Tahir Elçi Davası İzleme Raporu- 5 Temmuz 2023

Deniz Tekin- 5 Temmuz 2023

Mahkeme: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi

Esas No: 2020/117

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde kentteki silahlı çatışmaların kültürel miras varlıkları üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekmek amacıyla 28 Kasım 2015 günü Dört Ayaklı Minare önünde yapılan basın açıklaması sonrasında PKK üyeleri ile polisler arasında çıkan çatışmada Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi başından vurularak hayatını kaybetti. Aynı çatışmada Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur isimli polis memurları da hayatını kaybetti. Londra Üniversitesi Forensic Architecture (Adli Mimarlık) bölümü Diyarbakır Barosu’nun başvurusu üzerine 2019 yılında hazırladığı raporda, Tahir Elçi’nin sokakta ateş eden üç polis memurundan birinin ateşiyle öldürülmüş olabileceğine dair görüş bildirdi. Elçi’nin öldürülmesinden 5 yıl sonra hazırlanan iddianamede, çatışmanın yaşandığı sokakta bulunan polis memurları Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan’a “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme”, PKK üyesi Uğur Yakışır’a ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlamalarıyla dava açıldı.  Mahkeme heyeti, Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerini gören Mardin Kebap Evi’nin sahibi İ. E. tanık olarak ifadesinin alınması için 7 Eylül’de açtığı  6. duruşma, tanığın ölümü nedeniyle ifadesi alınmadan kapatılmıştı. 19 Eylül 2022 tarihinde ise mahkeme dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle daha önce tanık olarak dinlenmesine karar verdiği Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesinden vazgeçti. 23 Kasım 2022 tarihinde görülen 7. duruşması sonrasında Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Tahir Elçi Davasının 8. duruşması 5 Temmuz 2023 tarihinde görüldü.

Duruşma Öncesi

Duruşmayı izlemek için geldiğim Diyarbakır Adliyesi önünde park halde durmuş çok sayıda zırhlı araç ve toplumsal olaylara müdahale aracı (TOMA) bulunuyordu. Ayrıca, adliye önünde  çok sayıda çevik kuvvet polisi ve sivil polis bekliyordu. Adliyeye çıkan sokak ve caddelerin girişinde de TOMA ve zırhlı araçlar park etmiş durumda bulunuyordu.  Adliyenin ön bahçesinin girişindeki polis arama noktasından geçip, içeri girmek için Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden kimlik kontrolünün yapıldığına dair pusulayı aldıktan sonra ikinci arama noktasından geçerek adliye binasına girebildik. Giriş katında bulunan duruşma salonunun önünde ve koridorda duruşmaya geldiğini düşündüğüm çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polis bulunuyordu.

Davaya bakan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun küçük olması, izleyici ve katılan sayısının fazla olması nedeniyle diğer duruşmalarda olduğu bu duruşma için de adliyedeki en büyük salon olan Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun kullanılacağını öğrendim. Duruşmanın başlayacağı saate 10 dakika kala salonun önüne geldim. Salonun girişinde bekleyen polisler, duruşmayı izlemek için gelenlerin üstünü aramadı, çoğunun kimliğini sormadı. Labirent şeklindeki koridor boyunca sırayla dizilmiş çok sayıda polisin arasından geçerek duruşma salonuna girdik. Duruşma saati gelmesine rağmen mahkeme heyeti salonda değildi. Duruşma, daha önce belirlenmiş saatinden 10 dakika geç olarak başladı.

Duruşmaya Katılım

Katılanlar Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi ve eşi Türkan Elçi duruşma salonunda bulunuyordu. Duruşma salonunda katılan tarafındaki avukat sayısı  nedeniyle katılan Mehmet Elçi duruşma salonunun sanık ve müdafileri için ayrılmış kısmında bulunuyordu. Katılan avukat ve izleyici sayısı fazla olması nedeniyle davayı izlemek için gelenler ile bazı avukatlar da duruşmayı sanık kürsüsünde ve sanık avukatları için ayrılan bölümde izledi.

Zabıt kâtibi, bir önceki duruşmanın tutanağının yoklama kısmında yer alan avukatlar ile katılanların isimlerini bu duruşma tutanağına kopyaladı. Bu nedenle duruşmaya gelmeyen katılan Ömer Elçi ile bu birçok avukat duruşmaya katılmış gibi göründü.

Tutuksuz yargılanan sanık polisler Mesut Sevgi Hatay’dan, Fuat Tan ve müdafi Av. Muammer Çolakoğlu Elazığ’dan, sanık Sinan Tabur ve müdafi Av. Şenay Yalçın Malatya’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Sanık Mesut Sevgi’nin müdafi  ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Duruşma salonundaki SEGBİS ekranının küçük olması nedeniyle sanıkların yüzlerini ve hareketlerini görmek zaman zaman zorlaşıyordu.

