Elif Akgül- 7,8,9 Haziran 2020
Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 77 sanıklı davanın 107, 108 ve 109. duruşmaları 7-8-9 Temmuz’da görüldü.
Hrant Dink davasına bakan mahkeme heyeti beşinci kez değişti. Heyetin başkanlığına kısa süre önce CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na tweetleri nedeniyle yargılandığı davada 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına çarptıran İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de başkanı olan Akın Gürlek getirildi. Heyette Gürlek’in yanı sıra hakimler Ramazan Balcı ve Nail İnce de yer aldı. Duruşma savcısıysa Muhammed İkbal Anar’dı.
Gürlek’i yönettiği ilk duruşmada heyet, dönemin MİT görevlileri Özel Yılmaz, Handan Selçuk ve Hüseyin Kubilay Günay’ın tanık olarak dinlenmesinin dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle dinlenmelerini reddetti. Oysa mahkeme görevlilerin dinlenmesine 14 Mart 2019’da karar vermişti. Yılmaz ve Selçuk, Dink’le öldürülmeden önce İstanbul Valiliği’nde gerçekleşen görüşmede yer almıştı.
7 Temmuz’daki duruşmada Fox TV kameramanı Soner Dabağ, dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı’nda görevli Ali Okur ve Onur Yücel, 8 Temmuz’daki duruşmada dönemin İstanbul Jandarma Komutanı Ünal Karaosmanoğlu, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Yarbay Aycan Oktaylar, Saitin Bölükbaşı ve Güven Şahin, 9 Temmuz’daki duruşmada Derya Yıldız ve Pınar Acar tanık olarak dinlendi. 7 Temmuz’da dinlenmesi planlanan tanıklardan Zeki Erdem, Kubilay Tümen ve Nedim Zengin ile 9 Temmuz’da dinlenmesi planan Hikmet Acar dinlenmedi.
Duruşma Öncesi
Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Koronavirüsü pandemisi nedeniyle duruşma maskeli olarak yapıldı, duruşma salonundaki koltuklar sosyal mesafelenmeye uygun olarak kapatılmıştı.
Pendemi nedeniyle Hrant’ın Arkadaşları her duruşma öncesi adliye önünde yaptıkları açıklamayı bu duruşma haftasında yapmadı.
Duruşma Salonu ve Katılım
Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşmada izleyici olarak sadece bir sanık yakınıyla basın mensupları yer aldı.
Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Agos, Diken, bianet, Anadolu Ajansı, Hürriyet ve DHA takip etti.
1. Gün / 7 Temmuz 2020
107. duruşma 7 Temmuz günü saat 11.26’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanıklardan gazeteci Ercan Gün, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tutuklu bulunduğu cezaevinden katıldı. Duruşma salonunda tutuksuz sanıklar dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Ali Barış Sevindik, IQ yayınevi sahibi Adem Sarıgöl ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak TGRTFox’da Ercan Gün ile birlikte çalışan kameraman Soner Dabağ tanık olarak dinlendi. Dabağ, Samsun’da tetikçi Ogün Samast yakalandıktan sonra Samast ile birlikte Türkiye bayrağı ile fotoğraf çektiren jandarma ve polislerin haberini yaptığı için yargılanan Ercan Gün ile Samsun’a giden kameramandı. Dabağ o dönem kanalda nöbetleşe çalıştıklarını, Samsun’a gitme talebinin kanaldan geldiğini, Samsun’daki masrafların kanal tarafından karşılandığını aktardı.
Dabağ’ın ardından tanık olarak cinayet döneminde İstanbul Jandarma Komutanlığı’nda görevli olan Ali Okur dinlendi. “Aşırı sol faaliyetlerde” görevli olduğunu belirten Okur, sanıklardan Muharrem Demirkale’nin cinayet günü görev aracını alarak Balmumcu’daki dispansere gittiğini, bu nedenle göreve çıkmakta geciktiklerini söyledi.
