Tevriz Dora Davası İzleme Raporu – 14 Kasım 2023

Hafıza Merkezi –14 Kasım 2023

Mahkeme: Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi

Esas No:2022/269 Esas

Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Mithatpaşa Mahallesi’nde, 11 Ekim 2015’te Ankara Gar Katliamı sonrası gerçekleştirilen protesto eylemleri sırasında, annesi Kamile Dora’nın kucağında bulunan üç buçuk yaşındaki Tevriz Dora polislerin açtığı ateş sonucu vurularak yaşamını yitirdi. Olayda Bedia Dora da polis açtığı ateş sonucu yaralandı. Tevriz Dora’nın ölümüne ilişkin polis memurları Ali ÜStüner, Özben Güvenç ve Sedat Taş hakkında olaydan 7 yıl sonra Adana Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmasını tamamlandı. “Olası kastla öldürme” ve “yaralama” suçlamalarıyla hazırlanan iddianame, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Yargılamada Bugüne Kadar Ne Oldu?

Valilik Silah Tespit Edemedi!

Tevriz Dora’nın eylemler sırasında ara sokaklarda rasgele ateş açan polisler tarafından öldürülmesi sonrası Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı. Dosyaya gizlilik kararı getirildi. Savcı, olayın yaşandığı yerde görev yapan polisler hakkında soruşturma açılması için Adana Valiliği’ne başvurdu. Valilik, polisler hakkında soruşturma izni vermedi. Valiliğin gerekçesinde, “Olay yerinde bulunan mermilerin hangi silahtan atıldığı yönünde düzenlenen uzmanlık raporunun ölüm olayına neden olan silaha dair bir bilgi ve emareyi ifade etmediği, soruşturma kapsamında düzenlenen raporlarda çocuğun ölümüne sebebiyet veren silah ve kullanıcısının tespit edilemediği, çocuğun ölümünden görevli polis memurları tarafından kullanılan silahtan çıkan mermi ile yaşamını yitirdiğine dair beyan, bilgi, belge ve düzenlenmiş rapor bulunamadığı belirtildiğinden (…)” iddialarına yer verildi.

AYM Yaşam Hakkının İhlali Edildiğine Karar Verdi

Dora ailesinin avukatı Yasemin Dora Şeker, Konya Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Bunun üzerine polisler hakkında soruşturma izni verildi. Savcı, polisler hakkında “takipsizlik”, küçük Dora’nın ölümüne dair ise “daimi arama kararı” verdi. Av. Şeker, 2018’de dosyada etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. AYM, 28 Aralık 2021’de yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek, polisler hakkında etkili soruşturma yapılmasını istedi. Savcı, bunun üzerine 3 polis hakkında “olası kastla öldürme” ve “yaralama” suçlamalarıyla iddianame hazırladı.

Adli Tıp Kurumu Raporu

İddianamede, Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nun 9 Kasım 2015 tarihli uzmanlık raporuna yer verildi. Raporda, Tevriz Dora’nın giysileri üzerinden alınan svap alma bantlarında atış artıklarından “antimona” rastlanmadığı ve giysiler üzerinde ateşli silaha ait herhangi bir deliğe rastlanılmadığı ileri sürüldü.

İddianamede, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) 28 Aralık 2015 tarihli ayrıntılı otopsi raporuna da yer verildi. Raporda, “Kimya İhtisas Dairesi’nin raporuna göre; kan ve göz sıvısında alkol (etanol ve metanol) bulunmadığı, kanda uyutucu-uyuşturucular dahil sistematik olarak aranan diğer maddelerin bulunmadığı, küçüğün vücudunda 1 (bir) adet ateşli silah ürünü giriş yarası saptanmış olup; oluşturduğu yaralanmanın müstakilen ölüm meydana getirir nitelikte olduğu, ateşli silah giriş yarası, cilt-cilt altı ve kemik doku bulgularına göre atışın uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu, Küçüğün vücudundan ateşli silah ürünü elde edilmediği, Küçüğün ölümünün ateşli silah ürünü yaralanmasına bağlı kafa kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği kanaatini bildirir rapordur” denildi.

