Kızıltepe Davası İzleme Raporu – 28 Kasım 2017

İki yıl önce Tahir Elçi’nin vurulduğu günde duruşması gerçekleşen Kızıltepe JİTEM Davası 1990’lı yıllardaki ağır insan haklarına ilişkin süren az sayıdaki dava gibi Tahir Elçi’nin avukatlığını üstlendiği, takip ettiği davalardandı. #TahirElçisiz2Yıl


Melis Gebeş – 28 Kasım 2017

Mahkeme: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2014/367

JİTEM adlı oluşumun faaliyetleri kapsamında, dört asker ve beş köy korucusunun doksanlı yıllarda Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yirmi iki kişiyi zorla kaybetmek veya hukuk dışı infaz etmek iddiasıyla yargılandığı Kızıltepe JİTEM Davası’nın 11. duruşması 28 Kasım 2017 tarihinde görüldü.

Tahir Elçi’nin Ölüm Yıldönümüne Denk Gelen Duruşma

İki sene önce aynı gün, mağdurların ve yakınlarının avukatlığını yapmış olan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, çatışmaların son bulması ve tarihi mirasın korunması için Sur’daki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında başından vurularak öldürülmüştü. Başrolde yargı olmak üzere, devletin tüm kurum ve organlarıyla işbirliği halinde işlettiği köklü cezasızlık politikası, ne yazık ki Tahir Elçi suikastında da devreye girdi. Ömrünü doksanların devlet suçlarıyla ilgili hakikatin ortaya çıkarılması ve faillerinin hesap verebilir kılınması için hukuk mücadelesine adayan, şiddete karşı barış ve demokrasiyi savunan Elçi’nin kendi ölümü de aradan geçen iki senede aydınlatılamadı, failleri hala meçhul.

Duruşmaya katılan mağdur avukatlarından Erdal Kuzu’nun, ölüm yıldönümünde Tahir Elçi’yi anmak için dile getirdikleri, ona duyulan saygı ve minneti muhtemelen hiçbir zaman anlayamayacak olan mahkeme başkanınca basit bir öfkeyle karşılandı. “Yıllarca kaybedilenlerin, infaz edilenlerin faillerinin bulunup cezalandırılması için mücadele eden Tahir Elçi gibi, tek derdimiz bu davanın sanıklarının cezalandırılması,” diyen Kuzu’nun sözlerini, herhangi bir kurumsallık çerçevesinde gözetilmesi beklenen saygı ve ciddiyetten yoksun bir şekilde “Bir talebiniz varsa söyleyin,” çıkışlarıyla kesen başkan, söylenenleri duruşma tutanağına geçirmeyi bağırarak şiddetle reddetti. “Ben bunun nesini tutanağa geçireceğim, biri de çıkar 1950 yılındaki bir olaydan bahseder, davayla ne alakası var? İstiyorsan çık git basına açıklama yap,” şeklinde alaycı ve üsttenci bir dille sözlerine devam eden başkana, “duruşma tutanağı yasal olarak salonda yaşanan her şeyi yansıtmak zorunda” hatırlatmasını yaparak karşı çıkan diğer mağdur avukatı Senem Doğanoğlu, kamusal söylemde alıştığımız söz öbeklerinin yankılandığı, “Neyi geçirip geçirmeyeceğimi sizden mi öğreneceğim, istiyorsanız gidin şikayet edin,” yanıtıyla karşılaştı.

Duruşmaya Dair İzlenimler

Ülkenin geri kalanı gibi, içi uzunca bir süredir inşaat halinde olan Ankara Adliyesi’nde devam eden tadilat çalışmaları nedeniyle, yargılamayı yürüten Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonu yerine, daha küçük salonlu bir asliye ceza mahkemesinde görülen duruşma, saat 10:50’de başlaması gerekirken, 12.10’da başladı. Gecikme süresi boyunca salonun önünde davayı izlemeye gelen basın mensupları, mağdur ve sanık avukatları, yan salonlarda duruşmaları görülmekte olan diğer davaların ilgililerinden oluşan kaotik bir kalabalık bekliyordu.

Duruşmaya sanık Mehmet Salih Kılıçaslan başka bir davadan dolayı tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlanırken, tutuksuz yargılanan diğer sanıkların hiçbiri katılmadı. Mağdur yakınları yaşadıkları yerden kilometrelerce ötede anlamlı hiçbir gelişmeyi içermeyen yargılamanın bu duruşmasını da takip etmedi. Avukatlarından Erdal Kuzu ve Senem Doğanoğlu ile sanık tarafın avukatlarından Hüseyin Özarslan, Mehmet Eren Turan ve Hasan Ayrancı duruşma salonunda hazır bulundu.