Duruşmada söz alan Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu, mahkemeye Dink ile valilikte görüşen MİT görevlileri Hüseyin Günay Kubilay, Özer Yılmaz ve Handan Selçuk’un dinlenmesi talebinde bulunduklarını, sürecin 2004’ten beri “doğrudan tanığı olduklarını” vurgulayarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de bu tanıkları dinleme konusunda bir karar aldığını hatırlatarak, “Ama son celsede bu hususa ilişkin bir karar oluşturulmadı” dedi. Bakırcıoğlu ayrıca dönemin MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un da cinayet sonrasında İstanbul’da yapılan toplantılara katıldığı belirterek dinlenmesini talep etti. Av. Bakırcıoğlu “Nasıl Muammer Güler dinlendiyse bunlar da dinlenmeli” diye ekledi.
Duruşmaya 11.40’da ara verildi, 11.57’de devam edildi. Mahkeme “dosya kapsamında dinlenen tanıkların yeterli olduğu, davaya katkı sağlamayacak olması” gerekçesiyle Ahmet Kubilay Günat, Özer Yılmaz ve Handan Selçuk’un dinlenmesi talebini reddetti. Ahmet Köksoy’un dinlenmesi içinse MİT’e yazı yazılmasına, onay geldiği durumda tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
Duruşmada ikinci tanık olarak Onur Yücel ifade verdi. Yücel, “Adem Sarıgül vatansever birisidir. Bu terör örgütüyle bağlantısı en son olacak kişidir” diye konuştu.
Duruşma 12.02’de sona erdi.
2. Gün/ 8 Temmuz 2020
2 Temmuz’da görülen Dink davasının 108. Duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10.27’de başladı. Tutuklu sanıklardan gazeteci Ercan Gün Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tutuklu bulunduğu cezaevinden katıldı. Duruşma salonunda tutuksuz sanıklar dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Ali Barış Sevindik, IQ yayınevi sahibi Adem Sarıgöl ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak dönemin İstanbul Jandarma Komutanı Ünal Karaosmanoğlu tanık olarak dinlendi.
“Cinayetten önce bu konuda bir bilgi geldiğini hatırlamıyorum. Bu olaydan sonra bilgi sahibi olduk” diyen Karaosmanoğlu, cinayet gününü şöyle aktardı:
“Olay günü Kocaeli Jandarma Komutanlığı’nda alay komutanları toplantısına katılmıştım. Oradayken bu konuyu istihbarat şube müdürümden öğrendim. Olayın polis bölgesinde olduğu söylendi. Olayın takip edilmesini istedim ve toplantıya devam ettik. Olay sonrası sansasyonel gelişmeler olduğu için İstanbul’a döndüm. Valiliğe geldim doğrudan. Geldiğimde hava kararmak üzereydi. Oraya gittiğimde Vali, Emniyet Müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanları, Terörle Mücadele Daire Başkanı toplantı salonundaydı. İlk ilgileri orada öğrendim. Ardından Emniyet Müdürlüğünün odasında gelişmeleri takip ettim. Bir şüpheli fotoğrafı geldi. Failin kim olduğu belli değildi, bu yüzden fotoğrafın basınla paylaşılmasını ben istedim.”
Cinayet günü Agos gazetesi çevresinde olduğu iddia edilen jandarmaların fotoğraflarının kendisine savcılıkta gösterildiğini ancak tanımadığını söyleyen Karaosmanoğlu, şöyle devam etti:
“Hrant Dink’in kim olduğunu İstihbarat Şube Müdürü başta olmak üzere gazetelerden öğrendik. Jandarma yasalarla görev yapan bir kolluk gücüdür. İstanbul İl Jandarma Komutanlığının etnik, dinsel, politik bir çalışması yoktur. Dink ile ilgili bir çalışmamızın olmadığını biliyorum. Bu konuda ülkem itibar kaybetti.”
Tanığa soru soran Dink ailesinin avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu, Trabzon ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Dink’e yönelik eylem hazırlığından haberdar olduğunu hatırlattı ve katıldığı toplantılarda bu bilgilerin konuşulup konuşulmadığını sordu.