Bu duruşmada dinlenecek tanık duruşma salonu dışında bekliyordu.

Duruşmaya Türkan Elçi vekilleri Av. Mahsum Batı, Av. Evin Batı, Av. Zeynep Tepegöz, Av. Elçin Özge Şimşek Çağlayan, Av. Aynur Tuncel Yazgan, Av. Tuğçe Duygu Köksal, Av. Orhan Kemal Cengiz, Av. Zahide Beydağ Tıraş Öneri, Av. Taner Kılıç, Av. Erdal Doğan, Av. Özlem Yılmaz, Av. Benan Molu, Av. Mahsuni Karaman, Av. Erkan Şenses, Av. Murat Timur, Av. Berfin Dayan, Av. Fırat Yıldız, Av. Nursel Sarıoğlu, Av. Serdar Özer katıldı.

Celse arasında katılan Mehmet Elçi adına mahkemeye vekalet sunan Av. Mesut Beştaş, Av. Rojhat Dilsiz, Av. Mehmet Emin Aktar, Av. Kadri Karaçelik, Av. Serhat Çakmak, Av. Ekin Yeter, Av. Gizem Miran, Av. Ahmet Kaden, Av. Abdulaziz Tokay sanık avukatları için ayrılan bölümden duruşmaya katıldı.

Davaya katılma talebi daha önce kabul edilen Diyarbakır Barosu’nu temsilen Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren,  Diyarbakır Barosu Başkanı Yardımcısı Av. Mehdi Özdemir  ile katılan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yürütme Kurulu üyeleri Av. Nizam Dilek, Av. Ali Bayram, TBB Avukat Hakları Merkezi Dönem Sözcüsü Av. Deniz Özbilgin katıldı.

CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu duruşmayı sanıklar için ayrılmış yerde izleyenler arasında bulunuyordu. Duruşmaya; Ankara, İstanbul, Adana, Zonguldak, Tekirdağ, Urfa, Ağrı, Hakkâri, Siirt, Batman, Şırnak, Mardin, Tunceli, Van, Bitlis, Adıyaman Baro başkanları ve yöneticileri katıldı. Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, İHD Genel Merkezi Temsilcisi, İHD Diyarbakır Şubesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Hafıza Merkezi, Af Örgütü, Tehlike Altındaki Avukatlar Örgütü, Sınır Tanımayan Avukatlar Örgütü, Avukatlar İçin Avukatlar Örgütü temsilcileri ile Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Almanya Büyükelçiliği temsilcileri ve  Brüksel, Lyon, Amsterdam barolarına üye avukatlar da izleyici olarak duruşmada bulunuyordu. Duruşmayı Mezopotamya Ajansı, DW Türkçe, Gazete Duvar, Artı TV muhabirleri takip etti. Duruşma boyunca, çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polis, duruşma salonun arka sıralarındaki izleyici kısmında duruşmayı izledi. Duruşma salonunda oturacak yer kalmadığı için birçok avukat duruşmayı ayakta izlemek zorunda kaldı.

Duruşmanın Seyri

Mahkeme Başkanı, önündeki ekrandan duruşma tutanağına hızlıca göz gezdirdikten sonra celse arasında dosya arasına gelen evrakları ve yerine getirilmeyen ara kararları özetleyerek yazdırdı. Mahkeme Başkanı, Mardin Kebap Evi isimli işyerine ait Veraz marka kamera kayıt cihazına ilişkin raporun henüz TÜBİTAK tarafından hazırlanmadığını, Danıştay’da olan Tahir Elçi cinayeti tazminat dosyasının bir örneğinin dava dosyasına geldiğini, taranarak UYAP’a yüklendiğini yazdırdı.  SEGBİS kaydı başladıktan sonra söz alan Van Barosu Başkanı Av. Zülküf Uçar, kayda geçmeden önce isimlerinin duruşma tutanağına geçirilmesini istedi. Mahkeme Başkanı, baroların davaya katılma taleplerinin daha önce reddettikleri için isimlerini tutanağa yazmayacaklarını söyleyerek, kendilerini gözlemci olarak yazılmasını isteyen Uçar’a “Yazmıyoruz. Meclis’ten gelenleri yazıyoruz eğer bir unvanı varsa.” diyerek duruşmaya devam etti.