Mahkeme heyetinden ise başkan Mustafa Yiğitsoy, üyeler Nejat Özkan, Türkan Merdivan ve cumhuriyet savcısı Yücel Erkman kürsüde yerlerini almıştı. Başkan, bir önceki duruşma verilen ara kararlarla ilgili Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığı’na yazdıkları yazıya herhangi bir yanıt verilmediğini açıkladı.

2008 yılında yapılan kazılarda ulaşılan kemiklerin Nurettin Yalçınkaya ve Necat (Şemsettin) Yalçınkaya’ya ait olduğu 2013 tarihli Adli Tıp raporuyla netleşmişti.

Nurettin Yalçınkaya’nın Yaşayıp Yaşamadığı Tartışması

Gündemi en çok meşgul eden mesele, yine maktul Nurettin Yalçınkaya’nın yaşayıp yaşamadığı sorunsalı oldu. Konuyla ilgili, davanın başlangıcından bu yana bağımsız ve tarafsız olmadığı gerekçesiyle mahkemeyi protesto ettiği için duruşmalara katılım sağlamayan ve ilk kez bu duruşmaya gelen Av. Erdal Kuzu söz alarak, iddianamede yer alan belgelerin de doğruladığı gibi, Nurettin Yalçınkaya’nın kemiklerinin Kızıltepe’ye bağlı Katarlı Köyü’ndeki bir su kuyusunda bulunduğunu, kemiklerin ona ait olduğunun İstanbul Adli Tıp Kurumu raporuyla tespit edildiğini, savcılıkça düzenlenen defin ruhsatının ardından cenazesinin İstanbul’da defnedildiğini beyan etti. Kuzu, o dönem görevini sürdüren özel yetkili Diyarbakır Mahkemesi’ne bağlı savcılık ile Kızıltepe savcılığı arasındaki yaşanmış olabilecek bir iletişimsizlikten dolayı, Nurettin Yalçınkaya’nın ölümünün Nüfus Müdürlüğü’ne bildirilmesinin atlanmış olduğunu söyledi.

Mahkeme başkanı, “bu adam” şeklinde andığı Nurettin Yalçınkaya’nın 2010 yılında Pendik Aile Mahkemesi’nde boşandığını, fakat Mahkeme Çağlayan Adliyesi’ne taşınırken incelediği dosyalar kaybolduğu için arşivlerinde boşanma davasının dosyasının bulunamadığını, yalnızca gerekçeli karara ulaşılmasının mümkün olduğunu, olağan bir durummuşçasına aktardı.

Sanıklardan Eşref Hatipoğlu’nun avukatı Mehmet Eren Turan ise, Adli Tıp Kurumu’nun yaptığı kimliklendirme işleminin, boşanma kararından sonra 2013 yılında gerçekleştiğini, dolayısıyla savcılığın boşanma tarihinden önce nüfusa bir bildirim yapmasının mümkün olamayacağını belirtti.

Bu sırada, söz konusu boşanma davasının tarafı olarak görünen Zeynep Yalçınkaya’nın ifadesine başvurmak için, İstanbul Çağlayan Adliyesi ile SEGBİS bağlantısı kurulmaya çalışılıyordu.

JİTEM Yapısının Araştırılması Talebi

Av. Erdal Kuzu tekrar söz alarak, mahkeme heyetinin sürekli olarak değiştirildiği davanın başlangıcından bu yana, taraf teşkili yapılmaya çalışılmasının dışında herhangi bir araştırma yapılmadığını, davanın esasına ilişkin kovuşturma yürütülmediğini belirtti. “Ne yapalım mesela?” diye soran mahkeme başkanına, iddianamenin büyük bir kısmında JİTEM adlı yapılanmaya ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğunu hatırlatan Kuzu, bu yapılanmanın varlığına ilişkin yürütülecek tahkikat sonucu gerçeklerin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. Kuzu’nun sözlerini sürekli olarak “Taleplerin varsa söyle,” diyerek kesen başkanın, bu beyanlara karşı verdiği tek tepki bu oldu.

Yirmişer dakikalık duruşmalarda dava konusu olaylara ilişkin hakikatin ortaya çıkarılamayacağını söyleyerek devam eden Kuzu, güvenlik güçleri arasında yapılan yazışmaların JİTEM adına yapıldığını göstermek üzere dosyaya sundukları belgeyle ilgili mahkemenin herhangi bir cevap vermediğini ifade etti. Ardından, mahkemenin varlığına dair herhangi bir tartışma yürütmediği JİTEM adlı yapılanmaya dair MİT, Genelkurmay Başkanlığı ve TBMM’de bulunan tüm belgelerin istenmesini talep etti.

