürüyor.

20 Ocak tarihli 124. celsede sanıklardan Mehmet Uçar, Reşat Altay, Yusuf Bozca, Hamza Celepoğlu esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

22 Ocak tarihli 125. celsede sanıklardan Veysal Şahin, Volkan Şahin, Hamdi Egbatan, Özkan Mumcu, Tamer Bülent Demirel, Yakup Kurtaran ve Osman Gülbel esas hakkında mütalaaya karşı savunma yaptı. Duruşmaları ardından ara kararını açıklayan mahkeme 6 Ocak’ta tutuklanan Volkan Şahin’in tahliyesine karar vererek adli kontrol olarak konutunu terk etmeme tedbirini uyguladı. Böylece dava 6’sı tutuklu, 13 firari, 76 sanıklı dava haline geldi. Mahkeme Ali Öz hakkında da üçüncü kez ev hapsi kararı verdi. Mahkeme duruşmada Celepoğlu’nun avukatı Vural Engül’ün heyeti reddetme talebini kabul etmedi. Celepoğlu müdafii itiraz ettiği takdirde itirazı İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi inceleyecek.

Duruşma Öncesi

Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Koronavirüsü pandemisi nedeniyle duruşma maskeli olarak yapıldı, duruşma salonundaki koltuklar sosyal mesafelenmeye uygun olarak kapatılmıştı.

Duruşma Salonu ve Katılım

Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşmada izleyici olarak az sayıda sanık yakını ile basın mensupları yer aldı.

Davayı Hrant’ın Arkadaşları, Diken, bianet, Evrensel, Hürriyet ve DHA takip etti.

20 Ocak Tarihli 124. Duruşma

Davanın 124. duruşması 20 Ocak 2021’de saat 10.00’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada tutuklu bulunan sanıklar Okan Şimşek, Muharrem Demirkale, Veysal Şahin, Volkan Şahin, Mehmet Uçar ve Hamza Celepoğlu tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz sanıklardan Yakup Kurtaran Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, Yüksel Avan Dörtyol Asliye Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, tutuksuz sanıklar Reşat Altay, Ali Öz, Yusuf Bozca duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak cinayet döneminde Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi’nde polis memuru olan Mehmet Uçar esas hakkında mütalaaya karşı söz aldı.

Azmettirici Erhan Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştıranın o olmadığını söyleyen Uçar “Bu konuda bana verilmiş bir görev de yoktur” dedi. Dink’in cinayetten önce maruz kaldığı tehditleri bilmediğini söyleyen Uçar, “Bana yöneltilen suçları işlemeyeceğim açıktır, beraatıma karar verilmesine talep ediyorum” dedi.

Uçar’ın ardından dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay söz aldı. Altay şunları söyledi:

“Yaklaşık 42 yıl emniyette çalıştıktan sonra 2015’te yaş haddinden emekli oydum. 42 yıllık çalışmam boyunca soruşturma geçirmedim, ceza almadım. Hizmet hayatım boyunca çalışmalarım nedeniyle ödüllendirildim.

“Meslek hayatımın tümü terörle mücadeleyle geçti. 80’li, 90’lı ve 2000’li yılarda yılmadan usanmadan mücadeleye devam ettik. Çok şükür terör örgütleri ve karanlık odaklar amaçlarına ulaşamadı. Bugün de kahraman arkadaşlarımız ülkemizin güvenliği için mücadeleye devam ediyor.

“Hizmet hayatım boyunca kanunlara uygun, objektif, devletimin ve milletimin ilkelerine saygılı bir çalışma içinde oldum.

“Bu davada yargılanmaktan müteessirim. Olay tarihinde Trabzon Emniyet Müdürü’ydüm. Bir gün sonra olayın failinin babasının ihbarda bulunması sonrasında lazım gelen çalışmaları yaptırdım. Bunlar sonucunda aynı gün fail, azmettirici, işbirlikçilerin yakalanmasını sağladım.

“21 Ocak’ta Erhan Tuncel’in yakalanarak İstanbul’a gönderilmesini sağladım. 23 Ocak’ta Ankara’ya gittim il emniyet müdürleri toplantısına katılmak için, orada görevden alındım. Sonrasında Trabzon’dan hemen ayrıldım.

“Bugüne kadar verdiğim tüm ifadelerde Dink’e yönelik çalışmalardan haberdar olmadığımı söyledim. Olay günü ve öncesi İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından bana bilgi verilmedi. Faruk Sarı, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Muhittin Zenit, Engin Dinç, Erhan Tuncel arasında yapılan görüşme ve toplantılardan bilgi verilmedi. Bu hususun İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer tarafından emredildiği duruşmalarda söylendi. Celalettin Cerrah ile yaptığı görüşme sonucunda Erhan Tuncel’in Yardımcı İstihbarat Elemanı olarak çalıştırıldığını öğrendim, o zamana kadar kimse söylemedi.