Tanık, ATK’nın ‘Bozuk’ Dediği Mardin Kebap Evi’ne ait Kameranın Çalıştığını Söyledi

Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği Yenikapı Sokak’ta bulunan Mardin Kebap Evi isimli iş yerinin sahibi olan tanık C. E. duruşma salonuna çağrıldı. Mahkeme Başkanı, Mardin Kebap Evi’ne ait fotoğrafları tanığa gösterdikten sonra iş yerindeki tadilatın ne zaman yapıldığını sordu. C.E. bunun 2012-2013 yılları arasında yapıldığını, o tarihten sonra herhangi bir tadilat yapmadıklarını söyledi. Sonrasında tanığa soru sormak için söz alan katılan vekillerinden Av. Mahsuni Karaman, Tahir Elçi vurulduğu sırada iş yerinde olup olmadığını tanığa sormasına karşılık C.E. olay sırasında iş yerindeki mutfakta olduğunu ancak olayı görmediğini söyledi. Av. Karaman, tanığın abisi İ.E.’nin Tahir Elçi öldükten sonra görüntülerini cep telefonuyla çektiğini hatırlattı ve  bu görüntüleri izleyip izlemediğini sordu; C.E. izlemediğini söyledi. Abisinin Elçi cinayetinden 2-3 ay sonra hayatını kaybettiğini söyleyen C.E.’ye Av. Karaman abisinin ölümünün şüpheli olup olmadığını sordu. C.E.  abisinin yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle hayatına son verdiğini söyledi. Abisinin ölümünden sonra cep telefonunu hastanede kendisine teslim edildiğini, telefonun eski olması nedeniyle telefonu kullanmadıklarını dile getirdi. C.E. Elçi cinayetinden sonra polislerin abisine baskı yaptığına dair bir bilgisinin olmadığını ifade etti. Elçi cinayetinin yaşandığı olay gününde Mardin Kebap Evi’ne ait güvenlik kameralarının hepsinin çalıştığını, kayıt aldığını vurgulayan C.E. kameraların işyerinin içini çektiğini, dış kameranın olayın yaşandığı yeri görmediğini söyledi. Elçi cinayetinden sonra işyeri kapalı olduğu için polisin kamera kayıtlarına ne zaman el koyduğuna dair bir bilgisinin olmadığını dile getiren C.E. babasının da 2019 yılında Covid salgını nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi. C.E., Elçi’nin ölümüyle ilgili herhangi bir duyumunun olmadığını söyledi. Mahkeme Başkanı, ardından söz verdiği sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur ile müdafileri, tanık beyanına dair bir diyeceklerinin olmadığını söylediler.

“Yargılama Üzerinden 3 Yıl Geçti, Görüntü Kayıtları Doğru Düzgün TÜBİTAK’a Gönderilemedi”

Ardından söz alan katılan vekillerinden Av. Tuğçe Duygu Köksal, tanığın Mardin Kebap Evi’nin güvenlik kamerasının Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerini görmediğine dair ifadesinin çelişkili olduğuna dikkat çekerek, dava dosyasında yer alan polis tutanaklarında kameranın iş yerinin dış cephesini gördüğünün yazıldığını hatırlattı. Elçi’nin ölümü sırasında görüntü çeken tanığın abisi İ.E.’nin Mart 2016 hayatını kaybetmesinin “şüpheli bir durum” olduğuna dikkat çeken Köksal, İ. E.’nin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma olup olmadığının ve varsa otopsi raporunun Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sorulmasını istedi. Mahkemenin iddianameyi kabul ettiği 27 Mart 2020’de düzenlediği hedef süre formunda yargılamanın 330 günde tamamlanmasının hedeflendiğini ancak son duruşmanın 8 ay sonraya ertelendiğinin bilgisini veren Köksal, davanın açılmasının üzerinden 3 yıldan uzun süre geçmesine rağmen görüntü kayıtlarının bilirkişiye doğru düzgün gönderilemediğini, TÜBİTAK’tan halen rapor beklediklerini söyledi.

“İki Tanık Dışında Dinlenilmesini Talep Ettiğimiz Diğer Tanıklar Dinlenmedi”

Dinlenmesini talep ettikleri iki tanık dışında diğer tanıkların dinlenmediğine işaret eden Köksal, dinlenen tanıkların büyük çoğunluğunun olayla hiç alakalarının olmadığını söyledi.  Dinlenilmesini istedikleri tanıkların başında istihbaratçı polislerin geldiğini ancak bu taleplerinin mahkeme tarafından reddedildiğini aktaran Köksal, olayın yaşandığı sokakta görevli ekip amiri V. G. ile polis memuru Ü. M.ve H.D.’nin tanık olarak dinlenilmesi için karar verilmesini istedi. Yargılamanın gittikçe uzadığını artık olay yerinde keşif yapılması gerektiğini vurgulayan Köksal, 2016 yılındaki keşfin ‘yarım yamalak’ yapıldığını ifade etti. Keşfin sadece dört ayaklı minarenin önüyle sınırlı tutulmaması ve iki polis memurunun öldürüldüğü yerin de keşif mahalline dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Elçi’ye yönelik ölümcül atışın nasıl gerçekleştiği ile ilgili olarak yapılacak keşif incelemesinde, sanıklarla birlikte bütün tanıkların ve katılanların hazır edilmesi gerektiğini vurgulayarak keşif taleplerinin kabul edilmesini istedi.