Zırhlı Araç Kamerası Faal Değil

Olay günü bölgede bulunan zırhlı araç kamerasının görüntülerinin istendiği yazılar da iddianamede yer aldı. 01 A 0533 plakalı zırhlı aracın kamerasının 11 Ekim 2015 günü saat 00:45’te kendiliğinden kapandığı, açmaya çalışıldığı ancak faal duruma geçmediği, aracın kamera kayıt sisteminin gayri faal durumda olduğu, aracın 12 Ekim’de servise gönderildiği ve arıza hakkında bilgi verildiği belirtildi. 13 Ekim tarihli emniyet tutanağında ise, “Polis ekiplerine ait zırhlı aracın lastiğinin 11.10.2015 tarihinde gerçekleşen olaylara müdahale edilmesi esnasında gösterici grup tarafından ateşli silah sıkılması sonucu patladığı ve tamir için götürüldüğü işyerinde lastikte yedi adet saçma izi olduğunun saptandığının belirtildiği” denilerek, olaya dair kayıtların olmadığı ileri sürüldü.

İsimsiz Bir İhbar

İddianamede, 13 Ekim 2015 tarihinde emniyete “0543 643 64 83” numaralı hat ile e-posta yoluyla geldiği ileri sürülen, “Sayın ilgililer Mithatpaşa Mah. ve Denizli Mah. birçok noktasında esnafa tehditle dükkanlar kapattırılıyor ve küçük bir kız çocuğu saldırganlardan gelen bir kurşunla öldü, evet gereken neyse yapılıyor fakat daha ileri adımlar atılmıyor. Halk bunlara boyun eğmek zorunda değil gereken adımların atılmasını talep ederiz, aksi takdirde Başbakanlık ile iletişime geçilecektir. Saygılarımla” içerikli ihbara yer verildi. Ancak söz konusu kişinin bulunamadığı iddia edildi.

Olay yerinden toplanan kovanlara dair Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 5 Ocak 2016 tarihli uzmanlık raporu yazısı iddianamede yer aldı. İnceleme konusu kovanların yapılan karşılaştırılmalarında, aralarında herhangi bir irtibatın bulunmadığı sonucuna varıldığına işaret edilerek, “…ayrıca müşteki vekili tarafından sunulan görüntü (Dicle Haber Ajansının kaydı) ve fotoğrafların Emniyet Birimince yapılan incelemesi sonucunda; 13.04.2016 tarihli tutanakta görüntülerdeki yaralı şahsın saçma yarası ile yaralanmış olduğunun, bu saçmaların yivsiz av tüfeğinden atılmış olduğu, bu tür silahların örgüt yandaşı eylemci gruplar tarafından kullanılmakta olduğu, yapılan izlemede olayın nasıl ve ne şekilde meydana geldiği gösterir herhangi bir görüntüye rastlanılmadığının belirtildiği….” denildi.

Şüphelilerin Savunması ‘Havaya Ateş Ettim’

Şüpheli polisler, verdikleri ifadede suçlamaları reddederek, “uyarı amaçlı olarak havaya ateş ettiklerini” savundu. Polislerden Özben Güvenç, eylemci grubun dağılması için “havaya uyarı ateşi” açtığını ve inceleme yapılan kovanların, olay yerinde bulunan kovanlar olduğunu düşündüğünü söyledi ve “Ancak ben bu ateşleri havaya yaptım. Tevriz Dora isimli çocuğun ne şekilde öldüğünü bilmiyorum. Zaten öldüğü saatlerde benim öyle bir olayın meydana geldiğinden haberim yoktu. Yanlış hatırlamıyorsam çocuğun öldüğünü ertesi gün öğrendim. Bu çocuğun öldürüldüğü sokakta da bulunmadım” şeklinde kendini savundu.

İddianame

İddianamede, olay yerinde polislerin silahlarından çıktığı tespit edilen mermi kovanlarının bulunduğuna işaret edilerek, “(…) kolluk kuvvetine ateşli silahla karşılık verildiğinin olay tutanaklarına işlenmediği ve bir çocuğun ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak öldüğü vakada ölümün kamu gücünün kullanımına bağlı olarak gerçekleştiği iddiası yeterli maddi ve kanıtlamaya elverişli temele sahip olup bu haliyle makul şüpheyi aşan bir niteliği haiz bulunduğu, ölümün kamu gücü kullanımına bağlı olarak gerçekleştiğinin kabulü gerektiği (…)” denildi.

İddianamede, Kriminal Uzmanlık raporunda belirtilen tabancanın komiser yardımcısı Özben Güvenç’e ait olduğu, Ali Üstüner’in zırhlı aracın kulesinden havaya doğru “uyarı atışı” yaptığını beyan ettiği, şüphelinin bu beyanlarının tanıklar M.G. ve A.K. isimli polis memurlarının beyanlarıyla da uyumlu olduğu kaydedildi.

