‘İtirafçı’ Kutabındaki Resimleri Teşhis Etti
Mahkeme, duruşmaya katılan eski PKK itirafçıları sanıkların savunmalarını aldı. 15 sayfalık yazılı savunmasını mahkeme sunan sanıklardan Recep Tiril (Erkal) müdahil avukatlarından Tahir Elçi’nin sorularını yanıtladı. Elçi, İsveç’te yaşayan PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın anlatımlarının yer aldığı ‘İtirafçı’ adlı kitaptaki resimleri teşhis etmesini istediği sanık Recep Tiril, 1990’lı yıllarda çekildiğini söyledi. Fotoğrafta kendisinin yanı sıra, Halil Çelik, Halil Çelik’in kayınpederi, ağabeyi Muhsin, kitapta ‘Komutan’ olarak geçen Diyarbakır İl Merkez Jandarma’da görevli Mithat veya Miktat olarak tanıdığı yüzbaşının olduğunu belirten Tiril, Abdulkadir Aygan ile birlikte faaliyetlerinin olmadığını savundu. Fotoğrafın çekiliş öyküsünü de anlatan Tiril, “Fotoğrafın çekilişi şöyle olmuştur. Abdulkadir Aygan hatırladığım kadarıyla çok ısrarcı olmuştu, ‘Haydi fotoğraf çektirelim’ diye ısrarlarda bulundu. O nedenle çektirdik, ayrıca şunu da söyleyeyim PKK’dan ayrılan şahıslar bir araya gelirlerdi. Fotoğrafın çekilmesi Abdulkadir Aygan’ın srarıyla olmuştur. Bu fotoğraftan bizlerden hiçbirinde yoktur, bu fotoğraf onun ısrarı ile çekilmiştir. Fotoğrafın çekildiği yer Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Karargah Servis bölüğünde çekilmiştir” şeklinde konuştu.
Avukattan Sanığa ‘Bıyık’ Sorusu
Tiril’in fotoğrafların çekildiği tarihte askerde olduğunu söylemesi üzerine avukat Tahir Elçi, ‘Bu bıyıklarla mı askerlik yaptınız?’ sorunu sanığa yöneltti. Tiril ise, “Askerlik izin dönüşü çekildiğini tahmin ediyorum, ben izinden dönmüştüm o yüzden bıyıklıyımdır. Muhtemelen de diğerleri de izin dönüşü oldukları için bıyıklıdırlar. Ayrıca benim askerlik yaptığım dönemde sivil hiçbir görevim yoktu, askerlikten başka hiçbir şey yapmadım” cevabını verdi.Mahkeme heyetinin hakkındaki suçlamaları anlattığı Saniye Emlük, (Emel Berak) savunmasında, sanıklardan hiç birini tanımadığını söyledi. Sanıklardan Kemal Emlük’ün (Erhan Berak) eşi olduğunu belirten Saniye Emlük, Abdulkadir Aygan’ı Aziz Turan ismiyle tanıdığını kaydetti. Suçlamaları reddeden Saniye Emlük, “Ben 1991 yılının 9’uncu ayında Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığında göreve başladım, Aziz Turan’da orada çalışıyordu. Aziz Turan genellikle tercümanlık ve basın yayın işlerinde çalışıyordu. Benim bildiğim hatırladığım bu kadardır, başka ne iş yaptığını da bilmiyorum” dedi.
PKK’dan Ayrılan İlk Kadın Benim, 3 Kez Suikast Düzenlemek İstediler
Terör örgütü PKK’ya 1983 yılında katıldığını, 1988 yılında ise örgütten ayrıldığını hatırlatan Emlük, “Örgütten ilk ayrılan bayan ben olduğum için sürekli olarak örgüt tarafından hedef haline getirildim ve bu durum halen devam etmektedir. Ben örgütten ayrıldığım için hakkımda böylesi isnatlar atfedildiğini düşünüyorum. Ben daha önce bana tebligat yapılmadığı için duruşmaya gelememiştim, ancak ben tebligat yapılmadığı halde bu celse kendi isteğim ile duruşmaya geldim. Ben iddianamede iddia edilen kişileri öldürmedim. PKK terör örgütünden ayrılan ilk kadın olduğum için PKK tarafından hedef haline geldim, 3 kez suikast teşebbüsüne uğradım. Örgüt beni hedef yapmıştır, bu davada yargılanmamın sebebi de terör örgütünden ilk ayrılan kadın örgüt mensubu olmamdan dolayıdır” diye konuştu.Emlük, halen Jandarma Bölge Komutanlığı Hizmet Huhafız bölüğünde levazım işlerine baktığını söyleyerek, mağdur avukatlarının sorusu üzerine, “Ben iş başvurusunda bulundum ve sınavla Jandarmadaki göreve başladım” dedi.