“8 Yılını Dolduran Bir Cinayette Hala Kamera Kaydı Kovalıyoruz”

Türkiye Barolar Birliği Temsilcisi Av. Deniz Özbilgin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği kararlarda, delilleri toplama ve güvenliğini sağlama yükümlülüğünün Cumhuriyet Savcılıklarına ait olduğunu hatırlattı. Bu davada toplanmamış delillerin önemli bir kısmının görüntülerden oluştuğu bilgisini veren Özbilgin, “Döner tezgâhını gören kamera olay yerini görüyor. Adli Tıp Kurumuna göre olay yerini gören kamera var” dedi. Mahkeme, Mardin Kebap Evi ve PTT’ye ait olan Veraz ve Samsung marka kayıt cihazlarında wipe işlemi uygulanıp uygulanmadığı ve silme işleminin gerçekleşmediğinin araştırılması için Emniyet ve TÜBİTAK’a yazı yazdığını hatırlatarak, “ Mahkeme de cihaz üzerine bir müdahale olduğunun farkında. Mardin Kebap Evi’nin içini gören 3 kamera çalışıyor, dışını gören kamera kapalı. Bunun niye çalışmadığını öğrenmek istiyoruz. Biz teknik işlere saplanmadan yargılamayı ilerletmek istiyoruz” dedi. Mahkeme başkanı, Mardin Kebap Evi’ne ait Veraz marka kamera kayıt cihazına el konulması işlemine ilişkin Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün gönderdiği yazının dün mahkemeye ulaştığını söyledi.  Av. Özbilgin, bu görüntülerin bir kısmının silinmiş vaziyette veya kayıp olduğunu ve bunun sebebini araştırılmasını istediklerini söyleyerek, “İddianame ile tespit edilemeyen delillerin dosyaya kazandırılmasının peşindeyiz. Niteliksiz bir iddianame üzerinde dönüp duruyoruz.  Çok açık söylüyoruz. Bu dosyada deliller karartıldı. Bu davanın çok nitelikli olarak yürütülmesini  istiyoruz. 8 yılını dolduran bir cinayette hala kamera kaydı kovalıyoruz. Reddedilen bütün taleplerimiz kabul edilsin” diye belirtti.

Araştırma Raporunu Hazırlayan Müfettişlerin Mahkemede Dinlenilmesi İstendi

Ardından söz alan katılan vekili Av. Murat Timur, meslektaşların keşif talebine ve  beyanlarına ek olarak olayı bir bütün olarak görebilmeleri amacıyla keşfin, istihbaratçı polislerin örgüt üyelerini ilk takibe başladığı yer ile araç güzergâhından başlatılmasını talep etti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri ile Polis Başmüfettişlerinin hazırladığı Araştırma Raporu konusunda beyanda bulunacağını ifade eden Timur, olay öncesinde örgüt üyelerinin takibini yapan istihbaratçı polislerin yakalamayı geç yapması nedeniyle Tahir Elçi’nin katledildiğini ve bunun basit bir ihmal olmadığını vurguladı. Araştırma raporunu hazırlayan müfettişlerin, polisin müdahalesine ilişkin tespitler yaptığını ancak bunun hukuki sonuçlarına ilişkin yorum yapmadıklarına dikkat çekerek, raporda atıfta bulunulan mevzuat hükümlerinin Araştırma Raporunun eklerinde yer almadığını belirtti. Timur, Raporda atıfta bulunulan Güvenlik, İstihbarat ve TEM Şubelerinin Koordinasyona Dair Yönetmelik ile Emniyet Genel Müdürlüğü Kuruluş, G​örev ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin dosya arasına alınmasını istedi. Şüpheli polis memurlarının beyanlarını alan müfettişlerin raporu hazırlarken, olayın subjektif boyutu konusunda inceleme yapmadıkları, olayın aniden gelişen ya da yeterli eğitimin verilmediği gibi tespitlerle durumu geçiştirdiğini, bu nedenle raporun eksik ve yetersiz olduğunun açık olduğunu ifade etti. Timur, Araştırma Raporunu hazırlayan mülkiye başmüfettişleri M.A.I.,  A.Ç.  ile polis başmüfettişleri M. A. ve S.B.’nin tanık olarak mahkemede dinlenmesini talep etti.