Olay günü polisler dışında ateş eden farklı şahısların bulunamadığına dikkat çekilerek, “…toplumsal olaylarda ateş ederek müdahale eden şüphelilerce başkalarının yaralanabileceği veya ölebileceğinin öngörülebilir olduğu, şüphelilerin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmelerine rağmen fiili işledikleri, olay yeri bulguları, beyanlar ve Anayasa Mahkemesinin kararına göre ölüm neticesinin muhakkak değil, muhtemel olduğu ve söz konusu atışları yapan şüphelilerin istemedikleri neticenin gerçekleşmesini kabullenerek hareket ettikleri, her ne kadar ölümü ve yaralanmaya neden olan ateşin hangi şüpheli tarafından yapıldığı belirlenememiş ise de yaşanan olayda ateş ettikleri tespit edilen şüphelilerin ortak sorumluluklarının bulunduğu, olası kasta iştirakin mümkün olmadığı kabulünün somut olay açısından geçerli bulunmadığı, zira şüphelilerin olay öncesinde toplumsal olaya müdahale etmek ve göstericileri dağıtmak amacıyla TCK’nın 37/1 maddesi kapsamında birlikte hareket ettikleri, şüphelilerin ateş etme dolayısıyla başkasının da vurulabileceğini öngördükleri halde ateş etme eylemini gerçekleştirmek suretiyle üzerlerine atılı çocuk Tevriz Dora’ya yönelik olası kastla adam öldürme ve Bedia Dora’ya yönelik olası kastla yaralama suçlarını işledikleri hususunda tüm dosya kapsamı ve Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alındığında yeterli şüphenin bulunduğu anlaşılmakla, Şüphelilerin yargılamasının mahkemenizde yapılarak, eylemlerinin sübutu halinde yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına….” değerlendirmesine yer verildi

14 Kasım 2023 Tarihli Üçüncü Duruşma

Duruşma Öncesi

Yüreğir’de bulunan Adana Adliyesi’ne 2 farklı güvenlik noktasından X-Ray cihazından geçerek, duruşmanın görüleceği Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun önüne gelinebiliyordu. Salon kapısı önünde davada yargılanan 2 sanık polis ile yakınları ve duruşmada dinlenecek olan tanık polisin beklemekteydi. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) bir muhabirin duruşma salonu kapısına geldi, polislerden uzak bir yerde duran Tevriz Dora’nın anne ve babası Kamile ile Azem Dora ile konuşmak üzere yanlarına gitti.  Polisler de bu konuşmayı uzaktan izliyordu.

Saat 10.00 başlaması gereken duruşma, mağdurların avukatı olan Avukat Yasemin Dora Şeker’in başka bir davaya dair duruşması olduğundan ötürü bekletme talebi nedeniyle saat 10.35’te başlayabildi. Duruşma salonu kapısında bir polis ve mahkeme mübaşiri bekliyordu. Aile ile birlikte girdiğimiz için, diğer izleyicilere sordukları gibi “siz kimsiniz” diye sormadılar.

Duruşmaya Katılım

Tevriz Dora’nın anne ve babası Kamile Dora ile Azem Dora ve Avukatları Yasemin Dora Şeker; sanıklar Ali Üstünerve Özben Güvenç ile müdafileri ve yakınlarının duruşma salonunda oldukları görüldü.

Duruşma Seyri

Mahkeme Başkanı tanık yoklaması yapıp, tanık N.C.’nin duruşma salonu dışında hazır olduğu belirtti. Heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtlar okundu.

Mahkeme Başkanı tarafından, tanık Y.D. ile ilgili Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabının geldiğini, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi kamera kayıtları ile ilgili Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıya olumsuz cevap verildiğini, Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne tanık M.G. ile  ilgili yazılan yazı cevabının geldiğini, tanık M.E.G.’ye ait cep telefonu BTK kayıtlarının geldiği görüldüğünü, tanıklarla ilgili Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabının geldiğini, tanık S.İ.’nin 13/11/2023 tarihli dilekçe sunduğunu, tanık A.K.için çıkartılan zorla getirme kararının muameleten iade edildiğinin görüldüğünü, 6 nolu ara kararla ilgili bilirkişiden rapor alınamadığının görüldüğünü açıkladı.

Sanık Ali Üstüner müdafi Av. Serkan Kesen söz alarak, “Vekaletnamemizi sunmak üzere süre talep ederiz, ayrıca başka bir duruşmam olduğu için ayrılmak istiyorum” dedi.