“Ogün Samast’ın katil olduğunu anlaşılması üzerine Celalettin Cerrah’ı bilgilendirirken yanındaki Ramazan Akyürek’e de bilgi verdim, Yasin Hayal’den bahsettim. Ama o konuyu bilmesine rağmen bu konuda konuşmadı.

“Dinkin öldürülmesi olayının aydınlatılması için yürütülen soruşturmalarda her zaman doğruyu söyledim. Bu konuda benim tarafımdan sahte bir evrak ve ya gizlenmiş bir evrak yoktur. Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine önceden sahip olsaydım olayın engellenmesini sağlardım. Yaptığım çalışmalar bu sözlerimin en büyük teminatıdır. Yargılama sonucunda adaletin tecelli edeceğine inanıyorum.”

Altay’ın ardından söz alan vekili Av. Yavuz Selim Baydar, “Faruk Sarı her aşamada verdiği beyanda ‘tasarıdan bilgim yoktu ondan bilgi vermedim’ demiştir. Mütalaada sarının beyanlarına yönelik değerlendirme maddi hatadır” dedi.

Kayıp olduğu iddia edilen F4 istihbarat raporunun “ekte olduğu” ibaresinin F3 raporuna sehven yazıldığını söyleyen Av. Baydar, iddianamede yer alan arızalandığı iddiasıyla gönderilen bilgisayar hususunda müvekkilinin o dönem görevden ayrılmış olduğunu söyledi.

“Müvekkilime cinayet tasarısına hiçbir bilgi verilmedi. Cinayetten sonra Trabzon Emniyeti’nde yaşanan olaylardan da müvekkilime bilgi verilmemiş, tüm bunlar Reşat Altay’dan gizlenmiştir” diyen Baydar, beraat talep etti.

Baydar’ın ardından tutuksuz sanıklardan cinayet işlendiğinde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü‘nde görev yapan eski uzman jandarma Yusuf Bozca söz aldı. “Görev çizelgesi benim olay yerinde olmadığımı göstermektedir. Olay yeri yakınında bile değilim. Hacı Şefik Şimşek’in benzetmesi göz yanılsamasıdır” dedi. Avukatı Hüseyin Çobanoğlu ise “Tüm beraat gerekçeleri dosya kapsamındaki resmi evraklarla sabittir” diyerek beraat talep etti.

Bozca’yı dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkezi görevlisi Hamza Celepoğlu’nun esas hakkında mütalaaya karşı beyanı takip etti.

“Dava sulandırılmış, gerçek ortaya çıkarılamamış, adalet tecil edilememiştir. Umutsuz değiim, doğrular er geç ortaya çıkacaktır” diyen Celepoğlu, “Davayla alakası olmayan eski yalanların servis edilmesi yargılamayı ortaya koymaktır. Mütalaada tüm kovuşturma aşaması yok sayılmıştır” diye konuştu.

Duruşmaya Celepoğlu’nun savunması sürerken saat 12.30 itibariyle öğle arası verildi, 13.55’te Celepoğlu’nun savunmasıyla duruşma kaldığı yerden devam etti.

“Benden, benim ana babamın evlatlarından katil, terörist çıkmaz, çıkaramazsınız” diyen Celepoğlu beraatini talep etti.

Celepoğlu’nun ardından beyanda bulunan vekili Av. Vural Ergül, Başkan Akın Gürlek’e hitaben “Siz bizzat bu davada bozma nedeni olacak şeyler yapıyorsunuz” dedi. Gürlek bunun üzerine avukatı uyardı.

Av. Ergül mahkeme heyetine “Ne kadar süre tanıyorsunuz bana” diye sordu ama cevap alamadı.

Savunma desteği verebilmem için beyanımın sınırlandırılmaması gerektiğini, bunun bozma sebebi olacağını tekrar hatırlatıyorum” diyen Ergül, “Savcının mütalaasında müvekkilime yönelik eylemler açıkça ortaya konmamış. Cevaplamayı gerektirecek bir mütalaa dahi yoktur” diye konuştu.

Av. Ergül “Müvekkilime atılı suçlamaların tamamı tüm kaba ve mesnetsizliği ile ortaya çıkmıştır. Mütalaa delilden mahrumdur, Dink’in gerçek katillerini ortaya çıkarmayacak şekilde adil yargılanmayı ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Agos “bu iddianame paralele sığmaz” demişti ama yazık ki dosya içeriği adere bilinerek ve istenilerek çarpıtılmaya çalışılmaktadır” diye ekledi.

Mahkeme Başkanı Akın Gürlek “beş dakika” uyarısı yapınca Av. Ergül “Ben Ergenekon davası avukatıyım. Bu savunmayı sınırlamaktır” diye konuştu. Gürlek ile Ergül arasındaki polemiğin ardından Ergül “Ben usule uygun bir karar çıkmasını istiyorum” diyerek soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.