Av. Mahsum Batı: Bütün Tesadüfler Bu Dosyada Karşımıza Çıkıyor

Katılan vekili Av. Mahsum Batı, Elçi davasını aydınlatacak tanıkların dinlenmesi yönündeki taleplerin mahkeme tarafından reddedildiğine dikkat çekti. Davanın sanığı Uğur Yakışır’ın olay günü istihbarat şubede görevli polisler tarafından hem dinlenip hem de takip edildiğini hatırlatarak, ”Şimdi bu şahısların dinlenmesi dosya açısından önemlidir. Bu örgüt üyelerinin kimlerle görüştüğü, ne konuştuğu ve istihbarat şube görevlilerinin bunları neden dinlediği önem taşıyor. Bu durumun açığa çıkmasıyla dosyada alınan birçok karar da açığa çıkacaktır. Şimdi mahkeme bunların dinlenmesini reddetti. Biz katılan vekilleri olarak şunu merak ediyoruz. Acaba sayın mahkeme dosyaya yansımayan bir takım bilgilere mi sahiptir? Çünkü bu vatandaşlar kiminle ne konuştu bunları biz bilmiyoruz. Dosyamıza ne katkı sağlayacak tam olarak bu dinleme kayıtları bu dosyamıza geldiğinde göreceğiz. Gerçekten de katkı sağlayacak mı? Kimlerle görüştü? Bu durum, dosyamız sanıklarından başka, başka da failler var mı yok mu bunu tamamen açığa çıkaracaktır.” dedi. Takip ve dinlemeyi yapan polisler hakkında suç duyurusu üzerine açılan soruşturmada herhangi bir ilerleme olmadığını ifade ederek şunları ekledi: “Bütün tesadüfler bu dosyada karşımıza çıkıyor. Görüntüler kayboluyor, görüntüler kesiliyor, dosyalar gitmiyor. Basit bir evrak, basit bir evrak gitmiyor. Bu dosya basit, sıradan bir dosya değil. Ama keşke öyle demeseymişiz. Çünkü sıradan bir cinayet dosyasında bile onlarca tanık dinlenirken duruşma tarihleri 2, 3 ay ertelenirken bu dosyada 8, 9, 10 ay erteleniyor. Tanıkların dinlenmeleri yargılama açısından önemlidir. Bu vazgeçme kararınızı yeniden gözden geçirmenizi talep ediyoruz.” 

Av. Nahit Eren: Mahkeme Bize Karşı Önyargılı Bir Tutum İçerisinde

Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren ise bir siyasi cinayet olan bu davanın Dört Ayaklı Minare önündeki sokağa hapsedilmesine izin vermeyeceklerini, bu cinayetin sokağı aşan bir yerde olduğunu vurguladı. Eren, mahkemenin kendilerine karşı ön yargılı tutum içerisinde olduğunu belirterek; mahkeme heyetinin, Tahir Elçi Davası’na dair itirazlarını ve eleştirilerini haklı kılan kararlara imza attığını söyledi. Eren, cinayetin yaşandığı sokakta yaşananların dava dosyası arasına girmediğini, halen kamera kayıtlarının peşinde olduklarını belirtti. Tahir Elçi Davası’nda polislerin “basit taksirle ölüme neden olma”, örgüt üyesi Uğur Yakışır’ın hakkında ise “olası kastla öldürme” suçundan iddianame hazırlanmasının ceza hukukuna ters olduğunu, mahkemenin bu iddianameyi kabul etmemesi gerektiğini kaydetti. Mahkemenin bu davanın karanlık olan yönünü aydınlatma gibi bir görevi olduğunu vurgulayan Eren “İstediğimiz şeylerin tamamı dosyada, maddi gerçeğin açığa çıkması açısından dosyada bulunması gereken deliller ve duruşma esnasında da dinlenmesi gereken tanıklar olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz.” dedi.

Diyarbakır Barosu olarak Tahir Elçi cinayetinin siyasi bir suikast olduğu konusundaki şüphelerini her seferinde kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Eren, Elçi cinayeti için “siyasi bir suikast” diyen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesinden neden vazgeçildiğini mahkemeye sordu. Eren, dosyadaki dijital materyallerin istedikleri şekilde bir dosyaya gelmeyeceğini mahkemenin de bildiğini söyledi. Eren, SEGBİS üzerinden duruşmaya katılan sanıkların yüzlerini göremediklerine dikkat çekerek, bu kadar önemli bir davada yargılanan sanıkların duruşma salonunda hazır edilmesi gerektiğini ve bu taleplerinin kabul edilmesini istedi.