Karaosmanoğlu “Ramazan Akyürek (dönemin İstihbarat Daire Başkanı) bu konuda hiç konuşmadı. Ne kadar bilgiye sahipti bilmiyorum. Ahmet İlhan Güler (dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü) ve Celalettin Cerrah (dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü) olayın ortaya çıkması konusunda çok gayret sarf etti” diye konuştu. Av. Bakırcıoğlu’nun Dink’e yönelik eylem yapılacağı bilgisinin yer aldığı istihbarat notunun Ahmet İlhan Güler tarafından imzalandığını anımsatması üzerine Karaosmanoğlu, Güler’in bu konuda konuştuğunu hatırlamadığını söyledi.
Karaosmanoğlu’ndan sonra dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Aycan Oktaylar tanık olarak dinlendi. Oktaylar, olayı bütün kanallar canlı yayına geçince öğrendiğini belirterek şöyle konuştu:
“Jandarma Genel Komutanlığı’nı bilgilendirmek için telefon görüşmeleri yaptık. Olay jandarma bölgesinde gelişmediği için bize bir bilgi gelmedi. Bize eylem yapılacağı ile ilgili bir bilgi gelmedi. Olaydan sonra açık kaynaklardan bilgi edindik.”
Oktaylar, olay yerinde olduğu iddia edilen jandarma personelinin fotoğraflarının kendisine savcılıkta gösterildiğini söyleyerek hiçbirinin personeli olmadığını aktardı. İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü’yle paylaşılan Dink’e yönelik eylem hazırlığının yer aldığı istihbarat belgesini görmediğini söyleyen Oktaylar, Dink’in yargılandığı davayı takip etmediklerini ancak duruşmada olanlarla ilgili genel bilgilendirme yapıldığını anlattı.
Dink ailesi avukatlarından Av. Bakırcıoğlu’nun soruları üzerine, cinayet günü açık kaynaktan edindikleri bilgileri komuta kademeleri ile paylaştıklarını söyleyen Oktaylar, bilgi edinebilmek için akıllarına gelen herkesi aradıklarını, Ahmet İlhan Güler’in cinayetin olacağına ilişkin istihbarat raporundan kendisine bahsetmediğini, olayın polisin görev alanında olduğunu ifade etti.
Öte yandan Mahkeme Başkanı Gürlek, Oktaylar’a soru sorduğu sırada Dink ailesinin avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu’nun sözünü “aynı soruları sorduğu” gerekçesiyle keserek uyarıda bulundu.
Duruşmaya 12.07’de ara verildi, 13.43’te devam edildi.
Oktayların ardından dönemin Trabzon jandarma görevlisi olan Saittin Bölükbaşı tanık olarak ifade verdi. Bölükbaşı azmettirici Erhan Tuncel’in dönemin Trabzon jandarma görevlisi olan tutuksuz sanıklardan Volkan (Satılmış) Şahin’in yanına gelip gittiğini anlattı. Bölükbaşı, Şahin’in Tuncel ile görüşmemesi için uyardığını da ekledi. Bölükbaşı Şahin’i Samast ile görüştüğüne şahit olmadığını ifade etti.
Bölükbaşı’nın ardından Şahin ile Trabzon’da görev yaptığı sırada ev arkadaşlığı yapan Güven Şahin ifade verdi. Tuncel’in “sadece bir kere evlerine geldiğini” hatırladığını belirten Şahin, “Volkan Trabzon’da havaalanı karşısındaki mahallede devriye atıyordu, orada tanışmış olabilirler” diye konuştu.
Duruşma 14.34’de sona erdi.
3. Gün/ 9 Temmuz 2020
9 Temmuz’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 109. duruşma saat 11.26’da başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklardan gazeteci Ercan Gün Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tutuklu bulunduğu cezaevinden katıldı. Duruşma salonunda tutuksuz sanıklar dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinden Okan Şimşek, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez Amiri Hamza Celepoğlu ile dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlilerinden Hacı Şefik Şimşek hazır bulundu.
Duruşmada Okan Şimşek’in tanıkları Pınar Acar ile Derya Yıldız dinlendi. Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, diğer tanık Hikmet Acar’ın dinlenmesi kararından rücu etti.