Mahkeme Başkanı Gürlek saat 15.20’de duruşmayı bitirdi. Av. Ergül’ün “Savunmamı kestiğinizi, sonlandırdığını tutanağa yazar mısınız?” demesi üzerine Gürlek cevap vermeden salondan ayrıldı.

22 Ocak Tarihli 125. Duruşma

Davanın 125. duruşması 22 Ocak 2021’de saat 10.00’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Tutuklu bulunan sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Ramazan Akyürek, Veysal Şahin, Okan Şimşek, Mehmet Uçar, Hamza Celepoğlu, Osman Gülbel, Yavuz Karakaya, Volkan Şahin, Muharrem Demirkale ve Tamer Bülent Demirel tutuklu bulundukları hapishanelerden, sanıklar Yakut Kurtaran Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, Yüksel Avan Dörtyol Asliye Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS yoluyla duruşmaya katılırken, tutuksuz sanık Ali Öz duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşma sanıklardan Celepoğlu’nun vekili Av. Vural Ergül ile Mahkeme Başkanı’nın tartışmasıyla başladı. Savunmanın kesildiğini söyleyen Ergül, heyetin reddini talep etti. Heyet talebi reddetti.

Duruşmada esas hakkında mütalaaya karşı ilk olarak dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlilerinden Veysal Şahin beyanda bulundu.

“KTÜ’de Tuncay Uzundal ile tanıştım. Erhan Tuncel ile o beni tanıştırdı. Öğrenci meseleleri konuşuyorduk. Haklarında öğrenci olmaları dışında bilgim yok. Hrant Dink ismini cinayetten sonra duydum. FETÖ/PDY ile bir alakam yoktur” diyen Şahin şöyle konuştu:

“Temmuz 2006’da Coşkun İğci’nin plansız ve tamamen tesadüfi bir şekilde aramasıyla bize söylediği Yasin Hayal’in eylem arayışı içinde olduğu bilgilerini, mesai gözetmeksizin silsile yoluyla Metin Yıldız’a ilettim. Ali Öz’ün katıldığı toplantıda bu konu gündeme geldi. Cinayet sonrasındaki toplantıda Ali Öz ve Metin Yıldız’ın emriyle Coşkun İğci ile görüştük. Olay sonrasında hazırlanan rapor da irademiz dışında hazırlandı. Üzerimizde baskı kurularak 20 Ocak 2007 tarihli (Dink’in öldürülmesinin ardından düzenlenen) görev sonuç raporu hazırlatıp imza attırdılar. Ortada hiçbir sebep yokken böyle bir rapor yazmamızın bir izahı yoktur. Durup dururken bu raporu yazmamız akla ve mantığa aykırıdır. Emir zoruyla yazdırıldı bu rapor. Ben illa ki tarih 20 Ocak 2007 olmalı dedim. Ekmeğimizle oynarlar diye korkarak yazdık. En ast kademede olduğum için, bu yazılanı istemeyerek kaleme alarak, iradem dışında imza atmak zorunda kaldım. Bunu 15 Şubat 2008’de üzerimizdeki baskı kalktıktan sonra Burdur Başsavclığı’na da anlattım.”

Şahin ayrıca istihbaratta çalışmadığını, asayiş tim komutanı olduğunu, Okan Şimşek ve Veysel Şahin ile birlikte ilk haberi alanlar olarak tarif edilen şahsın kendisi olmadığını, isminin sehven girdiğini söyleyerek beraat ve tahliye talep etti.

Şahin’in avukatı da “Müvekkilin ismi diğerleriyle karıştırılmış” diyerek tahliye ve beraat istedi.

Şahin’in ardından cinayet döneminde istihbarat Daire Başkanlığı görevlisi olan Hamdi Egbatan söz aldı, “Dairede görevliyken C2 büroda görev yapmadım. F4 raporlarını görmedim. Bylock programı kullanmadım. Bu davada yargılandığım için yapılan bir yakıştırma. Fetöcü değilim.” Vatanına bağlı birisiyim kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

Avukatı da “Tüm suçlamaların düşürülmesini talep ediyoruz. Görevi kötüye kullanmak için o görevin kendisinin olması sonra yapmamak için kastının olması gerekir” diyerek beraat talep etti.

Egbatan’ın ardından cinayetten önce Trabzon Emniyet İstihbarat Dairesi şubesinde komiser yardımcısı olan Özkan Mumcu söz aldı.

“Trabzon emniyetinde görev yaparken cinayetten 6 ay önce askere gittim. Cinayet işlendiğinde askerdeydim. Yani suç tarihinde ben görev yapmıyordum” diyen Mumcu şöyle konuştu:

“Ben ilk savunmamda tahliye edildim. Ama 5 yıl sonra, mütalaayı okuduğumda şok oldum. Yine benim Trabzon şube müdürlüğünde görev yaptığım iddia edildi. Ben askerde olduğumu belirtmeme rağmen 5 yıl sonra hazırlanan mütalaada askerde olduğuma dair tek bir cümle yer almıyor.