“Yargılama Sürecinde Olayın Manipüle Edilip Saptırılmasına Sessiz Kaldınız, Görmediniz”

Katılan vekillerinden Av. Mehmet Emin Aktar ise Elçi’nin hayatını kaybettiği olay yerinde keşif yapmalarının engellenmesi için kamu görevlileri tarafından bir çatışma senaryosu yaratıldığını söyledi. Aktar, olaydan bir gün sonra 30 Kasım günü yapılmak istenen keşifte mermi çekirdeğinin bulunma ihtimali olan yere doğru gidilirken “risk var” denilerek keşif yapılmadığına dikkat çekti. Mahkemenin bu davada delillerin saptırılmasına seyirci kaldığını belirten Av. Aktar özetle şunları söyledi: “Tahir Elçi’nin son göründüğü an ile sonrasında yerde yatarken göründüğü an arasındaki geçen süreye ilişkin kayıt neden yok? Bu olayları çeken bu alanda eğitim görenler nedense o anda kamera kaydından çıkmış. Bizim buna inanmamızı beklemeyin. Zaten sizin de istediğiniz bu. Bir an önce bu iş kapansın. Bunun için zaten dörder, beşer, yedişer aylık duruşma tarihleri koyuyorsunuz ki, dava uzun yıllara yayılsın, Tahir Elçi cinayeti davasına ilgi azalsın dava da böylece sıradanlaşsın. Gördüğünüz gibi her duruşma burası dolu, her duruşma dolu. Londra’dan alınan bir raporla bu dava en sonunda açılabildi. Neden tanıkları dinlemekten kaçınıyorsunuz? Yargılama sürecinde delillerin, olayın manipüle edilip saptırılmasına sessiz kaldınız, görmediniz. Bir hak savunucusunun kameralar karşısında güpegündüz canlı yayında katledilmesine yargının sessiz kalmamasını istiyoruz. Yargının buna karşı gerekli müdahaleyi yapmasını istiyoruz.”

“Mahkeme Bu Davada Adil Olmak İstiyorsa Taleplerimizi Göz Önünde Bulundurmak Zorunda”

Katılan vekili Şırnak Barosu Başkanı Av.Rojhat Dilsiz söz aldığı sırada araya giren mahkeme başkanı, baroların katılma talebini daha önce reddettiğini hatırlatarak, baro temsilcilerine söz vermeyeceğini söyledi.  Av.Rojhat Dilsiz, katılma talebinin reddedilmesinin hukuku aykırı olduğunu, her celse söz alıp yeniden katılma talebinde bulunulabileceğini söyledi. Katılanlar vekili olarak duruşmada olduğunu ifade eden Av.Dilsiz, 8 yıldır devam eden Tahir Elçi davası ve soruşturmasında bir arpa boyu yol alamadıklarını vurguladı. Elçi davasında iğneyle kuyu kazar gibi maddi gerçeği ortaya çıkarmak için mücadele ettiklerini ifade eden Dilsiz, ömrünü faili meçhul cinayetleri aydınlatmak ve insan hakları mücadelesine adayan bir insanın davasının bu şekilde sürüncemede kalmasını hazmedemediklerini ifade etti. Av. Dilsiz “Mahkeme bu davada adil olmak istiyorsa taleplerimizi göz önünde bulundurmak zorunda” dedi.

Muş Barosu Başkanı Av. Abdulkadir Karaçelik ise baro başkanları olarak bu davanın her duruşmasında yaşananlara tanıklık ettiklerini söyleyerek, politik cinayetlerde cezasızlık kültürü ve politikasıyla karşı kaldıklarını, bunun bir realiteye dönüştüğünü belirtti. Bu davada mahkeme başkanının duygusal türbülansından çıkamadıklarını, bir önceki celse Tahir Elçi davasını görmek istemeyen, yargılamasını yapmak istemeyen bir yargılama hakikatiyle karşı karşıya kaldıklarını vurguladı.

TBB Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Bayram, etkin yürütülmeyen bir soruşturma nedeniyle mahkemenin delil toplamak zorunda kaldığını belirterek, delillerin avukatlar tarafından toplanmasının trajik bir durum olduğunu söyledi. Bayram, kafalardaki soru işaretlerini giderme görevinin mahkemede olduğunu vurguladı.

Duruşma Savcısı Elçi Ailesi Avukatlarının Bütün Taleplerinin Reddedilmesini İstedi 

Mahkeme başkanı, katılan avukatlarının beyanları ardından mütalaasını açıklaması için sözü duruşma savcısına verdi. Cumhuriyet savcısının, katılan avukatların tüm taleplerini reddedilmesine karar verilmesini istediği mütalaası şöyle:

“ Olay tarihinde suç yerine yakın fiilen faaliyet gösteren Mardin Kebap Evi isimli işyerine ait Veraz marka kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan 250 GB kapasiteli bir adet sabit disk üzerinde inceleme yapılarak olay anına ait görüntülerden tahribat yapılıp yapılmadığının tespitine ilişkin TÜBİTAK’a yazılan müzekkereye binaen henüz raporun düzenlenmediği anlaşılmakla, düzenlenecek rapor dönüşünün beklenilmesi, akıbetinin sorulmasına,