Mütalaasını açıklayan savcı Muhammed İkbal Anar tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Duruşmada taleplerini dile getiren Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 14 Mart 2019’daki duruşmada, 2004 yılında Dink ile İstanbul Valiliği’nde görüşen MİT görevlileri Handan Selçuk, Özer Yılmaz ve Hüseyin Kubilay Günay’ın tanık olarak dinlenmesini kabul ettiğini, kendilerinin ayrı bir talepte bulunmayıp kararın yerine getirilmesini talep ettiklerini ifade etti.
Özer Yılmaz’ın MİT İstanbul Terör Daire Başkanı olduğunu, MİT görevlisi Handan Selçuk, MİT İstanbul Bölge Başkanı Hüseyin Kubilay Günay ile İstanbul Vali Yardımcısı Ergün Güngör’ün Dink ile İstanbul Valiliği’nde yapılan görüşmeye katıldığını, Güngör’ün ifadesinde toplantıda “etkisiz eleman” olduğunu, Özer Yılmaz’ın “baskın olduğunu” aktardığını, görüşmenin Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği ve talimatıyla yapıldığını hatırlattı.
Av. Bakırcıoğlu, “Güngör ve Güler’in tanık ifadeleri olmasına rağmen görüşmeleri asıl yürüten olarak belirlenen, Dink’e yönelik saldırılar başladığında görevde olan ve İl Koruma Kurulu toplantılarına giren Özer Yılmaz’ın dinlenmemesi haksızlıktır” dedi.
Av. Bakırcıoğlu ayrıca “Yılmaz, Selçuk ve Günay’ın dinlenmemesi kararı Köksoy’un dinlenmesi kararıyla çelişmektedir” diyerek tanıklara ilişkin dilekçelerini celse arasında vereceklerini söyledi.
Duruşmada tahliyesini talep eden Ercan Gün ise “Bayraklı skandal görüntüyü yayınlayan gazeteciyim. Bu görüntü Vatan, Hürriyet gazetelerinde, DHA’da da çıktı. Soner Dabağ’ın tanıklığını dinlediğiniz. İddianame beni Samsun’a gönderenin FETÖ-PYD olduğunu iddia ediyor ama Soner’in ifadesi bizi gönderenin kanal olduğunu gösterdi. İddianamede haberde ulusalcıların ve Ergenekon’un hedef alındığı iddia ediliyor ama tek bir cümle yok. 2007’de bu konuyla ilgli Jandarma Genel Komutanlığı’nın şikayeti üzerine soruşturma geçirdik ve beraat ettik” diye konuştu.
Gün’ün avukatı ise, “Müvekkilim sadece gazetecilik yapmıştır. Tek istedikleri haberciliktir. Görüntüleri çekebilmek ve haber olarak sunmaktır” dedi.
Duruşmaya 11.50’de ara verildi, 14.29’da devam edildi.
Tutuksuz sanıklardan Celepoğlu, “Bu dava sulandırılıyor. Bu davayı sulandıranlar Akşam gazetesine beni ve istihbarat görevlilerini hedef gösteren haberi verenlerdir” diye konuştu.
Tutuksuz sanıklardan Öz ise “Bu yargılama 13 yıldır devam ediyor. Son 4 yıl hapisten sonra ev hapsinde kaldım. Sonra imzaya geçtik ama sıkıntı yaşıyorum. Adli kontrol tedbirinin yurtdışı çıkış yasağına ya da ayda bir imzaya çevrilmesini istiyorum” diye konuştu.
Tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale ve Ali Fuat Yılmazer’in müdafiileri de tahliye talep etti.
Ara Kararlar
Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren mahkemeye heyeti ayrıca,
- MİT Müsteşarlığının izin vermesi durumunda MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un tanık olarak dinlenmesine,
- Tanıklar Erhan Evren, İrfan Özkan, Mustafa Sabri Şahin, Zeki Erdem, Recep Güven, Şenol Çinar, Yüksel Sezer, Kubilay Tümen, Nedim Zengin, Ahmet Gökpınar, Akif İkbal, Ayhan Falakalı, İbrahim Şevki Eldivan ve Engin Yılmaz’ın dinlenmesine yer olmadığına,
- Ali Öz ve Okan Şimşek’in adli kontrol tedbirini ayda bir imzaya çevrilmesine
Karar verdi.
Bir sonraki duruşma 16 Eylül 2020 tarihinde görülecek.