Kuzu ayrıca, kovuşturma aşamasında henüz dinlenmeyen tanıklar bulunduğunu ekledi. Mahkeme başkanının “Kim mesela?” şeklindeki sorusu üzerine, maktullere göre teker teker isimleri bildireceğini söyleyen Kuzu, “Siz avukatsınız, tanığınız varsa getirirsiniz dinleriz,” yanıtını aldı. Bunun üzerine tanıkların isimlerini bildirmek için süre talep eden Kuzu’ya, sürenin her zaman olduğu söylendi.

Kızıltepe ve Dargeçit JİTEM Davalarının Birleştirilmesi Meselesi

Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 1990’lı yıllarda işlenen ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili yürütülen soruşturmada, Kızıltepe’nin Kırkkuyu köyü Tılzerin mezrasındaki kuyularda beş cenazeye ait kemiklerin bulunduğunu belirten Kuzu, bu beş maktulden üçü bu davanın iddianamesine dahil edilirken, diğer ikisinin Dargeçit JİTEM Davası’nın iddianamesinde konu edildiğini söyledi. Mahkeme başkanı “Taleplerini söyle,” diye yineleyerek Kuzu’nun lafını kesti.

Kuzu, aynı yerde ve aynı zaman dilimi içerisinde bulunan cenazelere ilişkin devam eden yargılama dosyalarının birleştirilmesi, JİTEM’in faaliyetlerinin bütünlüklü olarak değerlendirilerek, toplumun geleceğini ilgilendiren hakikatin ortaya çıkarılması gerektiğini belirtti. Bunu somut bir talep olarak görmeyen başkan “Eyvallah, talebiniz ne?” şeklinde tekrar sordu.

Kuzu, cevaben Mahkeme’nin, Dargeçit JİTEM Davası’nı gören Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi’nin davaların birleştirilmesine dair verdiği karara karşı çıkması üzerine oluşan uyuşmazlığı çözecek Yargıtay kararına kadar, konunun bekletici mesele yapılması gerektiğini ifade etti. Başkan, “Tamam, salak değiliz, anladım dediklerini, devam et, diğer taleplerini söyle,” diyerek yanıt verdi.

Taleplerin Tutanağa Geçirilmesi

Taleplerin tutanağa geçirilmesi sırasında, söylenenleri hukuki dile uyarlayarak katibe dikte ettiren başkan, Kuzu’ya Kürtçe Tılzerin ismini birkaç kez tekrar ettirdikten sonra, katibe dönerek “Söylediğini yaz işte,” dedi.

Sanık Avukatlarının Talepleri

Sanık avukatları, Yargıtay’ın davaların birleştirilmesi hakkında çıkan uyuşmazlığa dair uzun süre karar vermeyebileceği gerekçesiyle bunun bekletici mesele yapılmasının gerekli olmadığını belirtti.

Sanık avukatları ayrıca, MİT, Genelkurmay Başkanlığı ve TBMM’den herhangi bir belge istenmesinin de gerekli olmadığını ekleyerek, “Sanki bu maktuller JİTEM yapısı tarafından öldürülmüştür diye bilgi mi gelecek?” diyerek  bunun dosyaya katkı sağlayacağını düşünmediklerini ifade etti.

Davanın bir an önce bitmesini istediklerini vurgulayan sanık tarafın avukatları, mağdur tarafının taleplerinin reddedilmesini istemek dışında başka herhangi bir talepte bulunmadı.

Cumhuriyet Savcısı’nın Görüşü

Duruşmayı başından beri ilgisizce takip eden cumhuriyet savcısı bu aşamada herhangi bir talepte bulunmayacağını bildirdi.

Bunun üzerine ara kararların verilmesi için duruşmaya ara verildi. Yaklaşık yirmi dakika sonra duruşma salonuna geri dönüldüğünde Zeynep Yalçınkaya’nın İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde hazır bulunmadığının öğrenilmiş olduğu anlaşıldı.

Ara Kararlar

Avukatların önlerinde bulunan ekranlardan okuyabildikleri, ancak duruşmayı izleyen kişilerin duymasının imkansız olduğu bir biçimde açıklanan ara kararlarda,

  • Bir önceki duruşmada verilen ara kararlar üzerine Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığı’na yazılan, fakat cevapsız kalan yazının akıbetinin sorulmasına,
  • Aynı yazının, ayrıca, Kızıltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne de yazılmasına,
  • Zeynep Yalçınkaya’nın ifadesine başvurulması için İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne talimat verilmesine karar verildi.

Mağdur avukatlarının bekletici meseleye ve JİTEM’in araştırılmasına ilişkin talepleri reddedilirken, dinlenilmesi istenen tanık isimleri bildirildiği zaman Mahkemece değerlendirilmesine karar verildi.

Bir sonraki duruşma 5 Şubat 2018 günü, saat 10:30’a ertelendi.

Yayınlanma tarihi

1 December 2017

Kategori Listesi

Etiket Listesi