Tanık C.E.’nin ağabeyi İ.E.’nin ölümü hakkında yürütülen bir adli tahkikat var ise buna ilişkin evrakların dosyaya celbi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılması hususun dosyanın esası ile ilgili olmadığından reddine,

Sanık ve tanıkların da keşif yerinde hazır olarak kollukça yapılan ilk takip yerinden başlayarak olay yerinde keşif yapılması yönündeki talebin ise ikmali beklenen deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine,

Tanık E.K.’nın mevcutlu olarak hazır edilip beyanlarının alınması için hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine,

Teftiş Kurulu raporunu hazırlayan teftiş heyeti ile olay yerindeki ekibin amiri olan V.G. isimli polis memurunun tanık olarak dinlenmeleri yönündeki talebin şahısların olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisi bulunmadığından talebin reddine,

Sanık Uğur Yakışır hakkında Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/117 esas sayılı dosyasında üzerine atılı suçlamaya ilişkin olarak CMK 94. Maddesi uyarınca tutuklamaya yönelik yakalama kararının infazının beklenmesine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.” 

Ara Kararlar 

Mahkeme heyeti, savcı mütalaasından sonra duruşmaya ara verdiğini söyledi. Yaklaşık iki saat süren aranın ardından mahkeme başkanı daha önce hazırlandığı anlaşılan ara kararı okudu; katılan avukatlarının bütün taleplerini reddederek, bir sonraki duruşmanın 29 Kasım 2023 tarihinde görülmesine karar verdi.

Mahkemenin aldığı ara kararlar şöyle;

  • “ 4 Nolu Celse 2 Nolu Ara Karar Uyarınca; TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak Diyarbakır C.Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunun 2016/3703 sırasında kayıtlı emanette bulunan Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli bir adet sabit diskin aslının görüntü kayıtları üzerinde inceleme yapılarak Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesi Kriptoloji ve Elektronik Cihazlar İnceleme Şube Müdürlüğünün 31.08.2018 tarihli raporunda belirtildiği üzere görüntü kayıtlarına ulaşılamayan 4 nolu kamera görüntülerine erişiminin sağlanmasının istenmesine, erişimin sağlanamadığı takdirde erişimin sağlanamama sebebinin ne olduğu, iş bu kameranın kayıt yapıp yapmadığı, yapmış ise ATK raporunda bahsi geçtiği üzere mavi ekranla karşılaşma sebebinin ne olduğu, imajların yer aldığı sabit diskin incelenerek WİPE işlemine tabi tutulup tutulmadığı, Mardin Kebap Evi isimli iş yerine ait Veraz marka KSS004 model, seri numarası bilgisi deforme olmuş bir adet kamera kayıt cihazı ile cihaza takılı vaziyette bulunan Seagate marka (ST3250318AS) model, “5VM8V0S7?” seri numaralı 250 GB kapasiteli sabit disk üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme vb. müdahalenin bulunup bulunmadığının tespitinin istenilmesi hususunda yazılan müzekkereye cevap verilmediği anlaşılmakla, rapor akıbetinin sorulmasına,

  • Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanlığı Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojileri Araştırma Merkezi Başkanlığının 29/12/2022 tarih, E-56807465-650-349490 sayılı ve 2020/117 inceleme konulu müzekkeresi içeriğinde; “İnceleme konusu Veraz marka kamera kayıt cihazı üzerinde yapılan incelemelerde; Mardin Kebap Evi lokantasında olay tarihinde kullanılmakta olan söz konusu VERAZ marka kamera kayıt cihazına el konulma tarihi ve el konulma sürecinde kamera kayıt cihazının menüsü üzerinden kontrollü olarak mı kapatıldığı yoksa direk güç kaynağından cihazın güç besleme kablosu/elektrik fişi çekilerek/çıkartılarak kontrolsüz olarak mı kapatıldığı hususlarında araştırma yapılarak araştırma sonucunun Mahkememize gönderilmesi için Diyarbakır Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün cevabi yazılarının  rapor kapsamında değerlendirilmesi için TÜBİTAK’a gönderilmesine,

  •  Tanık C.E.’nin beyanının rapor kapsamında değerlendirilmesi için TÜBİTAK’a gönderilmesine,

  • Sanık Uğur Yakışır hakkındaki yakalama emrinin devamına, infazının beklenmesine,

  • Sanık yakalandığında mahkememiz asıl dosyasından, mahkememizin birleşen 2020/235, 2021/279, 2021/170, 2022/2021 2022/99 ve 2022/140 esas sayılı dava dosyalarından savunmasının alınmasına,

  • CMK’nın 109/3-a maddeleri gereğince yurt dışına çıkamamak şeklindeki sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur hakkındaki ADLİ KONTROL HÜKÜMLERİNİN AYNEN DEVAMINA, adli kontrol tedbirinin devamına ilişkin bu karara CMK’nın 111/2 ve 268. Maddeleri uyarınca ilgililerin yedi gün içerisinde mahkememize dilekçe vermek veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edebileceklerinin bildirilmesine,