Daha sonra tanık N.C. salona alınarak, dinlendi. N.C., “Sanıklardan Sedat Taş ile ben suç tarihi itibariyle Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde aynı ekip içerisinde çalışmaktaydık. Ancak ben aynı zamanda şortland eğitmeni olduğumdan dolayı suç tarihi öncesinde 10/10/2015 ve 18/10/2015 tarihleri arasında Şırnak iline eğitime gönderildim. Suç tarihinde ben Adana’da değildim. Yargılama konusuyla ilgili bir bilgim yoktur, hatta Şırnak Polis Evinde kaldığıma ilişkin internet çıktısı ile yine Emniyet Müdürlüğünce görevlendirildiğime ilişkin internet çıktısını dosyaya sunuyorum” diyerek elindeki bazı belgeleri mahkeme başkanı teslim etti. Daha sonra ise salon dışına çıktı. N.C.’nin üzerinde silah olması dikkat çekti.

Avukat Yasemin Dora Şeker beyanda bulundu. Şeker’in, “Emniyet Müdürlüğü tarafından 18/07/2023 tarihli cevabi yazıda sehven kamera kayıtlarının gönderildiği şekilde yanlış yazıldığı kaydedilmektedir. Yargılamaya konu olayla ilgili soruşturma aşamasında alınmış olan ve görüntü izleme tutanağı olarak dosyaya girmiş olan bütün görüntü kayıtlarının Emniyet Müdürlüğü’nden talep edilmesini istiyoruz, ayrıca Ural 7 ve 11 nolu araçlara ilişkin kameranın takılı olup olmadığı ile ilgili açık bir bilgi verilmemiştir. Ayrıca gelen yazı cevabında Ural 10 nolu aracın yeni bir araç olmasına rağmen güvenlik kamerasının arızalı olduğu belirtilmiştir. Kanaatimizce Emniyet Müdürlüğü’nce bu araçta bulunan kamera kayıtları ile ilgili deliller gizlenmektedir” beyanı üzerine sanıklardan Ali Üstüner söz almadan ayağa kalkıp, “Olay tarihinde görev alan zırhlı araçlar yeni gelmiş olup ilk defa da o günki olaylarda kullanılmıştır” dedi. Mahkeme Başkanı sanığa söz vermediğinden Şeker devam etti, “Bu nedenle tüm kamera kayıtlarının ki buna mobese kayıtları ile olay yeri görev alan bütün güvenlik araçlarındaki kamera kayıtları da dahil getirtilmesini isteriz, eksikliklerin de giderilmesini talep ederiz, ayrıca Emniyet Müdürlüğü cevabi yazısında eklenmiş olan 11/10/2015 tarihli M. S.tarafından düzenlenen raporda 01 A 0533 plakalı zırhı aracın kamerasının olay gecesi 00:45’te kendiliğinden kapandığına ilişkin tutanak düzenlenmiş olup bu hususun araştırılmasını istiyoruz, tutanağı düzenleyen kişinin çağırılmasını istiyoruz, kanaatimizce bu belge o gece meydana gelen olayları gizlemeye ve delil karartmaya yönelik düzenlenmiştir, gerektiği taktirde ilgilisi hakkında suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tutmak istiyoruz”

Mütalaa için savcıya söz verildi. Savcı, yalnızca eksikliklerin giderilmesini talep etti.  Sanık avukatları da eksikliklerin giderilmesi talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı, sanık Ali Üstüner’e dönerek, “Sen bir şey diyecektin” diyerek söz hakkı verdi. Sanık, “Olay tarihinde görev alan zırhlı araçlar yeni gelmiş olup ilk defa da o günkü olaylarda kullanılmıştır. Bu nedenle henüz kameraları takılmamıştır. Sisteme de entegre edilmemiştir” ifadelerini kullandı.

Ara Kararlar

  • Olay günü olay yerinde bulunan ekiplere ait telsiz kayıtlarındaki konuşma dökümlerinin çıkartılması için emniyet mensubu olmayan bir bilirkişiden rapor aldırılmasına,
  • Tanıkların dinlenmesi için talimat vb işlemlerin yapılmasına,
  • Adana Emniyet Müdürlüğü’nün 17/07/2023 tarihli cevabi yazısı ilgi tutularak, bu tutanak ekindeki mobese kamerası görüntü izleme tutanağı ile çevik kuvvet araçlarına ait görüntü izleme tutanağına konu bütün kamera kayıtlarının elektronik cihazlara aktarılarak gönderilmesi için Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına ve yazıya Emniyet Müdürlüğü’nün cevabi yazısındaki görüntü tutanaklarının eklenilmesine karar verildi.

Bir sonraki duruşma 04 Nisan 2023 günü saat 10:30’ta görülecek.

Yayınlanma tarihi

8 January 2024

Kategori Listesi

Etiket Listesi