“2006 Şubat ayında Muhittin Zenit’e Erhan Tuncel Yasin hayalin hrant Dink’i öldürmete hazırlandığını söylemişti. Bu raporlandı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’na ve önemine binaen İstanbul’a gönderildi.”

İstanbul’a giden “ses getirecek eylem” geçen yazıyı okuyan Mumcu “Alınan bilgi hızlı bir şekilde gönderildi. Bu yazıdan Hrant Dink’in öldürüleceğini anlamadık iddiası daha sonra bizi suçlamaya dönüştü. Engin dinç Ahmet İlhan Güler’i sözlü de aradı” dedi.

“İstanbul’un savunması ‘Biz Dink’in öldürüleceğini anlamadık’a dayanıyor. Şube müdürümüz resmi yazıyla aktarılması gerektiğini söyleyip aktarmıştır. Engin Dinç’in bilgisi dahilindedir” diyen Mumcu, “İstanbul Emniyet İstihbarat Şube’nin ‘biz o yazıdan Hrant Dink’in öldürüleceğini anlamadık’ demesinin bir anlamı yoktur. Tehdidin niteliği sözle de anlatılmıştır onlara” diye konuştu.

Mumcu beraat istedi. Duruşmaya 12.29’da öğle arası verildi, 13.59’da devam edildi.

Öğleden sonra ilk olarak dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcılarından Tamer Bülent Demirel esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu. Suçlamaları kabul etmeyen Demirel beraatini talep etti.

Duruşmaya daha sonra katılan Demirel’in avukatıysa “Müvekkil görevde kaldığı sürede gerçekleştirdiği eylemden sorumlu olduğuna dair somut bilgi yoktur. Söz konusu suça ilişkin savcı, iddianamede belirtilen hususların tamamını mütalaada yinelemiş, delil ya da somut veri sunmamıştır. Anayasal ihlal suçlarında cezalandırılmasını talep etti. Katılmıyoruz. Beraat talep ediyoruz” diye konuştu.

Duruşmada konuşan Dink’in katili Ogün Samast ile üstünde “Vatan Toprağı Kutsaldır Kaderine Terk Edilemez” yazılı takvimin önünde bayrakla beraber hatıra fotoğrafı çektiren polis Yakup Kurtaran da beraat istedi. Kurtaran şöyle konuştu:

“Ben o takvimin haberdar değildim. Sonra gördüm. Ama Birol Ustaoğlu ‘takvimi arkasına alalım’ demiştir. Bilerek orada çektirmiştir. Türk bayrağını da Birol Ustaoğlu’nun telkiniyle açtırıldı. Tetikçide bayrak olduğunu bilmiyordum. Spontane bir durumdur. Bayrağı açınca kumaşta yırtılma vardı. Görüntü çekiliyordu, bayrağı çekiştirmek istemedim. Kala kaldım. Tetikçiye ‘şimdi de bayrağını çıkar’ denildi. Fotoğraf çekildi. 10-15 saniyede oldu bunlar. Bunda benim iradem yoktur. Garajda yapılan üst aramasında bu bayrak nasıl alınmadı? Onu da sizin takdirinize bırakıyorum.”

Kurtaran beraat istedi.

Kurtaran’ın müdafii de “Katil zanlısıyla foto çekilmesi emri başsavcı tarafından verildi. Kendi inisiyatifiyle böyle bir foto çekilmesi mümkün değil. Atılı suçların tamamından beraat talep ediyoruz” dedi.

Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı C şube müdürü yardımcılarında Osman Gülbel esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

İstihbarat Daire Başkanlığı’na bağlı, azınlıklar ve aşırı sağ faaliyetler konularında çalışan C şube müdürlüğünde görevli Osman Gülbel “Trabzon’dan gelen yazı dışında başka evrak görmedim. Koruma ve operasyon ise bizim görevimiz değil” dedi.

“Bylock kullandığımı kabul etmiyorum. Telefonum ve bilgisayarımda bu program yoktu. Örgüt üyesi değilim. Engin Dinç ile konumumuz aynı. İddialar niye farklı?” diyen Gülbel beraat istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme Volkan Şahin hakkında “konutu terk etmeme” (ev hapsi) adli kontrolüyle tahliye kararı verirken, Ali Öz’ünse ev hapsine karar verdi. Bu Öz hakkında davanın başından beri verilen üçüncü ev hapsi kararı.

Bir sonraki duruşma 27 Ocak 2021 tarihinde görülecek.

Yayınlanma tarihi

2 March 2021

Kategori Listesi