  • Duruşmaya ilişkin SEGBİS kayıtlarının celse arasında çözümünün yapılmasına,

  • Sanıklar ve müdafilerinin bir sonraki celse SEGBİS ile hazır olmaları için yeni duruşma gün ve saatinin talimat mahkemelerine bildirilmesine,

  • Sanık Mesut Sevgi müdafi Av. Rukiye Bayır’ın mazeretinin kabulüne, duruşma gün ve saatinin UYAP üzerinden öğrenilmesine,

  • Katılan vekillerinin olaya ilişkin istihbaratçıların ve ihbarcıların dinlenmesi yönündeki taleplerinin yerinde görülmeyerek reddine,

  • Mahkememizce bekletici mesele yapılan TÜBİTAK raporunun dosyaya sunulmasından sonra keşif talebinin değerlendirilmesine,

  • Katılan vekillerinin tanık C.E.’nin ağabeyi İ.E.’nın intihar olayına ilişkin soruşturma dosyası ve otopsi raporunun dosya arasına celbi yönündeki taleplerinin dosyasının esası ile ilgili olmadığından reddine,

  •  Katılan vekillerinin M.T.’nin yeniden dinlenilmesi yönündeki taleplerinin tanığın beyanlarının mahkememizce alınması hususu göz önüne alınarak reddine,

  •  Katılan vekillerinin olaya ilişkin düzenlenen mülkiye teftiş kurulu raporunu tanzim eden teftiş heyetinin dinlenmesi yönündeki taleplerinin olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin olmaması nedeniyle reddine,

  • Tekirdağ Barosu’nun suçtan doğrudan zarar görme durumu bulunmadığından katılma taleplerinin reddine,

  • M. G. ile Sanık Uğur Yakışır ‘ın istihbari dinleme kayıtlarının celbi yönündeki talebin dosyanın esasına etki etmeyeceği göz önüne alınarak reddine,

  • Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenilmesi yönündeki talebin ise mahkememizin 19/09/2022 tarihli ara kararı göz önüne alınarak bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına,

  • 5271 sayılı CMK’nın 196/4. Fıkrası uyarınca yurt içinde bulunan sanığın sorgusunun yapılabilmesi veya duruşmalara katılımının sağlanması amacıyla SEGBİS sisteminin mahkemece kullanılabileceğinin ön görüldüğü, sanıkların duruşmada bizzat hazır olmak istemeyerek bulunduğu mahal mahkemelerde mevcut bulunan SEGBİS vasıtasıyla duruşmaya katılmak istemeleri, SEGBİS sistemi ile müşteki vekillerinin sanıklara soru sorma haklarının tekniksel olarak sağlandığı, dolayısıyla doğrudan doğruya veya sözlülük ilkelerinin duruşmada gerçekleşeceği anlaşılmakla sanıkların bizzat duruşmada hazır edilmesi yönündeki katılan vekillerinin taleplerinin reddine,

  • Meşruhatlı davetiyeye rağmen gelmeyen Tanık E.K. hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine,

  • Katılan vekillerinin keşifte dinlenmesini talep ettikleri H.D., Ü.M., V.G. isimli polis memurlarının tanık olarak dinlenilmesi yönündeki taleplerinin keşifle alakalı verilecek nihai karar ile değerlendirilmesine,

Bu nedenle duruşmanın 29 Kasım 2023 günü saat 10:00’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.”

Duruşma Sonrası

 “Bu Cinayetin Aydınlatılması için Herkesin Bu Davaya Sahip Çıkması Gerekiyor”

Tahir Elçi Davası Komisyonu üyesi avukatlar ve davayı izleyenler duruşma sonrasında Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Türkan Elçi, baro başkanları, avukatlar ve hak savunucuları katıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, destek için gelen herkese teşekkür etti. Davaya yoğun ilgi gösterilmesinin nedeninin yargıya olan güvensizliğin bir işareti olduğunu belirterek, hukukun gereğinin yerine getirilmesi ve bu cinayetin aydınlatılması için herkesin bu davaya sahip çıkması gerektiğini söyledi. Bu davada hakikatleri ortaya çıkaracak önemli delillerin dava dosyasına gelmesi için yaptıkları bütün taleplerin reddedildiğini hatırlattı. Av. Nahit Eren son olarak da “Bu dava bütün yönleriyle açığa çıkana kadar, arkasındaki bütün karanlık odaklar bu duruşma salonunda sanık kürsüsüne oturuncaya kadar biz bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Baro başkanlarının açıklamalarının ardından basın açıklaması sona erdi.

 

Yayınlanma tarihi

24 August 2023

Kategori Listesi

Etiket Listesi