Abdulkadir Aygan Alkol Alıp Karısını Dövüyordu
Sanık avukatlarından Hikmet İşler’in sorusu üzerine Abdulkadir Aygan ile aralarının bozuk olduğunu söyleyen Emlük şöyle dedi:”Abdulkadir Aygan bir alasmarladık demeden gitti. Onun nedeni de anlatayım. O Burdur’a tayin olmadan önce bir gece bir baktım kapı çalınıyor. Kapının merceğinden bakınca başı yarılmış kadın gördüm. Önce tereddüt ettim kapıyı açıp açmamak konusunda. Sonra kadını kanlar içinde görünce kapıyı açtım ve baktım ki Abdulkadir Aygan’ın eşi Azize Turan. Kendisini içeri aldım pansuman yaptım. Kendisi bana Aziz Turan’ın her gün kendisini dövdüğünü her gece alkol aldığını ve çok kaba davrandığını söyledi. Bayağı bir dert yandı. O gece birkaç saat bizde kaldı, sonra kendisini ikna ederek evine götürdüm. Aziz Turan ile bu mevzuyu ertesi gün konuştum. Oda bana, eşiyle iyi anlaştığını, herhangi bir problemlerinin olmadığını ve çok şanslı olduğunu söyledi. Ben kendisine yaptıklarının çok hoş olmadığını söyledim. Oda bundan memnun olmadı ve bu olaydan dolayı aramız açıldı. Ayrıca birgün bankaya olan borcundan dolayı eşimin kefil olmasını istemiş, fakat eşim kabul etmemiş. Bundan dolayı da bana ve eşime husumet beslediğini düşünüyorum. Beni ve eşim Kemal’i suçladığını düşünüyorum.”
Aygan’ın Suçlamaları Kurgudan İbaret
Yine Jandarma Bölge Komutanlığı’nda memur olarak görev yapan sanıklardan eski PKK itirafçısı Kemal Emlük (Erhan Berak) savunmasında, PKK’dan kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra askere gittiğini ve Silvan’da askerlik yaptığını anlatan Emlük şöyle konuştu:”Askerlik yaptığım sırada davada yargılanan sanıklardan Feti Çetin, Abdulkadir Aygan, Ali Ozansoy ile işe başlamam hemen öncesinde tanıştım.Aziz Turan basın-yayın işlerine bakıyordu. Bizimle ilgili suçlamalarda bulunmuştur. Döküman ve yazılardan kendisi bunları takip ettiği için bu olaylardan haberdardır. Bu tip eylemleri kendisi de basın yayından çok iyi takip ettiği için kafasından kurgu yaparak bizim üzerimize yıkmıştır. Tamamen beyanları iftiradır bize yönelik suçlamadır. PKK terör örgütü bize devamlı olarak zarar vermek istedi. Benim eşim 3 defa suikast teşebbüsüne uğradı, bende bu sırada kendisinin yanındaydım. Bende bizzat saldırıya uğradım. Ayrıca Abdulkerim Kırca’yı şube müdürü olması nedeniyle tanırım, kendisi çalıştığım görev yaptığımız yerin şube müdürüydü. Yüksel Uğur’da orada çalışmaktaydı, bu nedenle kendilerini görev nedeniyle tanımaktayım. Ancak kendileri ile herhangi bir yasadışı faaliyetimiz olmamıştır.
Mahkeme Başkanı Sanığı Azarladı
Kemal Emlük, haklarındaki iddiaların PKK tarafından ortaya atıldığını ve PKK tarafından suçlandığını söyleyince Mahkeme Başkanından azar işitti. Mahkeme başkanı, “Hakkınızdaki iddianame Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanmıştır. Suçlamalara cevap verin. Hakkınızda adam öldürme iddiası var. Bunu yargılıyoruz. Onlar mı hazırladı. Otur yerine” dedi.Duruşma, Ahmet Cem Ersever’in yakınındaki isimler arasında gösterilen sanıklardan PKK itirafçısı ALİ Ozansoy’un (Ahmet Turan Altay) dinlenilmesiyle devam etti. Terör örgütü PKK’dan ayrıldıktan sonra 5 yıl yıl cezaevinde kaldığını anlatan Ozansoy, “Askerlik yaptığım Silvan’da Fethi Çetin, Hayrettin Toka, Abdulkadir Aygan ve Hüseyin Tilki’yi orada tanıdım. Askerliğimi tamamladıktan sonra Jandarma Genel Komutanlığına iş başvurusunda bulunarak, İstihbarat Şube Müdürlüğünde çalıştım. 1993 yılında istifa ettim. Çalıştığım dönemde herhangi bir yasa dışı faaliyette bulunmadım” dedi.
