5 yaşındaki Efe Tektekin… 4 yaşındaki Onur Özalp… 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşler… 10 yılda 36 kişi zırhlı araçların çarpması sonucu öldü. Sanık polisler ceza almadı. Muhafazakar camiaya yakınlıkları ile bilinen Mazlum-Der, İnsan Hakları ve Adalet Hareketi ile Hak İnsiyatifi Derneği, ölümlere dur demek için yetkilileri göreve çağırdı. 3 dernek de sanıkların cezasız kalmasının yeni kazalara davetiye çıkardığına dikkat çekti.
DUVAR – Kürt illerinde birçok çocuğun ve yetişkinin ölümüne sebebiyet veren zırhlı araçlarla ilgili tartışmalar sürüyor. Son olarak Diyarbakır’da zırhlı araçla 5 yaşındaki Efe Tektekin’i ezerek ölümüne neden olan polis memuru İ.A. hakkında ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 ila 6 yıl arasında hapis istemiyle dava açıldı. Ancak bilirkişi raporunda Efe Tektekin’in ‘asli’, polis memurunun ‘tali’ kusurlu bulunması tepkilere neden oldu.
Muhfazakar camiaya yakınlığıyla bilinen insan hakları örgütleri, onlarca kişinin ölümüne neden olan zırhlı araçlarla yapılan kazaların engellenmesi için alınması gereken önlemleri anlatarak yetkililere çağrıda bulundu. İnsan Hakları ve Adalet Hareketi’nden avukat Gülden Sönmez, Mazlum Der’den avukat Kaya Kartal ve HAK İnsiyatifi Derneği Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer’le konuştuk…
10 YILDA 36 ÖLÜM…
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin verilerine göre son 10 yıl içinde zırhlı araçların karıştığı 63 kazada, 16’sı çocuk, 6’sı kadın olmak üzere toplam 36 kişi öldü, 85 kişi yaralandı.
Son zamanlarda meydana gelen ve kamuoyunda büyük tepkilere neden olan zırhlı araç kazaları şöyle:
6 yaşındaki Efe Tekin, 6 Haziran 2018’de Toplumsal Müdahale Aracı (TOMA)’nın çarpması sonucunda öldü. Tektekin’in 65 yaşındaki dedesi Mehmet Tektekin de torunun ölümünden 15 ay önce yine zırhlı aracın çarpması sonucu ölmüştü. Tektekin’i ezerek ölümüne neden olan polis memuru İ.A. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan 2 ila 6 yıl arasında hapis istemiyle dava açıldı. Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan bilirkişi raporunda ise Efe Tektekin “asli”, polis “tali” kusurlu bulundu.
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2017 yılında 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki kardeşi Furkan Yıldırım odalarında uyurken evin duvarına çarpıp içeri giren panzerin altında kalarak öldüler. Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan polis memuru hakkında beraat kararı verildi. Dava sırasında zırhlı aracı kullanan polisin sertifikasız olduğu ortaya çıkmıştı.
Bir diğer zırhlı araç kazası ise 2018 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde meydana geldi. Kazada 5 yaşındaki Onur Özalp, ağır yaralandı. Özalp kazadan 9 ay sonra vefat etti.
NELER YAPILMALI?
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi’nden avukat Gülden Sönmez, bu kazaların son bulması ve ölümlerin yaşanmaması için birçok öneride bulunuyor. Zırhlı araçların normal araçlara göre farklı tasarımları, fiziki ebatları ve farklı kullanım şekillerinden dolayı kullanıcısının da özel bir eğitimden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Sönmez, bu konudaki görüşlerini şöyle aktarıyor: “Bu araçlar şehir trafiğinde kullanıma elverişli olmadığı halde trafiğe çıkarılıyorsa yol güzergah ve trafik işaretleri buna göre dizayn edilmeli. O kentte yaşayan insanlar da zırhlı araçların özelliğine ve oluşturacağı risklere göre bilgilendirilmeli.”
Sönmez, meydana gelen kazalarla ilgili ise şunları söyledi: “Meydana gelen olaylarda kimi zaman aracı kullanan kişinin, mağdurun çığlığını duymadığı anlatıldı. Zira bu araçlar, patlayıcıya karşı korumalı yapıldığı için sivil araçlar gibi ses geçirmiyor. Başka bir vakada ön cam yüksekliği normalden çok yüksek olduğu için mağduru görmediği ve fiziken de görmesinin imkansız olduğu savunuldu. Bir diğer örnekte ise sürücü, mağduru gördüğünü ama manevra kabiliyeti yetersiz olduğu için aracı durduramadığı söyledi. Bir başka vakada da şahsın zırhlı araç kullanımında eğitim ve tecrübesinin yetersiz olduğu belirtildi.”
Sönmez, meydana gelen kazaların incelenmesi gerektiğini, yargı süreçlerinin şeffaf ve adil işletilmesinin de elzem olduğunu söyledi. Sönmez son olarak zırhlı araçların şehir trafiğinde kullanımından sürüş ve manevra kabiliyeti ile kullanıcının yeterliliğine kadar her şeyden devletin sorumlu olduğunu vurguladı ve gerekli tedbirlerin alınması için yetkililerin harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
‘YAKINMA OLDUĞUNU GÖZLEMLEMİŞTİK’
Mazlum Der’den avukat Kaya Kartal ise kazalarda sorumluluğu olanların cezalandırılmamasının bu tür kazaları artırdığını söylüyor. Kartal, daha önce yaptıkları araştırmanın sonuçlarını şöyle anlattı: “Bazı vakalarda bütün bir aileyi yok eden failler, basit cezalarla ya da çarpık ve adaletsiz infaz sisteminin sunduğu kolaylıklarla yine topluma ve trafiğe karışıyor. Zırhlı araçların karıştığı çok sayıda vaka var ve bunlar devam ediyor. Daha önce yaptığımız araştırmalarda zırhlı araçların aşırı hızlı ve kontrolsüz kullanıldığı yönünde genel bir yakınma olduğunu gözlemlemiştik. En basit kazada bile normalin çok üstünde zarar verme potansiyeli bulunan bu araçların diğer araçlardan daha hassas kullanılması gerekirken tersi bir durumla karşı karşıyayız.”
Kartal, kazalarla ilgili süren davalar hakkında ise şunları söyledi: “Kast, olası kast ya da taksirle gerçekleşmiş olup olmadığı fark etmeksizin yaşanan olaylarla alakalı yürütülen soruşturmaların etkinliği ve şeffaflığı ile alakalı da genel bir şüphe bulunmakta. Her bir vakanın ihmal, tedbirsizlik, kast, olası kast, kastı aşan fiiller dahil olmak üzere bütün yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların herhangi bir iltimas söz konusu olmaksızın cezalandırılması gerekir.”
Türkiye’de trafik kazaları ile ilgili ciddi ve caydırıcı bir ceza ve infaz sistemi bulunmadığını ifade eden Kartal, şöyle devam ediyor: “Öncelikle bu yönde esaslı adımlar atılmalı. Bu tür olayların soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin etkin, şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi kamuoyundaki olumsuz algıları gidereceği gibi cezasızlık yüzünden artan bu tür vakaların önüne de geçecektir. Tabii her şeyden önce insan hayatının dokunulmazlığını merkeze alan bir bilinç gerekiyor.”
‘BUNU ENGELLEMENİN YOLLARI VAR’
HAK İnsiyatifi Derneği Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer, kazaları engellemenin birçok yolu olduğunu savunuyor. Koçer, İçişleri Bakanlığı’na, “Artık çocuklarımız ölmesin” çağrısında bulunurken şunları söyledi: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da zırhlı araçlar nedeniyle meydana gelen ölümler kanayan yaramız. Bunu engellemenin yolları var. Bunlardan bir tanesi zırhlı araçların şehir içine mümkünse girmemesi ya da girecekse de çok dikkatli olmaları. Örneğin zırhlı araçtan kaynaklı ölen 6 yaşındaki Efe’nin ölümüyle, ilgili ‘kör noktada dolanıyordu’ ifadeleri kullanıldı. O zaman kör noktayı gösterecek bir ayna konulması lazım. Kaza yapan kişilerin başına bir şey gelmeyeceği kanaati ne yazık ki yeni ölümlere yol açıyor. Bunu önlemenin yolu Türkiye’deki cezasızlığı kaldırmak. Eğer devlet memuru suç işlediyse cezasını çekmeli. Devlet bunu yaptığı zaman bu tip olayların önüne geçmiş olacak.”