Soruları Yanıtladı
Avukat Tahir Elçi’nin Cem Ersever ile Hanefi Avcı ile ilgili sorularını yanıtlayan Ozansoy şöyle konuştu:”Ben çalıştığım dönemde Cem Eersever Diyarbakır Jandarma İstihbarat Grup komutanıydı. Bu yer Şehitlikte Asayiş Komutanlığı Karargahı ile Bölge Valiliği’nin bulunduğu kampüsün içerisinde küçük bir bağımsız binaydı. Cem Ersever oradaki itirafçılardan zaman zaman örgüte ilişkin bilgiler alıyordu. Bana da bir kaç defa örgütle ilgili sorular sordu. Cem Ersever ile askerlikten sonra herhangi bir ilişkim olmadı. Çünkü o komutandı bende bir erdim. Cem Ersever’in ne zaman ordudan ayrıldığını bilmiyorum. Ancak ben 1993 yılında ayrıldım. Cem Ersever ile daha sonra herhangi bir faaliyetim olmadı. Hanifi Avcı’yı tanırım. Hanifi Avcı ben teslim olduğum sırada Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürüydü. Bir kaç kez sorguma geldi. Maraş’lı olduğunu öğrendim, cezaevinde iken kendisine mektup da gönderdim. Hanifi Avcı ile Diyarbakır’dan ayrıldıktan sonra da zaman zaman görüştüm. Hemşerimde de aynı zamanda. Ancak bu görüşmelerim daha çok sohbet amaçlıydı, yoksa kendisi ile istihbarat içerisinde bir ilişkim olmadı. Cem Ersever ve Mustafa Deniz ile bir araya gelmedik. Cem Ersever’in ölümünü basından duydum. Cem Ersever öldürüldüğü tarihte Ankara’da değildim. Hanifi Avcı’nın benim hakkımda ve Mustafa Deniz hakkındaki yorumlarını neden yaptığını bilmiyorum. Ben belirttiğim gibi Mustafa Deniz ile Ankara’da görüşmedim. Cem Ersever’ın kitaplarının hazırlanmasında benim herhangi bir görevim ve faaliyetim olmadı.”
Vedat Aydın Cinayeti: Tanımıyorum
HEP Diyarbakır İl Başkanı olduğu dönemde öldürülen Vedat Aydın cinayetinin sorulması üzerine sanık Ozansoy, “Vedat Aydın’ı tanımıyorum. İsmini basından duydum, Öldürülmesi olayı ile ilgili ilgim bulunmamaktadır. Aytekin Özer, Cem Ersever ile Vedat Aydın’ı evinden almadık. Vedat Aydın’ın cenazesi sırasında Diyarbakır’da büyük bir infial oldu. Büyük bir halk kitlesi toplandığı için bizde bundan haberdar olduk. Bizim birimimiz herhangi bir tertibat almadım. Benim JİTEM ile bir alakam yoktur. Bu yapılanma içerisinde ne askerlik yaptım nede görev yaptım” şeklinde konuştu.
Avukat Tanık Olmak İstedi Vekillikten Çekildi
Saniye Emlük’ün sorgusu sürerken söz alan avukatlarından Habibe Deyar Danışman, vekili olduğu Zana ve Lokman Zuğurlu isimli kişilerin öldürülmeleri ile ilgili tanıklık yapmak istediğini belirterek, müdahil avukatlığından çekileceğini bildirdi. Mahkeme, Habibe Deyar Danışman’ın tanık olarak dinlenilmesi yönündeki talebi kabul etti.Tanık olarak dinlenen Habibe Deyar Danışman, görgüye dayalı bilgisi olmadığını belirterek şöyle ifade verdi: “Avukatlığını yaptığım İsmet Zuğurlu ‘nun anlatımlarını mahkemeye belirtmek istiyorum. İsmet Zuğurlu bana vekalet verdikten sonra çocuklarının PKK terör örgütünün kuruluşunda görev aldıklarını, örgüt içerisinde değişik faaliyetlerini yürüttüklerini belirterek, çocuklarının bir kısmının öldürüldüğünü, çocuklarından Zana ve Lokman’ın kaldığını ifade etti. Saniye Emlük’an annesinin komşularının olduğunu, örgüt içerisinde iken de evlerine zaman zaman gidip geldiğini, Seyfettin’e ilişkin bilgileri getirip götürdüğünü ifade etti. Yanlış hatırlamıyorsam 3 yıl kadar önce İsmet Zuğurlu büroma gelerek Saniye Emlük’ün annesi ile birlikte evine geldiğini, bu sırada hamile olduğunu belirterek, kendisinin Cumhuriyet Savcısına vermiş olduğu ifadeyi geri almasını, yoksa tutuklanacağını, aksi halde başına gelecekleri konusunda kendisini tehdit ettiğini bana anlattı. Ben de Cumhuriyet Savcısına şikayet edelim dememe rağmen, tek sağ kalan çocuğu Dara’nın hayatından endişe ettiği için ayrıca diğer kızlarının hayatından endişe ettiği için buna yanaşmadı.”Mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra, adresleri tespit edilemediği için savunmaları alınamayan sanıklar Mahmut Yıldırım, Fırat Can Eren, İbrahim Babat, Mehmet Zahit Karadeniz, Lokman Gündüz ve Muhsin Gül hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verdi.